208 sene önce doğan bir yazara borçluyuz bu sayının temasını, bahsettiğim yazar ömrü boyunca özenle tiyatro oyunları, öyküler, gezi yazıları yazmış fakat çok da önemsemeden yazdığı çocuk masalları ile dünyanın en büyük 10 edebiyatçısı arasına girmiş "Hans Christien Andersen"'den başkası değil.
Masallarında oldukça zor geçen hayatının da etkilenimleri bulunan andersen gerçekçi edebiyata örnek olabilecek masallar yaratmayı, hayatın acı gerçeklerini hayal kahramanları ile harmanlayarak sağlamıştır. Halen eserlerinin çocuklar için uygun olup olmadığı konusundaki tartışma sürse de bu hepimizin onun masallarını okumuş, etkilenmiş ve bu sayede henüz çocukken hayat ile ilgili büyük dersler almış olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
"Parmak çocuk", "deniz kızı", "çirkin ördek yavrusu", "kral çıplak" repliği ile hafızamıza kazınmış olan "kralın yeni elbisesi" gibi her masalı artık klasikleşmiş olsa da sanırım onun başyapıtı "kibritçi kız"dır. Donmamak için yaktığı her kibrit ile farklı bir hayal gören kibritçi kız, son kibriti yaktığında ölmüş annesini görür ve ona sarılır. Kibrit sönerken o çoktan donacak ve ailesine sonsuza dek sarılmış olacaktır. Sahi kibritleri mi yoksa görecek hayalleri bittiğinden mi ölmüştür kibritçi kız. Andersen'in de dediği gibi;
duyuru: önümüzdeki sayının konusu "mandalina", 26 aralık perşembe akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 24 mandalina)