....sonya, raskolnikovun gözlerinden anlamıştı tefeci kadını ve zavallı lizavetta yı öldürdüğünü. haykırarak:
-ah! Ne yaptınız kendinize böyle rodya. Aç kaldınız! Annenize yardım etmek istediniz değil mi?
-Evet anneme yardım etmek istediğim doğru. Ama aç kaldığım için öldürseydim, şimdi mutlu olmam gerekmez miydi?
--spoiler--
Raskolnikov uzaklaşırken düşünüyordu: '' Nerede okumuştum.. ölüm cezasına çarptırılmış biri sehpaya çıkmadan bir saat önce şöyle söylüyor ya da düşünüyordu: 'yüksek bir yerde, bir kayanın üzerinde ancak iki ayağımı koyabileceğim kadar daracık bir yerde yaşayacak olsaydım, dört bir yanım uçurumlarla, okyanuslarla çevrili olsaydı, fırtınalar, zifiri karanlık olsaydı her yanım, kimsecikler olmasaydı yanımda, o daracık yerde öylece bir ömür, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamak isterdim! yaşayabilsem, yalnızca yaşayabilsem, yaşayabilsem! nasıl olursa olsun, yaşasam!... 'ne yaman bir gerçek! tanrım, ne yüce bir gerçek bu! ne alçak bir yaratık şu insanoğlu!
--spoiler--
yabancı roman, deneme, hikayelerin dilimize kazandırılması sırasında çeviri işi çok önemlidir, eğer iyi bir çeviri değilse romanan bir hal alabilir, o yüzden suç ve ceza'nın öteki yayınlarından çıkan çevirisini tavsiye etmem.
ROMANDA iŞLENEN SUÇ, SUÇ BiLiMiN DERS KiTAPLARINA GEÇMiŞTiR. KULLANILAN BALTAYI ARAYAN ADLi TIP UZMANLARI, GiZEMi NESiLDEN NESiLE AKTARMAKTADIR.
SUÇ ANALiZiNiN DERSiDiR. TOPLUM ViCDANININ MUHASEBE DOSYASIDIR. YAZIN TARiHiNiN ZiRVESiNE TABELA OLMUŞTUR.
RUS EDEBiYETININ YAPI TAŞLARINDAN OLAN, iNSANINA AYNA TUTAN BÜYÜK YAZAR DOSTOYEVSKiNiN EN ÖNEMLi ESERLERiNDEN BiRi.
KLASiKLER ARASINDA YER ALIR. ÜLKEMDEDE MiLLi EĞiTiM BAKANLIĞI TARAFINDAN TEMEL ESERLER LiSTESiNE ALINMIŞ VE OKULLARDA OKUTULMAKTADIR. FAKAT SiNEMA SENARYOSU OLARAK KULLANILABiLECEK, SADELEŞTiRiLMiŞ METNi SEÇiLDiĞi iÇiN, ALINABiLECEK YARAR MiNiMiZE EDiLMEKTEDiR. KLASiKLERiN EN ÖNEMLi ÖZELLiĞi YAZARIN DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ YANSITAN DENEME TARZI METiNLER iÇERMESi VE MEKAN TASViRLERi VE KARAKTER, DURUM ANALiZLERiDiR. MAALESEF GENÇLERiMiZ KLASiKLERi BU YÖNÜYLE TANIYAMAMAKTA VE OKUDUKLARI METNi, iLERLEYEN YILLARDA DA iLGi ÇEKiCi BULUP, TEKRAR OKUMAMAKTADIRLAR.
TÜRK EĞiTiM SiSTEMiNiN, KÖKTEN, ZiRVEYE KADAR DOZAJI ARTIRA ARTIRA BiLGi ZERK ETME DÜSTURU, GENÇ DiMAĞLARI GEREKSiZ YERE YORMAKTADIR. ÖRNEKLERiNi VERMEYE GEREK YOK, NiCE ALiM, 3,4 YAŞINDA EViNDE BULUNAN KiTAPLIKTAN, ÖZGÜRCE ALIP, OKUDUĞU KiTAPLARI, YAŞAMININ DÖNÜM NOKTASI OLARAK iLAN ETMEKTEDiR.
