söykü dergisi sayı 15 soba

    1.
  1. "herkese merhaba,

    153 ocak önce doğan bir yazara borçluyuz bu sayının temasını, bahsettiğim yazar "hiçbir şeyden bahsederken, her şeyi anlatan", durum öykücülüğünün hatta durum komedisinin atası sayılabilecek "anton çehov"'dan başkası değil.

    "hayat seni güldürmüyorsa, espriyi anlamadın demektir." diyen çehov'un eserleri genel olarak; sıradan insanların, hayatlarının rutini içerisinde düştükleri trajikomik bir durumun nitelikli tasvirleridir. "memurun ölümü"'nde, basit bir memurun; opera izlerken öksürmesi, önünde oturan üst rütbeli kişinin ensesine bir miktar tükürük sıçratması ve içine düştüğü "özür dileyip dilememe" kararsızlığı, eserlerinin geneline mükemmel bir örnektir.

    yoğun bir toplum eleştirisi içeren eserlerinde çehov, yalın bir dil kullanmayı seçmiş, kara mizahtan sürekli olarak faydalanmış, eleştirilerini asla nutuk çeker edasıyla sunmamıştır, bu nedenle sanırım kendisi hakkındaki bu yazıyı da burada kesmek en güzeli olacaktır.

    radyatörlerin ısıttığı evlerimizde artık sıcaklığın - çehov'un cırcır böceğinin cırıltısı olarak tasvir ettiği - sesini duyamasak da, umarım okuduğunuz öyküler sobanın içinden gelen o sesi size hatırlatır.

    hepinize iyi okumalar."(experimental)

    @______________________________________@
    _____________söykü dergisi_________________
    ________________sayı 15___________________
    _______________konu: soba________________
    @______________________________________@

    anzülha ... (akilluslu)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18250643/

    kış masumiyeti ... (allahsiz kitapsiz cahil kadin)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18000331/

    yalnız yorgun bitkin ama hala sıcacık ... (cilekli turta)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18278498/

    sobaya dokunmadan büyüyen çocuk ... (hartigan)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18276064/

    sobanın anlamı ... (influx)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18178671/

    bazı insanlar ile yeniden tanışmak gerek ... (kaideyi taciz eden istisna)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18244989/

    kahreden diyalog ... (liberalisticcommunist)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18216102/

    soba ateşinde gölge oyunları ... (siyahgiyenadam)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18280751/

    haklı kader ... (tanzamanitanyeri)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18289473/

    sıfırın altında ezilenler ... (umut vadeden yazar)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18258171/

    contreras ın travmatik sadakati ... (vauvenargues)
    http://www.uludagsozluk.com/e/18285490/

    @_________________________________________@
    *öyküler yazar isimlerine göre sıralanmıştır.

    web sayfamız üzerinden yayını 02 şubat'ta yapılacaktır.

    tüm sayılar için:
    http://www.soykudergi.com/

    ***

    duyuru: önümüzdeki sayının konusu "kapı". öykülerinizi, 14 şubat perşembe akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 16 kapı)
    8 ...
  2. 11.
  3. soba ateşinde gölge oyunları- siyahgiyenadam

    insanın iliklerine işleyen bu aşk öyküsü yazarın Başarılı tasvirleri sayesinde okuyucuyu öykünün içine hapsedecek kadar akıcı ve o ana inandıracak kadar gerçekçi duruyor.

