81 ekim önce doğan bir yazara borçluyuz bu sayının temasını, bahsettiğim yazar yüksek anlatım gücüyle, sizi erzurum'da bir işkence odasında tokatlayarak karşılayan ve 68 kuşağını en iyi, en etkileyici anlatan romanlardan biri olan "47'liler"'in yazarı "füruzan"'dan başkası değil.
sait faik ödülünü kazanan ilk öykü kitabı "parasız yatılı" ile türk öykücülüğünde derin bir iz bırakan füruzan, hiç bir zaman başrolde olamayan küçük insanların, yan rollerin yaşanmışlıklarını yalın ve gerçekçi bir üslup ile anlatır kitaplarında. bunu yaparken etkileyici olmayı başarmasının iki sırrı vardır, biri tıpkı bir ressam gibi okurun gözünde anlatılanı çizen yoğun betimlemeleri, bir diğeri ise anlatımlarında "koku" unsurunu sıklıkla kullanması.
sinema, şiir, gezi, tiyatro, roman; hepsinde eserler vermiştir füruzan ama benim için her zaman öncelikle bir öykücüdür, tüm eserleri etkileyici ve başarılıdır ama "parasız yatılı"'nın ise ayrı bir yeri vardır:
"anne, saygılı sordu:
- geciktik mi acaba?
hademe kadın ilgisiz,
-parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. hiç gecikmezler..."
duyuru: önümüzdeki sayının konusu "kibrit", 14 kasım perşembe akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 23 kibrit)
yazar, öyküsünde içsel bir yolculuğa hazırlanan kahramanın ağzından duygularının tasvirini yaptıktan sonra "şarap, mum, kitap" gibi bazı somut motiflerle de desteklemiş.
kısacık bir öykü olan soluk hissiyat hangi nedenle, hangi koşullarda ve hangi çözümlerle duygularına yaklaştığını anlatmasa da yaşadığı duyguların derinliğini okuyucuya hisettirmekte başarılı olmuştur; yalnız yada, nerde ki, bende, birde gibi kelimelerin hatalı olması okuyucuyu yazarın çok özenmediği hissiyle dolduruyor. dil kurallarına özen göstermek öykünün okunmasını daha da kolay hale getirecektir.
Yazarın ellerine sağlık.