ilerde dönüp yazdıklarınızı okuduğunuzda,cok tuhaf hissedersiniz.Bunlarimi yaşamisim ben diye şaşirirsınız...Sonra hic bir yazınizi mutluyken yazmadiginizi farkedersiniz..Dibin dibindeyken yazılan yazılar..insan hayatının karanlıgini? neden yaziya aktarirki..Içini dökmek için mi?..Tekrar okuyup hatirlayip aglamak ,aci cekmek icin mi?..Rahatlamak icin mi?.Hiç kimseye güvenemedigi icin mi?.Bilmiyorum...Yazmiyorum artik.. Yazmak bi bakima insanin kendisiyle yüzleşmesiyken ..Kendimle yüzleşmekten korktuğum için mi??Yazmıyorum..onuda bilmiyorum..Yazmamda gibi geliyor bundan sonra..Tek bildigim kendimi daha güçlü hissediyorum bu sıralar...ilacı biraktıktan sonra daha ben gibi bir "ben"var.. Korkularımla zaaflarimla daha güçlü bir "ben"..Kendimi antidepresanlarla uyuşturarak kendime verdigim zararin farkinda olan bir "ben"...Yok yinede yazı yazmam artik..Baskalarinin yazilarini okuyup kendimden parcalar bulmak en iyisi...Dipten yüzeye çıkmaya çalışırken o yazilara ihtiyacim yok..Bu siralar ihtiyacım olan tek sey "kendim" olabilmek..
insan, unutmaya müsait bir varlıktır. Verilen sözlerin unutulması daha kolaydır. Bu nedenle sözler yazıya geçirilerek unutulması gibi sorunların yaşanmaması sağlanır. insanın verdiği sözleri bir yere kaydetmesi gerekir. Çünkü, yazının unutulması imkansızdır. Çünkü, o yazıya bakınca unutsa bile yine hatırlar. Mesela; Bir marketçi borca verdiği kişileri bir yere kaydetmezse borçlar unutulup gider. Ancak bir yere kaydetse kimin ne kadar borcu olduğu asla unutulmaz.
Fakat bu sözün farklı manaları da vardır, şöyle ki;
--spoiler--
yazı durur, keşfedilmeyi bekler. söz ise uçarak kateder mesafeleri. ses hızıyla canlı cansız ne çıkar ise yoluna ona küçük ya da büyük bir bilgi nakşeder söz ve ondan bir bilgi alır. aynı anda yüzlere, binlere, milyonlara ulaşır. sadece mekanlarda değildir sözün yolculuğu, zamanları çağları da gezer durmaksızın söz. çeşit çeşit araç kullanır söz, o açıdan da çok zengin ve çok güçlüdür. kültürümüz bunun en canlı kanıtı, örneği ve dahi tanığıdır.
31.01.2017 00:58 ~ 10:33 galenos
Ekşi sözlük
---------------
" dize benim; ama sen onu seslendirince dostum
seninmiş gibi oluyor, öyle kötü zedeliyorsun ki
sümer tabletlerinden bu yana yazılı sözcükler seslendirilmek için yazıldılar. çünkü işaretler kendi ruhlarıymış gibi belirli bir sesi ruhlarında taşıyorlardı. klasikleşmiş bir deyim olup, günümüzde "yazı kalır, söz uçar" anlamına gelen scripta manent, verba volant, aslında yazıya değil, söze övgü düzmek için kullanılırdı. sayfadaki sesler kanatlanıp uçabiliyorlardı. sayfadaki sessiz sözcük ise hareketsiz ve ölüydü. yazılı bir metin, yani scripta, ile karşılaşan okur sessiz harflere ses vermekle ve onları incil'deki anlamı doğrultusunda konuşulan söz, yani verba yapmakla yükümlüydü. ruh vermeliydi. incilin eski dilleri olan ibranice ve aramice, içten okuma ile konuşma eylemi arasında fark gözetmez ve her ikisi için de aynı yüklemi kullanırlar."