    Başlarda ufak detaylarla süslenmiş ormandaki minik kulübe, yanan soba, iki aşık karakterin bir arada olması, birbirlerine sevgi dolu gözlerle bakmaları vb. insana adeta huzur veriyor neden sonra çok şiddetli olmayan hafif kırgınlıklarla dolu diyaloglar başlıyor; bir ayrılıktan terkten söz ediliyor gibi ilk başta anlam veremiyorsunuz ve sonra üzülüyorsunuz. Bir yandan da araya serpiştirilmiş “hayatın zavallı hali”ni sindirmeye çalışan bir adamın endişelerine dalıyorsunuz. Arada ders alınması gereken insanlık adına kutsal sayılacak çıkarımlar, düşünceler ve endişelerden bahsedilmesi ana karaktere ısınmamızı, ona karşı sempati duymamızı sağladı öyle ki onun tarafında olup bir an aşkla ilgili endişesi ve kırgınlığını belirttiğinde ona empati duymamak imkansızlaşıyor. Okuyucu öyküye bağlamanın yollarından biri duygularına dokunabilmekten geçer. Bu genellikle ya merak ya empati ya acıma ya kızgınlık ya da nefrettir.
    en son kısımsa büyük bir şok geçirmenize neden oluyor. verilen her bir detayın amacını daha da iyi anlıyorsunuz. bu arada başlık çok anlamlı olmuş, öykünün ruhuna yakışmış. Bu öyküyü akıcı kılan diyaloglardı etkili kılansa sonuydu. Başarılı bir çalışma siyahgiyenadam’ı tebrik ediyorum.
    5 ...
  4. 27.
  5. contreras ın travmatik sadakati | vauvenargues

    - çok etkileyici...

    "hangi açıdan" dendiğinde, tereddüt dahi etmeden her açıdan diyebilirim. ben bu öyküyü okurken, bir ispanyol yazarın kaleme aldığı güzel bir öyküyü, aynı güzellikteki çevirisinden okuyormuşcasına tat aldım.

    yazım tekniği, tümcelerin kurulumundaki zarafet, olay-mekan ve kişi tasvirlerindeki üstün başarı, kararını asla zorlamayan, yerinde ve isabetli tespitlerle profesyonellere taş çıkartacak derecede bir çalışma olmuş bu gerçekten. vauvenargues'i yürekten kutluyorum.

    aşağıdaki tümcenin uzunluğuna dikkat çekmek istiyorum. bir paragraf uzunluğunda olmasına ve yalnızca bir virgül kullanılmasına rağmen ne denli akıcı ve anlaşılır.

    "...ne zaman dersin orta yerinde sıkılıp etrafıma bakınsam onu mutlaka yanımda ya küçük küçük kâğıtları ağzında çiğneyip bembeyaz birer hamur parçası haline getirdikten sonra önümüzde oturan kızlara tükürürken ya da kalemi silgisi defteri meyve suyu paketi, sahip olduğu tüm eşyaları ile devasa bir kule yapmaya çalışırken görürdüm..."

    kimselerin hoşlanmadığı, sevmediği, buna karşın kimi zaman korktukları kimi zaman da özürlü olmasından dolayı anlayış gösterdikleri arsız bir gençle neden birlikte olmak ister diğer bir genç. bakınız! delikanlılığın verdiği deli cesareti, ne derece tatmin edici bir anlatımla işlenmiş aşağıdaki metinde.

    "...contreras'ın yanında kalıyordum çünkü bana kendimi hiç olmadığım ve bir daha da olamayacağım kadar özgür hissettiriyordu. sanki o genç yaşımızda tanrı tarafından kuralsızlık ile lanetlenmiş de tüm bu durumdan kendimize pay çıkarır gibiydik. korkusuzduk, içgüdülerine göre hareket eden birer hayvan gibiydik..."

    bir mekan ve hemen ardından bağlantılı durum tasviri. her ikisi de kusursuz;

    "...odada hemen hiç eşya yoktu, sadece bir köşeye tepe gibi yığılmış çakıl taşları, ne olduğuna karar veremediğim mavi bir sıvı ve boş şarap ve efiesta bira şişeleri vardı. tüm bunların önünde de sessizce bekleyip önlerinde konuşan adama benliklerini kaptıran çakıl taşından farksız dekor niteliğinde çocuklar. contreras kalabalık çocuk grubunun arasına karışmadı, hatta onların hep bir ağızdan verdikleri selama karşılık bile vermedi. kapı eşiğinde bekleyip izledi. ona saygı duyuyorlardı..."

    başarılı tespitlerle güçlendirilmiş bir kişi tasviri. lider tasviri mi demeliydim yoksa! her ne şekilde adlandırırsanız adlandırın harika!

