söylenmemesi gerekenin şiiri

entry4 galeri0
    ?.
  1. reddini doldurursa avucuma kan gibi
    kırmızı bir çığlıkla yırtılır dudaklarım.

    söylememeliydim biliyorum!
    kırılsa da baharı bekleyen pencereler
    akrebin gözlerinden geçse de dehlizlerim
    eski bir mezarlığa gömülmeden izlerim

    söylememeliydim biliyorum!
    simsiyah bulutların arasından ansızın
    çatlayan yüreğime koydu susuzluğunu
    ver allah'ım bana ver o'nun sonsuzluğunu
    hüzünlü bakışları şafağımda tebessüm
    gündüzümde ışığı, gecemde hilali var
    evimin tenhasında büyüyen melali var
    kum fırtınasında mı, selde mi yürüyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    gemilerde aradım yüzünün görkemini
    martılarla yoruldum, tayfalarla vuruldum
    kalbimi morga koydum bir liman köşesinden
    nefesini aradım dalgaların sesinde
    tutundum hayatımın çürüyen yıllarına
    bakıp bakıp ağladım boş kalan yollarına
    beni anlamaz diye kabuslar görüyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    ciğerimde bir köz gibi taşıdım yokluğunu
    ver allah' ım, bana ver suya küskün kuğunu
    mor lekeler bıraktı solgun yanaklarıma
    kartal kanı bulaştı rüyalarıma bile
    fırtınalar diner mi ulaşmadan sahile
    hayalin bozkırında kurtkapanıydı ömrüm
    nasıl da bir başıma kopardım dikenleri
    nasıl da acımasız köprülerde yürüdüm
    uzaktan gülümseyip deniz fenerlerine
    sonunda mahkum gibi kapandım ellerine
    kirpiklerimden sızan hicranı siliyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    ısrarlı denizlerin dibinde volkandır aşk
    kesif bir muammayı öğretir balıklara
    balıklar derde düşen aşığı avuturlar
    aşık ölünce kuşlar uçmayı unuturlar
    güneşle buluşmayı göze alan, derinde
    yağmur yüklü bir ömür paylaşır göklerinde
    eleğimsağma renkler düşürünce şehrayin
    başlamalı yeniden içimizde bir ayin
    belki de döndü talih, çözüldü bilmeceler
    tükenecek siyaha baş koyduğum geceler
    umarım, kaybettiğim devranı buluyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    ah, allah' ım gösterme bana soğukluğunu
    nicedir bekliyorum dağlar ardında o'nu
    nefesimde rüzgarın gölgesidir dağılan
    kanımda gözlerinin hasretidir boğulan
    bir zamanlar benzerdik muhabbet kuşlarına
    dalardım o gizemli, mahmur bakışlarına
    gittiği gün sokaklar içinde kaldım, sefil
    öldü kafeste bülbül; soldu nergis karanfil
    bedevi kahramanlar yurdundan geliyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    melekler en çaresiz anımda buldu beni
    gaflet şarabı içtim, aşikar kıldı beni
    baykuşlar dahi mutlu bu habersiz dönüşten
    hangi yokuş daha yar olabilir inişten
    doruktaki saraydan koyar mı beni mahrum

