sözcüklerim varmıyor uzaklığına,
suskundur takvimlerde adım üstelik,
bir bir düşüyor bütün öpmelerim,
ağır yenilgiler alarak.
kalbimse sildi bütün defterlerde,
adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip
sense uzaklara çivili,
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur göçerim mecburen,
yalnızlığın on milyon olur,istanbul
duydum çok sonra,
adın önemli değil;
acın aynı tadı veriyor zaten.
islık çalan zamanlardan gelmiştim,
bilirim bulutları eskitmenin güzelliğini,
zaman, o zaman değil şimdi,
güneş yine doğar bu kente,
ama gözlerin... gözlerin...
şimdi adı yok hiç bir sevgilinin,
sıcak dokunuşunda dağılan,
binlerce öpücüğün...
işte, buna bıçak çekiyorum,
bir kadın, aşkını savunan
bir çocuk, gülüşü gibi ince,
bir havalanış...yok
belki de çekip vurmak ,
bütün uykuları göz kapaklarında...
birçok zaman yaşıyorum bu hissi son zamanlarda ve tam olarak anlatılması oldukça zor bir durum. o kadar çok söyleyecek şeyim olmasına karşın yalnızca içimdeki fırtınaların sesini dinliyorum.
bazen birkaç kelime dökülyor ağzımdan sonra devamını getirmiyorum ilgilenmiyorum bile önümdeki kahvemden yavaşça yudumluyorum. bakıyorum yavaşça başımı kaldırıp sonra yalnızca içten gülümsüyorum hafifçe.
aklıma dahasıda geliyor elbet sonra daha fazla dayanamıyorum kimsyeye hissettirmeden doğrulup sessizce gidiyorum nasılsa anlamıyacak diye geçiriyorum içimden bahçeye çıkıyorum bir sigara yakıyorum bi kaç tanıdık yüzle karşılaşıyorum artık ezberlediğim şeyleri tekrar tekrar söylüyorum söylediğimi bile farketmiyorum çoğu zaman...
Çoğu zaman susmak daha mantıklıdır. Hele ki konuştuğun zaman karşındaki kırılacaksa ve sevdiğin biriyse ölümüne sus arkadaşım.
Bazen ağızdan çıkanların telafisi olmayabiliyor çünkü ve bazen de susmak en güzel cevaptır. Susarak kazandığım da çok olmuştur yani tecrübeyle sabit.