Güneşin, tostunu yanık seven bir adamın sabahları tost makinasına uyanmışlığına söverek bastırması gibi, üzerimize üzerimize geldiği bu yaz günlerinde, yazmak çok çok zor. Zira edebiyat, karanlıktan, kasvetten ve acıdan beslenir ki en neşeli yazında bile bir acı mutlaka durur bir köşede. Düşünsenize floresan ile aydınlatılmış bir oda da mı yoksa mum ışığında mı daha çok hikaye gizlidir. Belki de hayal kurmak için çok da net görmemek gerekir.
Yazları söykü olarak bize de bir rehavet çöküyor, hem ekip hem de yazarlarımız, akdeniz'e kıyısı olan bir ülkenin vatandaşları olduğumuzdan olsa gerek siesta moduna giriyor, hem zihnimizi hem de bedenimizi daha az yoruyoruz. Geçen yaz olduğu gibi bu sene de bir miktar rahat bırakmak istedik hem sizi, hem de kendimizi, hem bir tema vermedik yazarlarımızı zorlamamak için, hem de tarihlerde biraz sapma yaşadık kendimiz nefes almak için.
Sanılmasın ki, tembellik ettik, büyüyor, serpiliyor söykü ekibi bu dönemde de, hem de gerçek manada, sevgili hanna şu anda karnında bir bebek taşıyor, rüya avcisi evlendi, hem de iki düğün ile, esesdopiyespiyes iki farklı dergide daha yazmaya başladı, güzel röportajlara imza attı, siyahgiyenadam aikido salonu açtı, ben ise tost yapıyorum kahvaltıda.
Umarım bu sayıdaki öyküleri seversiniz, zira biz sevdik, en çok da tanzamanitanyeri'nin yazdığı dünyanın en kısa aşk hikayesini;
sen yine geleceksin, gülümseyerek.
ve ben yine,
inanacağım.
duyuru: önümüzdeki sayının konusu "ada", 21 ağustos çarşamba akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 21 ada)