açmak için yazar statüsüne yükselmeyi beklediğim, sol frame de görünce sevinç hezeyanına kapıldığım başlıktır.
bu entry deki amaç tahmin edilebileceği üzere defalarca söylemek isteyipte içimde kalan hedehödöleri burada paylaşarak bir nevi vicdani rahatlamadır.
söylemek istediklerim var...
* 2 senedir alttan aldığım derse bu dönem verme umuduyla katılmak gafletinde bulundum ve benden 2 sene sonra üniversiteye kayıtlanmış neslin hevesle karışık yavşaklığını gördüğümde sinirim tavan yaptı, bende mi böyleydim ulan diye düşünmekten kendimi alamadım, düşündüğümde ise lisede hatta bırakın liseyi ilkokulda dahi o yavşak öğrencilerden biri olmadığımı, hiçbir zaman yalakalıkla prim yapmayı tercih etmediğimi farketdim. bunları kendimi cool göstermek için yazdığımı düşünmenizi istemiyorum, hatta bu noktaya kadar dahi bu entry'i okuduysanız benden size koca bir eyvallah... nitekim konuya dönmek gerekirse; 2012 kayıtlı arkeoloji öğrencilerinin tutumu gerçekten canımı yaktı, arkeolojide biryerlere varılmak için kesinlikle yavşaklık yapılmamalıdır, bu şekilde bir yerlere gelebilmiş insanlar bu bilime ne kadar katkıda bulunabilir ki... sonuçta birilerinin götünü yalayarak bir yerlere ulaşmış bizim gibi toz toprak içerisinde cebelleşmeden, zengin bir aileye mensup çocukluğunu bilgisayar başında geçirmiş balkon çocuklarının bu meslekte yükselmesi ağırıma gidiyor... ben ve benim gibi düşünenlerin bir serzenişidir bu entry... ister okursunuz ister okumazsınız, isterseniz de çaylak der geçersiniz... ama benimde söylemek istediklerim var... ve işte sana sesleniyorum o malum derste malum konuyu anlatan lol tişörtlü liseli beyinli ergen bu meslekte bir yerlere ulaşmak istiyorsan, g*t yalamayı bırak... bir kez olsun 40 derece sıcaklık altında, 4cm lik fırçayla en basitinden 5x5lik bir açmayı velevine kesen bir duvarı temizlemeyi dene. yada eline kazma/kürek alıp zaman kısıtlılığından dolayı derin kazman gerekirken çıkabilecek herhangi bir esere zarar vermemeyi dene... herşeyimle bahse varım ki elinde oluşan ilk nasırda bu mesleği bırakıp bilgisayar oyunlarına koşacaksın seni balkon çocuğu züppe...
* ayrıca öğrencileri birer köle olarak kullanıp daha sonra adeta kullanılmış bir prezervatif gibi kenara atan "saygıdeğer" kazı başkanlarına da bir çift lafım var:
madem benim okuduğum bölüm senin kazdığın alanı kronolojik olarak kapsamıyordu neden en başında beni kazıda çalışmak için başvurduğumda bunu söyleyerek geri çevirmedin?! ben sana nedenini söyleyeyim, çünkü "güzide" devletimiz arkeoloji okuyan öğrencilere kazılarda bulunduğu süre zarfında aylık 1050tl para yatırmakta ve çoğu kazı başkanı kazıya verilen ödeneğin az olması gerekçesiyle bu paralara el koymakta, öğrenciler ise bir şeyler öğrenmek umuduyla karın tokluğuna çalışmakta... tamam şikayet etmiyorum karın tokluğuna çalışmaktan, ama en azından bu sene beni kazıda çalıştırmak istemediğini bir başkasıyla iletmek yerine yüzüme söyleseydin bu kadar soğutmazdın beni meslekten...
*bu başlığı açan arkadaşa binlerce teşekkür... saygılarımla...