    "...o yüzüne bağladığı siyah beyaz bez parçasının, başını ve saçlarını tamamen örten kapüşonunun altında çirkin yanıklar ile kaplanmış pembe bir surat olduğunu bilmesem onun hayatımda gördüğüm en karizmatik ve en güçlü insan olduğunu söyleyebilirdim. yaşına göre baya iri gelişmiş omuzları ve deli cesareti ile bu savaş alanında her şeyi yapabilecek bir kahraman gibi davranıyordu. bir aşağı bir yukarı yürüyor, yorulan çocukları önlere sürüyor, taş atıyor arkalardan ispirto dolu efiesta şişelerin kapıp askerlere sallıyor, kaldırımdan söktüğü taşları attığı zaman da mutlaka bizden daha uzağa yetiştiriyordu. asker barikatının arkasındaki komutanlar onun bu gücü yüzünden rahatça dolaşamaz olmuşlardı emindim..."

    - hoşgeldin vauvenargues. iyi ki geldin! zihinlerimize hareket, yüreğimize heyecan verdin.
    4 ...
  6. 4.
  7. soba temalı bir öykü için benim aklıma gelen ilk imgeler odun, boru vs. oldu. https://galeri.uludagsozluk.com/r/377111/+

    umarım diğer öykücüler daha romantik daha yaratıcıdır. öykü göndermek için son iki gün- eğer gerçekten ilham perisi veya buna benzer bir şey varsa sizinle olsun, kolay gelsin.
    4 ...
  8. 8.
  9. üzerinde kestane pişiremeyeceğiniz ama okurken ısınabileceğiniz bir sayıdır. yeni yeni bir çok yazar arkadaşımızın katılımlarıyla renklenmiştir.

    naçizane yorumlarım da şunlardır;

    Anzülha - akilluslu

    Gerek anlatımı, gerek kullanılan kelimeleriyle insanı olduğu yerden alıp olayın geçtiği köye götüren, enfes bir hikâye olmuş. Kısa, öz ve keyifli. Soba teması aslında hikâyenin -gerçekten- ana konusu ama biraz köşede kalmış sanki. Aslında; bu sanki kısa bir hikaye değil de uzun bir dönem romanının girizgahı gibi olmuş. Sözün özü, gerçekten olmuş. Yazarın ilk söykü denemesini bu kadar başarılı görünce de devamını beklemekten başka çare kalmıyor.

    Klavyene sağlık diyorum...
    --

    kahreden diyalog - liberalisticcommunist

    güzel bir hikaye farklı bir konu. Gündelik hayatta çok rastlanan bir durum aslında bu bilmem kimin sevgilisi olayı. Gerçektende bir insan sevgisiyle diğer bir insanı kontrolü altında tutabiliyor farkında olmadan (veya farkında olarak) tek sıkıntısı birden bitmiş olması. Biraz daha bu gölgelenme konusu işlenebilirmiş. Mesela birkaç farklı mekanda, arkadaş ortamlarında, belki aile ortamlarında falan. Ama tabi bir söykü sever olarak bu konu pek rahatsız etmedi beni.

    Ellerine sağlık liberalisticcommunist...
    --

    sobanın anlamı - influx

    yazarın, öykünün sonunda düştüğü nottan da belli olacağı üzere, ilk öyküsü. Risksiz bir konu seçmiş ama anlatımda biraz geride kalmış. Biraz daha süsleyebilseydi hikâyesini daha iyi olurmuş sanki. Alatımın geride kalması da hikâyenin klişeye dönmesine neden olmuş. Ufak noktalama hataları var ancak en çok eksikliği hissedilen şey; konuşma çizgisi(-) veya tırnak işareti(").

