sonuna kadar desteklediğim, güzel bir projedir. boş konulara bol bol yazan yazarları bir nebze güzel şeyler yazmaya itebilir. sözlüğe hareket getirebilir. bazı eksiklikler vardır kabul ama ortaya konulmuş yeni bir şeyi hemen yıkıcı bir şekilde eleştirmek doğru olmaz.
bazı arkadaşlar daha önce moderatörler tarafından ortaya koyulmaya çalışıldığını daha sonra topun experimental e atıldığını söylüyor. tamamen yıkıcı olmak adına söylenen bir söz olduğunu biliyorum ama doğru olduğunu varsaysak bile bunun ne gibi bir zararı olacak onu bilemedim. ayrıca öykülerin bir kişi tarafından beğenilip beğenilmemesi de antidemokratik bir uygulamadır ama bunu zaten yazarın kendisi de belirtmiştir. aynı şekilde zamanla bu durumun ortadan kalkacağını da belirtmiştir. yani oturması zaman alacak bu projenin. burası kesin. bir de fikrin arak olduğu konusuna değinmek istiyorum. sözlüğü ilk başta küçük düşürebilir. insanlar alaya alabilirler bu durumu. ama önemli olan ortaya konulacak ürün. eğer ortaya güzel bir ürün çıkarsa, söykü ses getirecek bir projeye dönüşürse arak olduğunu kimse kafaya takmaz. lafını bile etmez. anca üç beş kişiden çatlak sesler çıkar o kadar.
kısacası başlangıç için fena ilerlemeyen, zamanla daha da iyi olacağına, ses getireceğine inandığım bir projedir. tabi ki biz yazarların katkısıyla. umarım kısa süreli olmaz.
*** baştan söyleyim bu yazı eleştiri içermektedir ***
önce tanımı yapalım; 2011 yılının ortasında ( ismi lazım değil ) sözlük moderatörleri tarafından düşünülen bir oluşumdur. öykü yazma yeteneğine sahip olan yazarlar belirlenen konu hakkında hikayeler yazacak ve bu hikayeler bi başlık altında tüm okurlara sunulacaktır. ( bu teklif yazma yeteneğine sahip çoğu yazara gelmiştir. bilen bilir ) kimisi kabul etmiş. kimisi etmemiştir.
her neyse 2012 yılının başında ise moderatörlerin cesaret edemediği - edemezler çünkü diğer sözlükleri taklit ediyolar falan derler, azcık kendiniz olun derler, bıdı bıdı kafalarının etini yerler - diye topu experimental'e atmışlardır. experimental'de pınar süt reklamındaki beyin gibi '' ben buldum ben buldum '' diyerek konuyu anlatmış ve her kese bu oluşuma destek olmaya davet etmiştir.
tamam her şey güzel hoş. bunların hepsi olabilir. sonuç da çok keyifli bi organizasyon. fakat konsept? bu konsept, bu kurallar nedir ya?
yazarların yazdığı hikayelere experimental mi onay vermek zorundadır? onun huzurundan mı geçmelidir? olmadı başka bi yazarın...
neden yazılan öykü linkleri bu elamana atılır? bundan onay beklenir? bu elaman kimdir?
yetkili mi ? ı ıhh
moderatör mü ? o da ı ıh.
e peki neden bir yazar başka bi yazar tarafından onay beklemek zorundadır? alahını seven 9999999 bin kişi bana bunu anlatsın. bu adamla küs olan yok mu? bu adamı sevmeyen? canım, cicim panpim kankim muhabbetlerinden nefret eden ??
yok mu?
nasıl mesaj atacak ona? hem beğeni kişiden kişiye değişen bi olay değil midir? milletin ha siktir dediği yazıyı ' işte budur üstat butonlarına ekleyen yok mudur?
veya beğenilen listesine giren bi entirinize ' bunun neresini beğendiler amk' demişliğiniz olmadı mı? silmeye yeltenmediniz mi? amına kodum sözlüğü hep liseli doldu demediniz mi?