    söylememeliydim biliyorum!
    bu son yürüyüşümdür yarına kalmaz umut
    allah' ım, bir gül gibi o'nu baharımda tut
    esrarlı bir evimiz olsaydı fildişinden
    beyaz bir gölge gibi yürüseydim peşinden
    desturun var mı diye dururken eşiğinde
    bizim olan bir kalbi bulsaydım beşiğinde
    bu nehir yine sarhoş akar mıydı ülkemden
    bir deprem ortasında sarsılır mıydı beden
    korkarım ki, dergahtan yine kovuluyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    biliyorum, yalnızlık ekecekler bahçeme
    biliyorum,yağmurda yürüyecek kötürüm
    biliyorum, mülteci türküler duyacağım
    biliyorum, gülerse, o'nunla ben de hürüm
    acı hatırasından bile kam alıyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    unutulan kalplerin tahtında rüyadır aşk
    gözlerime bakarsa, görür ki, deryadır aşk
    ah, ölüm habercisi beyaz parıltılarım
    ah, azrail çağıran çizgileri yüzümün
    ah, paslanan kılıcın dudağında sönen mum
    ah, yolcuyu hüsranla buluşturan uçurum
    kim bilir kelebeğin kanadından bakanı
    kim bilir baldıranda misk ü amber kokanı
    sanki aynı hüzzamla yüz yüze kalıyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    haddim değil güneşi götürmek kainata
    gökle buluşmamızı çok görür haramiler
    anlamazlar ki, bin kez gelsem bile hayata
    bu can gökte yaşayıp, gökte ölmeyi diler
    ah, gönül toprağıma yaprak döken serviler
    efkarıyla bir garip derbeder oluyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    ben raymalı ağayım, sözümle kırılır yay
    o, bir anda ruhumu altüst eden begimay
    lacivert bir macera değildir aradığım
    şahmaranın kolları sarınca çiçekleri
    kiralık duygulardan kefen biçer cüceler
    baharda yağmur olur yüreğim, güzün sarı
    yakamozlar içinde, kışın kar tanesidir
    derinden baktığında eritir aynaları
    sanmayın perdelerin ardından gülüyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    bana misket oynamak yakışır hüzünlerle
    bana binlerce yılın ıstırabıdır gelen
    bana dönmez yüzünü efsaneler güzeli
    hayal kırıklığıdır avucuma dökülen
    sabahın sitemiyle büyürken kaygılarım
    akşamın dayanılmaz yükünü çekiyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    reddiyle, çaresizlik yıkılırsa başıma
    nasıl mihman olurum o gün mezar taşıma
    sırlıdır her kapının arkasında inkisar
    boynu bükük kükremez, mahkum olsa da arslan
    her iklimde farklıdır yılanın tutkuları
    uçan bir ecza gibi olmamalı intizar
    kızıla boyanırsa yaprakları kaktüsün
    yanılgıya dönüşür parlaklığı her süsün
    duy sesimi ey yitik hazinem, ağlıyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    ah, bir tutunabilsem burçlarına güneşin
    sessiz yürüyebilsem zifiri gecelerde
    ah, küçük bir vatanım olsa kalbinde senin
    kundağında vuslatı yudumlasak evrenin
    bitmeyen bir şarkıya kenetlense gönlümüz
    birbirine karışsa ölümümüz, ömrümüz
    ipek avuçlarında uyanmak diliyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    kırabilsek sevdayı çalan oyuncakları
    sırtımda hamal gibi taşırım çocukları
    neden mahrum edelim karanlığı ışıktan
    neden solsun bir çölün kumlarında şakayık
    al bu zalim kuşkuyu efsanevi aşıktan
    sana tahtım da layık, bil ki, bahtım da layık
    titrek bir suskunluğun nidasıydı tarihim
    senin olsun otağım, varım yoğum, talihim
    giderken götürdüğün kalbimi arıyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    susmalı ayrılığın uğursuz puhuları
    yıkılmalı hayatı küçümseyen köprüler
    dönmeli, sahralara sürdüğümüz tebessüm
    ah, idam fermanıyla yargılanan tanyeri
    ah, bir gülün içimde kımıldayan elleri
    yarama merhem diye hüznünü sarıyorum

    söylememeliydim biliyorum!
    kader umudumuzu taşımadan ırağa
    yürümeliyiz artık bizim olan durağa
    kimseye belli etmeden gizlice
    ölmeli bu beden artık ÖZGÜRCE

    Nurullah Genç şiiri
    3 ...
  2. ?.
  3. ?.
  4. okunması sabır isteyenin şiiri.
    0 ...
  5. 1.
  6. Mataramda Tuzlu Su

    West Indies, Kızıl Elma, itaki, Maçin!
    Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
    Beyazların yöresinde nasibim kalmadı
    yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
    zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
    uyrukların arasında uygunsuz biriyim
    vahşetim
    beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
    kendime dünyada bir
    acı kök tadı seçtim
    yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
    uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

    Uzak nedir?
    Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
    gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
    Başım açık, saçlarımı ikiye
    ortadan ayırdım
    kimin ülkesinden geçsem
    şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
    cesur ve onurlu diyecekler
    halbuki suskun ve kederliyim
    korsanlardan kaptığım gürlek nara
    işime yaramıyor
    rençberlerin o rahat
    ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
    boynumda
    bana yargı yükleyenlerin
    utançlarından yapılma mücevherler
    sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
    mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
    uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

    Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
    görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
    askerken kantinden satın aldığım cep aynası
    bazı geceler çıkarken
    uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
    gibi lükslerim de burda kalacak
    siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
    bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
    taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
    burada bitti artık işim, ocağım yok
    uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

    ismet Özel
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük