şairin, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil dediği durumdur. bazen ne söyleseniz olanı değiştirmeyecek ya da muhatabınızın anlamasının mümkün olmadığını fark ettiğiniz anlar vardır. beyhude bir çabaya girip yel değirmenleriyle boğuşmaktansa yönünüzü suskunluk diyarına çevirir, ilerlersiniz.
yanlış anlaşılmaya ve yanlış muamele görmeye sebep olmakla birlikte, çatlatır adamı. saçmalık. ama bi çeşit ibadet de aynı zamanda. cennette parsel.
-es-
kişinin fıtratıyla, hayat felsefesiyle ya da muhatabını çok iyi tanımasıyla alâkalı bi şey bence bu; zannetmiyorum ki politik bir eylemsizlik olsun.
ama şu da var ki, söyleneceklerin bi sike derman olmayacağı ihtimali, dolayısıyla da ümitsizliktir kişiyi iten bu susma mevzusuna aslında; hani şu kimi zevatın kafalarını ağlak edebiyatından kaldırabildikleri minik zaman dilimlerinde asaletten addettiği. yoksa insan ayarlar bi şeyler yani, fıtratı felsefeyi falan siker atar bi yerde. arkadaşım sorarım sana, inanmaya gücü yetse gider miydi ikinci yenici büyük şair niran ünsal? gerçi kendisinin peker diye bi gerçeği var, koşulsuz inanıp iman edemiyosun da yani. sıkışıp kaldım bak şimdi.
söylese de bir şeyin değişmeyeceğini en nihayetinde kavramış olan insanın içinde bulunduğu haldir. Konuşmaktan yorgundur. Bir de susarak anlatmaya çalışıyordur derdini. işe yarar mı? Bilmem, belki... Bende yaradığı zamanlar oldu.
Ne soyleyecegini bilememektir. Sanki kalbinin ustune okuz oturmus gibi hissettirir. Cok kotu bir duygudur, ustunuzde bir agirlik vardir. Soylemezsiniz kendinizi bitireceksiniz ama belki de her seyin oldugu gibi kalmasi daha iyidir.
Aylarca birbirinize baka kalmışsınız sonunda biriniz cesaret edip yanına gitmiştir diğerinin ama ikinizinde 10 dakika boyunca ağzından tek kelime çıkamamıştır. sadece bakışılır. bu kadar yakından görmenin verdiği şaşkınlık, dil tutulması, kanın çekilmesi gibi saçma fiziksel etkenler dahil olur. en sonunda erkek ağzını açar konuşur saçmalar cümleleri devriktir kız sadece dinler. ve konuşma yetilerini kaybettiklerinden dolayı bir sonuca bağlanamayan durumdur.
çok şey konuşup karşıdakininin anlayamaması sonucudur. artık konuşup kendinizi yormak istemezsiniz. çok güzel bir söz vardır bununla ilgili " ne kadar konuşursan konuş, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır" diye düşünürek susarsınız.
genellikle söyleyecek çok şey varken susturulmakla birebir örtüşür. susmak ve susturulmak... etken ve edilgen çatılı fiilin tek bir anlam haznesinde birleşmesi.
kimi zaman hiç kolay değildir, insanın içinde tuttukları içini kemirir ama ne yaparsın ki hayat. birini kendinden daha fazla düşünmek böyle bir şey işte.