    Ancak şunu söyleyebilirim ki, ilk deneme için oldukça başarılı. Yazdıkça açılacağına inanıyorum influx. Ellerine sağlık.
    --

    Kış masumiyeti - allahsiz kitapsiz cahil kadin

    Akcknın daha evvelden söykü için yazılmamış bazı yazılarını da okumuştum. Kendine ait, karamsar ama umut dolu bir tarzı var ve bu tarzda çok güzel yazıyor. işlediği konuları genelde romantik seçmesi ve yasak aşkları anlatması artık alışıldık bir durum oldu. Biraz buradan yola çıkıp daha başka anlatımlar deneyebilir bence. Anlatımı ve tasvirleri, kurgusu gayet akıcı

    Yüreğine sağlık diyorum...

    yalnız yorgun bitkin ama hala sıcacık - cilekli turta

    yeni bir söykü yazarı da cilekli turta. Yazdığı yazıya yüzde yüz öykü dersem yalan atmış olurum zira öyküden ziyade, hani böyle filmlerin sonlarında bir yandan başrol oyuncusu anlatır görüntüler akar gider ekrandan. Olaylar gelişir Anlatıcının sesiyle beraber. Onun gibin bişey işte. değişik bir tarz olmuş. Okunması kolay.

    Ellerine sağlık cilekli turta...

    not: devamı gelecek...
    4 ...
  10. 32.
  11. contreras'ın travmatik sadakati- vauvenargues

    “insanlara acı çektirmeyi seviyordu, hatta çoğu zaman dünya üzerinde merhamet diye bir duygu olduğundan kimse onu haberdar etmemiş gibi davranıyordu.”

    insan doğasının çoğu filozofun iddialarının aksine doğuştan gelen özelliklerden değil çevreden etkilenerek de şekillendiğinin; öyküde işlenen zorbalık-merhamet olgularının biçimlenmesinde insanların önemli rol oynadıklarının belirterek insan tutum ve davranışlarının nelere yol açabileceğini anlatan öykünün mesajına ısındırmak hazırlık yapmak için uygun bir ara cümle olmuş.

    Katalan Fransa da etnik bir gruptur; isimlerden, sokak isimlerinden de anlaşılacağı üzere yazar yabancı bir kültürün içindeki herhangi bir olayı bize aktarmak istemiş. ilk bakışta çok spesifik gibi aslında aktarılan konu, özü itibariyle oldukça evrensel bir konudur. kendi memleketimizde isimleri değiştirirsek aynı insanlık sorununu görmek muhtemel. Ayrıca öykünün atmosferi yazarın bir çok araştırma yaptığını ya da belli bir birikimi olduğunu hissettiriyor. Çoğu öykü yazarları yazdıkları öykülerde kısmen yabancı öğelere ihtiyaç duyduğu halde bunlara çok fazla yer vermekten korkarlar; özentilik ya da abartı olarak algılanması korkusu ya da bunu başaramama korkusu bunun başlıca nedenleri arasındadır. oysaki yazar herhangi başarılı bir yabancı yazarın kendi çevresini anlattığı rahatlıkla hiç eğreti durmadan bilgisini ve kurgusunu bize başarılı bir şekilde sunabilmiştir. Öykü ve diğer türler kişinin hayal dünyasının birikimiyle yoğrularak ortaya çıkar. nereden hangi dilden olursa olsun müzikte, edebiyatta, sanatta evrenselliği yakalamak her kulağa her akla her kalbe dokunabilmek önemlidir.

    “benim ise pek siyaset ile işim olmazdı. partiye bugüne kadar sadece iki kez gitmiştim, o da güç bela, bin bir korku ile. zira benim babam franco sempatizanı bir askerdi ve bırakın katalan bir partiye gittiğimi, katalan bir arkadaşım olduğunu duysa yüzümü contrerasınkinden çok daha beter yapardı.”

    yazarın birikimini- yeteneğini doğru şekilde sentezlemesi, dile hakimiyeti ve akıcılığı dikkat çekici.

    “contreras gibi bir insanın kendisine tüm korkularını yenme şansı veren bir nesnenin önünde bir köle gibi diz çökmesi; o nesneye karşı duyduğu travmatik bir sadakatten başka bir şey değildi.”

