bi açılırsa da susmak bilmeyecektir. o kadar zaman boyu içinde söyleyeceklerini, bunca zaman dile getiremediklerini tekrar ölçüp biçip tartmaya gerek duymadan, doğruluğunun kesinliği konusunda şüpheye düşmemesine yardımcı olacak olan kendisini haklı çıkartan egosu ile el sıkışarak, konuştukça konuşucak fakat konuşma esnasında kelimeleri doğru yerlere koyamayacak birbirine karıştıracak sonra, ''ben ne diyom lan'' diyecek daha sonralarında da hiçbirşey anlamayacak olandır.
söyleyeceklerin durumu değiştirmeyecekse, bunca zaman konustukların, anlatmaya çalıştıkların bir işe yaramadıysa, karşındaki gözlerine hala aynı anlamsızlıkla bakıyor ve söylenenleri sadece sözde bırakıyorsa, artık söylediklerinin, istediklerinin gerçekleşse bile sana getirecekleri sende eskisi kadar yoğun hisler uyandırmıyorsa ve bu saatten sonra konuşsan neye yarar diye fısıldıyorsa içindeki ses, sus konuşma zaten.. çünkü gerçekten hiçbir işe yaramıyor...
`Hiç bir neden yokken, ya da biz bilmezken tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur...
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken, hiçbir şey yapmamış ve susmuşuzdur...`
Organize işler adlı filmde bununla ilgili güzel bir diyalog vardır. Üzeyir* ile Samet* yemek masasında bir ara yalnız kalırlar.*
- Üzeyir abi; sen dilsiz diilsin, niye hiç konuşmuyosun?
- Bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim, bıraktım.
karşındaki, o söylenecek çok şeyi anlamıyorsa, tahmin bile edemiyorsa, söyleyecek çok şeyi olduğu halde konuşmayan insandır.
not: bugün başıma gelmiştir.
son zamanlarda çoğu kişinin dönüştüğü insan türüdür. sıkıntıların hep aynıdır değişmez yanlışca ağırlaşır kimi zaman hafifler. herkesin vereceği tepkileri biliyorsundur artık. "takma" derler "boş ver" derler, susarsın bir yandan sende korkarsın çünkü aynı çemberin içinden aynı sözleri tekrarlayan insan olmaktan.
sonuca yoğunlaşan ve sonucu kabullenen ve değişemeyecek, değiştirilmeyecek, olduğunu bilen insan davranışıdır, ya da zaten sonuç itibariyle ne dese eksik kalır diye düşünüp, hiç başlamamaktır sözcüklere.