Hayatta hep bir zorluk, talihsizlik var. Neye ümit edip başlasam bir başarısızlık var. Bazen işe yaramaz biriymişim gibi hissetiriyor. Bir işin ucundan tutasım gelmiyor artık. Birikmiş hayal kırıklıkları ümit etme gücünü de alabiliyor. Aslında bir işe yarayıp aileme yardım etmek istiyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor şuan ki durumumda.
Ne zaman başladı bu çile abla dedim 6 yaşımdaydım babam ölünce başladı dedi. 16 yaşında evlendirmişler 3 çocuğu olmuş boşanmış sahiplenen olmayınca istanbul'dan memlekete dönmüş.
Oturma grubu almış borçlanmış geçen sene çaycı olarak işe başladı bizim fabrikada Boşanmış diye selam vermeye bile çekiniyordum zor durumda kalmasın diye. Küçük olan çocuğu geçen aylarda memlekete geldi 1 ay kadar yanında kaldı kadının zaten durumu iyi değil iyice sıkıntıya girdi herkes babasına yolla diye baskı yaptı. Yolladı kadın kendisini toparlanamadı ondan sonra. Bazen cumartesileri gelmiyordu geçen haftalarda baya fırça yedi çok kızdılar ama.
Dün akşam üzeri yine konuştuk saat 5 te çıkıyoruz işten Ruj sürmüş yapma abla çok kötü olmuş dedim gitti lavaboya sildi. tam fabrikanın önüne çıktım servis e bindiler arabayla yanlarına yanaştım Semra abla doğru olanı yaptın dedim elimle okey işareti yaptım güldü el salladı.
Sabah işe gelmedi saat 9 gibi haberi geldi servis e binmeye giderken ara sokakta kalp krizi geçirmiş Önce çalıştırmışlar sonra tekrar Durmuş. Ne fırça atanlar kaldı ortada ne işe gelmedin diye sıkıştıranlar 36-37 yaşında kadının kalbi dayanmadı bu sıkıntılara. Geçen hafta yine dert tasa anlatırken niye mücadele ediyoruz ki demiştim boşu boşuna haklısınız demişti.
Lan ben çok kötüyüm kimseye anlatamıyorum. yarın cenazesi var dün akşam kahve yaptı bize Nasıl yapıcam bilmiyorum içim paramparça.
Az önce otobüste bir kıza yer verecektim, sonra kim bilir kimlere seviyorum deyipte sevmemiştir diye düşünüp yer vermekten vazgeçtim. Ayakta gitsin mk.
Sen ne zaman aklıma gelsen;
Oturup bir kenara başlarım düşünmeye,
Nerde nasıl hata yaptım ki, yanıma gelmeyip sadece aklıma gelmekle yetiniyorsun
Günler geçiyor,
Hatanın sen olduğunu anlıyorum..
Çok yoruldum bu sıcakta. Boş yere bir temizlik çıktı.
Lanet olası evliler. Evlilere ev kiralamayacaklar aslında. Tüm sorun evlilerde. Çocuklar gürültü kavga pislik inşaat işleri.
geç kalan insanların suçluluk hissi var üzerimde, duygularımın en derin olduğu anların birinde sadece kendimle kalmak isterken hissisleşiyorum. birden fazla hayalin içinde kaybolmuş bir ruhum acı çekiyor. cevaplar tatmin etmiyor sadece ölüme övgüler diziyor. bir başka diyardan gelmiş gibi yabancı hislerin saldırısına uğrarcasın şaşkın ve nedensiz bir boşluk içimdeki. nereye gideceği belli olmayan bir rüzgar gibi esiyor susuyor ve kanıyorum. yaşamak bu kadar saçmayken doğru cevaplar kimin umrunda? söylemekle bitmiyor, kimse anlamasın istiyor insan. çelişkiler içinde yaşayıp haklılığını kanıtlamaya çalışıyor. hislerin en derin olduğu anlarda bir şeyler çatlıyor ve akıtıyor çatlaktan sevgi, sadakat ve pişmanlığı. hayatın kime kıyak geçtiği önemli mi yapılacak onca şey varken boş oturana.