insan beyninde okadar çok birikim olmuştur ki nerden başlanacağını bilemez.
sölemek istediği çok şey vardır.özelliklede kızgınsa ve dolmuşsa insan resmen tıkanır ağzı mühürlenir
kendimden biliyorum.
"anlatamamak" ibaresinden dolayı anlatmaktan farklılaşan, içinde bir yetersizlik halini barındıran eylemdir. çaresizlik taşır aslında bunu yaşayan insan. sabretmiştir hep, ama dolmuştur artık; bir şeyler çoktan boyunu aşmıştır.
ve belki de fırsatı varken, henüz kelimeler beyninde itaatkar bir şekilde cümle haline gelip dilinden dökülebiliyorken iyi niyetli bahaneler üreterek konuşmayı ertelemenin pişmanlığını yaşıyordur.
o kadar bunalır ki, hepsini kafasından kovmak, unutmak ister; hiçbir şeyin onu etkileyemeyeceği ve uyandığında iyi olacağı bir uykuya yatmak.
karşıdaki andaval olabilir, pozisyonu itibariyle otorite sahibi biri olabilir, sevdicek olabilir. anlatamamak ise kişinin basiretsizliğidir. insanlar sizlere acı veriyorsa eğer hatırın gönülün artık bir hükmü yoktur. maalesef sükutun altın olduğu bir dönemde değil, "acıma yetime döner koyar götüne" dönemindeyiz.
ağzını açıp içinden geçenleri bir türlü kelimelere dökememektir çoğu zaman. belki korkulur söylenecek olanların acıtacağından, belki de çekinilir söylenenlerin kişiyi utandıracağından. bazen de gerçekten imkansızdır karşıdakine içindekiler anlatabilmek. anlasın istersin halinden, tavrından senin söylemek istediklerini. gözlerinin içine bakarsın sanki içindekiler ona akacakmış gibi...
Genellikle beklenen an gelmiştir.Fakat öznemizin okadar çok seyi olmasına rağmen o an söyleyemez.Genellikle birşeyleri ilk kez açıklama durumunda meydana gelır.
ölü olmaktır efendim... bir sorsanız zebaniden girer ateşlerden çıkar. allah şöyle büyük, cehennem böyle sıcak, cennette şöyle koca memeli hatunlar, böyle ortamlar varmış sayıklayacak olur fakat maalesef bunları kimseye anlatamaz...
saatlerce susmadan anlatabilirim sana aklımdan geçenleri. istersen tabii. merak edersen... dinlemek istersen. sonra ayağa kalkıp anlatmak istediğimi el kol hareketleriyle destekleyebilirim. başka birinin bana anlattığı bir şeyi sana anlatıyorsam yani hikayemde üçüncü kişiler varsa onları da taklit edebilirim. güldürebilirim seni. mimiklere dikkat ederim bilirsin, yüzümde yer bulan çeşit çeşit ifadeyle seni eğlendirebilirim. istersen tabii.
"niye sustun" dediğin anda bıraktığım yerden devam edebilirim. konudan konuya atlayabilir son söylediğim kelimeyi unutabilirim. başka yöne baktığını fark edersem " hu kime konuşuyorum en son ne dedim ben " diyerek seni sıkıştırabilirim. kem küm ettiğinde yanağına bi öpücük kondurabilirim. istersen tabii.
gün içinde başıma gelenleri de anlatırım hem. hatırladığım bi olayı, kulak misafiri olduğum bir diyaloğu? izlediğim bir film vardı sahi, tartışalım mı? istersen tabii.
ama anladın değil mi? anladın çünkü susmayı ne vakit tercih ederim bilirsin. çok konuştuğum anlarda hiçbir şey anlatmak istemediğimi, istesem de beceremediğimi bilirsin. havadan sudan malzeme bulmakta üstüme yoktur hem. içi boş hikayeler anlatabilirim sana. seni beni güldüren lakin bir acıyı perdeleyen... gene çok konuştum değil mi? fark ettin mi gizlediklerimi?
sıkıntımı anlatmakta iyi değilim bilirsin. "gözünden anlarım ben" dersen susabilirim. "susman anlatıyor zaten her şeyi" diyorsan, bilmek, izlemek istiyorsan susabilirim. gerçekten.
kendini yiyip bitirmek, belki de söylememen gerektiğini bilmek.
Ağlasam, sesimi duyar mısınız mısralarımda?
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu,
Bu derde düşmeden önce
Bir yer var, biliyorum.
Her şeyi söylemek mümkün,
Epeyce yaklaşmışım,
Duyuyorum,
Anlatamıyorum...
sözlükte insanın sık sık başına gelir. artık bazı konular üzerinde yazarak insanlara bir şeyler anlatmayı lüzumsuz görürsünüz. kendi isteğiniz ile anlatmazsınız. şu anda adolf hitler başlığında yazılanları görünce bu ruh haline kapıldım.