    Konunun asıl konuşlandığı mesajın, son haline bakarak söyleyebilirim ki soba konusunu en anlamlı işleyen öykülerden biridir.
    Öykü arka planını oluşturmak birikime bunu öyküye aktarabilmek ise yeteneğe ihtiyaç duyar bu anlamda başarılı ve konusu itibariyle de farklı buldum. ilginç ve okunması gereken bir öykü. yazarın ellerine sağlık.
    4 ...
  12. 19.
  13. bazı insanlar ile yeniden tanışmak gerek - kaideyi taciz eden istisna

    bazı beyinler tehlikelidir. yazar, işte o tehlikeli beyinlerden.
    sobanın, 'içine atılanı yakma özelliğini', 'hayattan silmek istediğiniz kısımlar yakmak' olarak anlatmak tehlikeli bir beynin işi değil de nedir?

    gerek kurgusu, gerekse olaylardaki süreklilikten dolayı, okuyana eleştirecek açık kapı bırakmayan bu öyküde, hikayenin kurgusu kadar anlatımdaki özen de dikkat çekiyor. uzun olmasına rağmen hollywood filmi tadında bir sürükleyiciliğe sahip olduğundan, sıkmadan ve bir sonraki satırı merak ettirerek okutan bu öykü, üzerinde biraz daha zaman harcansa pek ala bir film, bir roman olabilecek kapasiteye sahip.

    söykünün bu sayısındaki en güzel öykülerden biri olmasının yanı sıra, konuyu en orijinal işleyen öykü de bu öykü olmuş.

    fazla söze gerek yok.
    yazarın, kalemine kuvvet. zira bu sıradışı kurgularla bizi şaşırtmaya devam edeceğe benziyor.
    4 ...
  14. 2.
  15. Experimental dayının dönüşünü simgeler.
    3 ...
  16. 14.
  17. anzülha - akilluslu

    Hikaye, karakterler ve konuşma dili olarak ilgi çekici. gündelik yaşamı dallandırıp budaklandırmadan anlatılması okuyucuyu hikayenin içine çekiyor. öyle ki okurken sıkılmıyorsunuz. sıkmadan okutmayı sağlamak zor olmasına rağmen, yazar bunu, başarmış. öyküde küfür içeren cümleleri de yerinde ve yakışan şekilde kullandığından, bu, bir edepsizlik değil, olayın örgüsündeki taşlardan biri olmuş.

    yazarın bir sonraki öyküleri için beklenti içine sokan bu öyküde, nazar boncuğu olsun diyebileceğim iki nokta var ki söylemeden geçemeyeceğim. ilki, başlığın hikayeyi tam olarak tanımlayamaması, ikincisi ise özel isimlerin sürekli tırnak işareti ile yazılmış olması. bu, hem görsel olarak yorucu hem de dil bilgisi olarak yanlış ama dediğimiz gibi nazar boncuğu olsun ki , yazarın, söykü'deki ilk öyküsüne nazar değmesin.
    kalemi daim olsun.
    3 ...
  18. 6.
  19. sobalar, hayatımızdaki ne çok şeydi bir zamanlar;

    sarman'ın ya da tekir'in kenarında kıvrılıp uyuduğu, yaşlı ninemizin kıyısına yer minderi atıp oturduğu, kızgın tablasında kestane, kabak çekirdeği ve ekmek kızarttığımız, bakır cezvelerde hatırlı kahveler pişirip, keklik kanı çaylar demlediğimiz sobalar.

    kimi zaman; annelerimizin bizleri içerisine yerleştirdiği ve "fingirdeyip durmasana!" diyerek kafamıza hamam tasını indire-indire yıkadığı o çinko leğenlerde banyo suyumuz olarak, kimi zaman; ailenin yeni ferdinin kakalı bezlerini yıkamak ya da sümüklü bez mendillerimizin kaynatılması için, kimi zaman da ninelerimizin bel ağrısını hafifletmek için kullandıkları termofora sıcak su hazır etmek için hep var olan ve nerede ise soba ile bütünleşmiş ibrikle birlikte anımsadığımız sobalar...

    ...ve kimi soğuk kış günleri, biz çocuklarını odalarımızda uyuyor zannedip gürül-gürül yanan sobanın önünde sevişirken, koridordan gizlice dikizlediğimiz anne ve babalarımızla yaşamımızda unutulmaz bir yer edinmiş sobalar...

    - envai çeşit öyküler yazıla-bilir onlar için. haydi! sizler de oturun klavyelerinizin başına ve yazın! paylaşın bizlerle yaşama dair güzellikleri. soba için bugün son gün.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük