dinlerken insanın içini ürperten bir şarkıdır. sevgiliye duyulan aşkın içte bıraktığı, dışarı vurulamamış duygularıdır... dinlerken; "nasıl bir aşktır, nasıl bir duygudur insana bunu yazdıran" demeden edemez insan.
Nasıl da çabuk geçti o günler
Koştum peşinden yetişemedim
Güzel bir söz vardı dilimde
Çok istemedim söyleyemedim
Seninle şöyle bir gün başbaşa
Konuşmak isterdim sevgimizden
Umutlarla dolu tozpembe
O güzel günlerimizden
Sevgi miydi ne bitmek bilmeyen
Bir günü bile ayrı geçmeyen
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Bizmiydik yoksa zaman mı değişen
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Hani o gözler aşkla gülen
Çözülmeyen bir bilmece gibi
Öyle zor ki anlamak seni
Bilinmeyen şarkılar gibi
Öyle zor ki söylemek seni
Kararmayan bir günün sonunda
Son bulmayan bir aşkın yolunda
Kaybolmak isterdim seninle
Mutluluğun kollarında
Sevgi miydi ne bitmek bilmeyen
Bir günü bile ayrı geçmeyen
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Biz miydik yoksa zaman mı değişen
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Hani o gözler aşkla gülen
Nasıl da çabuk geçti o günler
Koştum peşinden yetişemedim
Güzel bir söz vardı dilimde
Çok istemedim söyleyemedim
+ lan gönül diyorum akıl diyorlar tuttum elini, gözlerine baktım, saçlarını okşuyorum mütemadiyen, kokusunu çekiyorum içime ama söylemedim söyleyemiyorum be hacı!! gibi cümlelerde birden fazla kez kullandığım kelimedir...
aşık olmanın dayanılmaz acısını her dinlenişte hissettiren cevdet bağca şarkısıdır.
sözleri;
düşlerde sevdim seni söyleyemedim
sessiz öptüm nefesini söyleyemedim
sana ben gözümde yaşlar büyüttüm
sana ben hayaller düşler büyüttüm
sana ben hummalı aşklar büyüttüm
söyleyemedim....
Mîn jitere helbestan qotınan mezin kır
mîn jitere evinek galez mezin kır
mîn jitere buharan havinan mezin kır
nıkarım ku bejim!
piyasalarda bulunan şarkılara benzemeyen hem cümlelere yüklenen anlamlar hem de melodisi ile insanı alıp götürüyor. aradarda dinlemek bünyeye zarar verebilir hele ayrılığın ardından bunalıma sokturur, ağlatır, içtirir...
(#616111) söz konusu entry de gecen eser'i eylem aktaş ta yorumlamıştır hemde gayet iyi yorumlamıştır. birazcık şark şivesiyle dilegetirmiştir lakin başka bir hava vermiştir esere.
zamanında söylenmesi gereken onca şey varken içine atmış kişinin uzun zaman sonra patlamasının akabinde 'deseydin de kurtulsaydın' diyen bir arkadaş vardır hep. söylenmesi gerekenler çoğunlukla içindeki siniri boşaltmaya yöneliktir. ancak bazıları vardır ki zamanında söylenmezse bir işe yaramaz, anlamını yitirir; özür dilemek veya sevdiğini söylemek gibi... o kadar eşek kafalıdır ki kişi; gururundan, şundan bundan her neyse söylemez o lanet iki kelimeyi ve ancak muhatabı olanı kaybedince anlar malum değeri. açıklama ya da savunma -ne derseniz diyin- daima aynıdır: söyleyemedim. iyi halt ettin. adamın eline vicdanını böyle verirler işte...
düşlerde gördüm seni söyleyemedim
sessiz öptüm nefesini söyleyemedim
sana ben şiirler sözler büyüttüm
sana ben baharlar yazlar büyüttüm
sana ben hummalı gizler büyüttüm
söyleyemedim
şarkılar yazdım sana okuyamadım
hep yanımdaydın oysa dokunamadım
sana ben hayaller düşler büyüttüm
sana ben gözümde yaşlar büyüttüm
sana ben hummalı aşklar büyüttüm
söyleyemedim