lafı fazla uzatmayalım, bazı yazarlar heves etmiş kol kadar yazmış. kendi çapında bu oluşuma , bu söykü adlı etkinliğe bi kaç hikaye karalamışlar ve ellerini ovuşturarak onay beklemişler ( bunu bana gelen bazı mesajlardan biliyorum ) ama kabul edilmemiş. çok tırt deyip geri postalamışlar. yollarken de sırtlarını sıvazlamayı ihmal etmemişler. ( şunu şöyle yapsaydın, bu böyle olsaydı, bıdı bıdı falan fıstık )
insan da işte burda delleniyor. dellenmemek de elde değil. zira dediğim gibi beğeni kişiden kişiye değişir. sonuç da o adam bi emek vermiş. neden hevesini kırıyorsunuz ki? daha ilk sayı da neden bunu yapıyonuz ki? belki ben beğenecem, belki o, bu, şu, onlar beğenecek..
hele bi onun da reklamanı yapın. onu da listeye alın. onu da yayınlayın. okurlar (yani biz) artı felan vermezsek (oylamazsak) zaten anlıyacak güzel yazamadığını, akıcı olmadığını, hataları olduğunu... ve daha da geliştirecek kendisini. olmadı ' kıvaramıyorum' deyip köşeye çekilecek.
ilk yumrukla nakavt olmak hem izleyiciler, hem de adamın kendisi için çok hazindir.
iskelet denilen kemik denilen şey bu şekil de oluşturulmaz. bir veya 2 yazarın beğenisi değil, tüm sözlüğün beğenisi önemlidir. olmadı en az 5 kişilik ( işin ehli ) bi kurul oluşturulmalı ve bu kurul tüm öyküleri incelemelidir. öyle tek bi kişinin onayıyla bu iş olmaz. tek fikir değil, hem fikir olunmalıdır. zira kendini göstermek isteyen ( onay alamayan ) yazarlar, kin ve nefretle bu oluşumun önüne geçer.
bu da söykü nün güzelliğini gölgeler. kukla bunu der, bunu söyler.
ayık olun!
saygılarla;
edit; he bi de o benim kankam, aha bu da yarram deyip adam kayırılmamalı, kimsenin hakkı yenmemelidir. ( eğer kurul oluşturulursa tabi )
edit 2; 3. sayı da ekip oluşturulmuştur. geç oldu ama eyi oldu. şimdi bi şeye benzer belki...
hala izini taşıdığım bir çocuk parkı anım olmasına rağmen konuyu gördüğümde aklıma gelmemesi hasebiyle yazmadığım konuya sahip oluşum. kahroldum o ayrı.
konu seçimi işime yaramış organizasyondur. hayal gücü geniş bir adama hadi yaz dersen, "kişi amatörse yazmada" ne yazacağını şaşırır. ama eline bir argüman verirsen hemen yelpazeyi daraltır, ne yapacağını, önünü görür. ayrıca ikinci sayının konusu da pek bir muhteşem. fare. direk aklıma gelen flowers for algernon bile yeter bu heyvan üzerinden neler yazılabileceğine. ha tabi bu sefer öykücülerin işi daha zor gibi. narrator dediğimiz anlatıcı olmadan yani durum öyküsü yazmak daha zordur hani. ama tabi bir fabl yazmayı düşünmüyorlarsa * ben yine de kendilerini durum öyküsüne davet ediyorum. çok daha güzel şeyler çıkar bence. karşılıklı dialogları okumak kadar sıkıcı birşey yok bana göre * ha tabi bir james joyce'sanız o başka *
şaka bir yana bir sonraki sayı daha bir güzel içeriğe sahip olacak gibi. ilginç şeyler bekliyorum ben açıkçası.
edit: yanlış anlaşılmasın. durum öyküsü sever bir insan olarak safıma adam çekmeye çalışıyorum *. fare bu noktada sanki yardımcı olabilecek bir konu oldu.
çok sevindiğim, desteklediğim bir oluşum, fakat öykülerin altına "süper olmuş, güzel bir hikaye" gibi entryler girildiğini görmek beni yine sinirlendiriyor.
"bir tohum düşmüş toprağa, baş vermiş filiz
var gücüyle çıkıp yeryüzüne, güneşe merhaba demiş.
toplanmış başına onlarca çok bilmiş adam
kimi 'elma', kimi 'yonca', kimi de 'bildiğin diken bu' demiş."
