sevgiliniz sizden ayrılmıştır.. ağzınızı açabilseniz saatlerce konuşabilecek kelime hazneniz vardır oysa boğazınıza birşey düğümlenir konuşamazsınız ; karşınızdaki aşkı dinler gibi yaparsınız içten içe ağlarsınız belki de.. söylenecek çok şey vardır; sevdiğiniz birşey söylemenizi bekler belki oysa siz susarsınız..
bazen, insanlar öyle bir saçmalar öyle bir saçmalar ki! cevap vermek için bile istek kalmaz. o anlar da ağzını açsan çuvalla laf boşaltabilecekken, güç bulamazsın kendinde. inceldiği yeri beklersin, onarıp durmaktansa.
bir taraflarının kırılmasını istemeyen insanların haklı davranışıdır. söyleyecek çok şeyi söylemek yüzünden başıma gelenlerden sonra edindiğim tecrübe...
susarak daha çok şey anlatacağını sanırsın..ama hiç bir zaman anlamazlar.suskunluğun bazen de konuşacak hiç bir şeyinin olmamasından değil de anlattıklarını hiç bir zaman anlamayacak olanların çokluğundandır..bu yüzden susmak en iyisidir..
laf anlamayan insanlar karşısında yapılacak en güzel eylemdir.
fakat karşındaki dinlemeye açık biriyse söylenecek her şey, ama her şey söylenmelidir. neden söylenmesin ki? karşındakinin suratına bakıp okkalı bir bakış fırlatınca söylemek istediğin her şeyi anlayamaz ki o insan. olsa olsa 'niye böyle pis pis baktı ki şimdi bu' diye düşünür.
cümleleri kullanmak gerek. böylesi daha iyi. ama tabi kırıcı olmadan.
"susuyorum asaletimden" diye ortalıkta dolaşıp konuşman gereken adama susuyor ama elaleme bitiremiyorsan dedikoduyu, bu durum sadece ezikliktir ; fakat niyet sessizliğin sağır edici vicdan azabını karşındakinin yüklenmesini beklemekse hakiki erdemdir. vicdanla muhakeme yaptıran sessizlik çok seslidir.
öğrenciyle hoca , işçiyle patron , çocukla anne , kardeşle abi arasında sıkça olan durumdur. ne şöyleseniz boşa gider çünkü karşıdaki herzaman haklı olduğunu düşünür.