iyi şarkı, hoş şarkı, güzel de şarkı seviyorum dinliyorum evet de ne zaman şarkıyı youtube dan açıp dinlesem kilbi başlarken ki o kızıl saçlı hanım kızımızın tiz sesi ile '' bak ağaç'' diyişi beni sıkınıtıya sokuyor. konsantre olamıyorum bir daha da şarkıya. tiz sese takıntım var evet.
dalları ayaz alır
yüreğimi bir ince keder aman
gün seni yazar
bülbül çilesine büyür, iç eder aman
bir dokunursa bin aşka boyar
rengimi ellerinin ateşi
bir bahar akşamıdır bana gam
gözlerineyse batan güneşi
ben yanarım,
küllerimi savurur içimdeki köz
sönse de gün, ay
ben sönemem
dilde mühür
yollara sürülür ah içimdeki söz
söylese o ben söyleyemem
sevdiğimi.
mabel matiz'le ilk tanışma, ilk hayran olma anıdır bu şarkıyı dinlemek. klibi nefistir, sözleri daha da nefistir bu şarkının. birde bu şarkının en güzel yanı bizim tanımlayamadığımız durumu en güzel sözlerle anlatmasıdır.
'dalları ayaz alır,
yüreğimi bir ince keder aman
gül seni yazar,
bülbül çilesine büyür iç eder aman.' şeklinde başlayan şarkı.
söz ve müziğin mabel matiz in eşsiz sesiyle dansı, aynı şarkıda hem hüzün hem de neşe...
Nağmeleriyle yüreğimin telini tir tir titretmiş şarkı.
Bu şarkıda herkes kendine sığınacak ayrı bir liman bulur. kimi şarkının başında yaşar, kimi ortasında, kimi de sonunda ancak bitirici cümlesiyle beni benden almıştır.
--spoiler--
dilde mühür
yollara sürülür ah içimdeki söz
söylese o ben söyleyemem
sevdiğimi.
ilk dinlenişte böyle eski gelir, soluk; demo kaydı olduğundan.
sonra dersin "bu şarkı eski bi şarkı değil mi ya, vardı sanki böyle bi şarkı."
ama yoktur. belki de hep vardır ama mabel gelip çıkarmıştır o şarkıyı gün yüzüne.
o tercüme etmiştir o zamanları müziğe, sese ve kelimelere.
sonra da dinler durursunuz işte,
mahçup aşıklar gibi,
söyleyemediklerinizi söylersiniz bu şarkıyla sevdiğinize.