- yürekten desteklediğim girişimdir. başarısı için yalnızca sözlü değil yazılı katkıların da gerektiğini düşünüyorum.
uludağ sözlüğün iki önemli yazarı biradetbeyfendi ve experimentalı işin içinde görmek güzel. kendileri sözlük için sürekli bir şeyler düşünen, üretmeye çalışan insanlar umarım güzel bir şey ortaya çıkar.
tanım: sözlüğü başka bir boyuta daha taşıyacak yeni bir hede.
ikisini de yakından ilgilendiren bir şeyler yazacağım bir gün...
karaladım bir şeyler bakalım diğer yazarlardan pas alırsak gol olur. bu fırsat için ne kadar teşekkür etsek az. cümle sonuna göre yazıyorum haberiniz olsun tema gidişatını her seferinde aynı noktaya getiriyorum. çünkü bize verilen konu çocuk parkı görelim bakalım iki dakikada hikaye uydurabilen yazarları.
ilk sayının konusu çocuk parkı olması vesilesiyle komşunun çocuğunu yarın iki saatliğine ödünç alacağım, gözlemleyebildiğim kadarını da yazmaya çalışacağım.
ilham gelirse bende karalarım bişeyler kalemim döndüğünce. Başlıkta sürekli belaltı giden zihniyetlerden çok sıkıldım yeni gelmeme rağmen. Tamam bazıları zekice ama geri kalanı çok kalitesiz. Bayağ güzel yazıları olan arkadaşlarda var umarım söykü amacına ulaşır. Hadi bakalım.
--spoiler--
şimdi burda çok ilginç bir şey yapacağız. ben expere takacağım, exper vezire takacak , sonra hepimiz kuklaya takacağız, ve böylece yarın söyküde kayda değer bir öykü okumuş olacağız.
--spoiler--
desteklediğim ve her sayısını iple çekeceğim oluşum. bu sefer ne yaptığını bilen adamlar var karşımızda.
konu kısıtlanmasına önce ben de karşıydım (aslında hala karşıyım). ancak organizasyon açısından düşündüğümde de şöyle bir tablo belirdi kafamda: ilk kez adım atılmış bir proje. her kafadan ayrı öyküleri (uzun-kısa) okuyup değerlendirmek oldukça dikkat ve zaman isteyecektir. ama bir konu verilirse analiz edecek kişinin "seçici" olma noktasında işi kolaylaşmış oluyor. tabi ben böyle bir çıkarım yaptım görevlinin ne düşündüğünü de merak etmiyor değilim.
öykü tahlil kurulu meselesini ben de merak ediyorum. nitekim iyi yazmakla iyi tahlil etmek bir değil gibime geliyor bana. mesela yazmak benim için zordur ama yazılmış bir eseri de çok iyi tahlil edebilme yeteneğine sahibim. bu kurula yazarın yazısına göre değil de arz-talep durumuna göre eleman alınması bana daha mantıklı geliyor. bir kişi işe alınır, denenir, beğenilmezse diğer talep eden kişiyle değiştirilir gibi. kötü yazacak birinin analiz gücü güçlüdür belki, yazısından ötürü elenmesi kötü olurdu hani.
ha bir de çocuk parkı meselesi. umarım ileride konular daha bir, nasıl desem, çıtası yukarılarda olur. *
not: ilhamla paralel yazmayı düşündüğüm öykü demiştim. bu kadar laftan sonra yazmak artık farz gibi birşey oldu. bik bik leyip yazmamak olmaz, pezevenkliğin lüzumu yok haklısınız.
"arkadaşlar dergi bastırıcaz kişi başı 10'ar lira verin" deseler bin tane muhalefet eden olur, ama feysbukta, twitter'da yalaşıcaz dediğin zaman "süper proce"...
dergi basılıp elimize alıp okuyabileceksek amenna...ama paylaşım cıvıklığına hayır...
akıllıca olmuş. bazı yazarlar bu öyküleri yazıp sözlükte de paylaşabilirdik demiş ama bunun bir dergi aracılığı ile yayınlanması daha bir güzel olur. ilk sayısını almak lazım bakarsın sözlüğün 100.yılında gebermessek antika diye satarız.
zira uludağ sözlük yazarları bir öykü yazacaksa bunu sözlükte de yapabilirler.
yok illa farklı mecralarda şansını denemek isteyen varsa onlar da blog açabilir, öykülerini bu bloglarda yazabilir, feysbukta, sözlükte link vererek öykülerini paylaşabilirler.