EĞiTiM SiSTEMiMiZiN SADELEŞTiRiLMiŞ METiNLERDEN VE BiLGiLERDEN ARINMASI DiLEKLERiMLE.
kesinlikle kaliteli, tanınmış bir kitabevinden çıkmış olan çevirisinin okunması gereken kitap. klasik olduğu için her önüne gelen yayınevi kitabı basıp yayımlıyor, fakat maalesef kitabın hakkını veremiyorlar. bir kitabevi kitabı 700 sayfa olarak yayımlarken bir diğer kitabevi 300 sayfa olarak yayımlayabiliyor. kitabın en önemli olan özelliklerinden birisi de karakter tahlilleri ve yapılan betimlemeler. o yüzden 300 sayfalık bir suç ve ceza okursanız, "bu kitap nasıl olmuş da klasikler arasına girmiş" diyebilirsiniz. 700 sayfa okumak tabii ki çok zaman alır ama kesinlikle hakkını verir.
ayyaş ve eski hükümet katibi semyon zaharoviç marmeladov'un meyhanede anlattığı tanrısal saltanatın hüküm sürmeye başlayacağına inandığı sahne, uzun süre kafa kurcalamıştır:
---spoiler---
bize ancak o acıyabilir. o, hakimi mutlaktır. o gün karşımıza çıkıp 'veremli ve huysuz analığına, bir başkasının küçük çocuklarına kendini feda eden o kız nerede? canavarca davranışlarından iğrenmeden o murdar sarhoşa, babasına acıyan kız nerede?' diye soracak, sonra da, 'gel,' diyecek, 'ben seni zaten affetmiştim...'
herkesi; iyileri de, kötüleri de, usluları da, bilgeleri de yargılayıp affedecektir. sonunda, herkesin işini bitirdiği zaman bize dönüp: 'ee, siz de gelin bakalım,' diyecek. 'sarhoşlar, zayıf iradeliler, utanmazlar, siz de gelin!' ve hepimiz, utanma bilmeyen hayasızlar gidip o'nun karşısında duracağız! o zaman bize dönüp,'sizi domuzlar sizi!' diyecek. 'hayvan suretinde olan, hayvan damgasını taşıyan sizler, siz de gelin!' akıllılar, bilgeler buna itiraz ederek, ' tanrım! bunları niçin kabul buyuruyorsunuz?' diyecekler. o zaman tanrı onlara, ' bilgeler, akıllılar, onları kabul ediyorum çünkü kendilerini kabule layık görmeyenler yalnız bunlardır! bu sözlerini söyledikten sonra kollarını bize açacak.
---spoiler--
toplumsal günah çıkarmanın ve itiraf doyumunun doruğu... kimse bilmiyorken, kendinizin biliyor olmasının paylaşımsızlığı... raskolnikov ve dünyanın geri kalanı... cezalandırılma ihtiyacının mazoşist belirgenliği... biraz sen, biraz ben; en çok da hepimiz, en çok da vicdan...
okunmalı, okunmalı, dönüp dönüp okunmalı...
(mümkünse sallanan koltuk, okuma lambası, kırmızı şarap, eski kaşar, uyuklayan iri bir köpeğin nefes sesi ve o nefes sesinin volümünü aşmayacak denli derinden gelen shostakovich - senfoni 15 eşliğinde.)
Romanın konusu çağdaş Rusya dir. Kahraman çağdaştır, o yılların bütün acılarını, yaralarını içinde taşıyan genç bir öğrencidir Raskalnikov fakir ve iyi niyetli bir üniversite öğrencisidir. Maddi imkansızlıklar sonucu eğitimi bırakmak zorunda kalmış, kirasını bile doğru dürüst ödeyemediği pis ve köhne bir odada yaşamaya mecbur olmuştur. Maddi olarak çok sıkıştığı anlarda, para edebilecek eşyalarını rehin bıraktığı faizci bir yaşlı kadın vardır. Kadın kötüdür, kadın faizcidir, kadın, insanların zor durumda kalmalarından yararlanan bir insandır.Tabii bu fikirler Raskalnikovu suça iten bahanelerdir. kısacası konusu böyledir.
tüm klasikler için vazgeçilmez ilk unsur ,iyi bir yayın evinden çıkmasıdır.bunu gerçekleştiren okuyucu , dostoyevskinin gizemli dünyasına adım atar.
raskolnikov , hayatı siyah ve beyaz olarak gören, takıntılı , ortalamanın üzerinde zeki ,fakir ,inaçsız ve yalnız bir gençtir.kendisi 2.2=4 dinine inanır.
insanlar için garip bir tasnif yapar.bu tasnife göre , insanlar , olağanüstü insanlar(napolyonlar) ve sıradan insanlardır(bitler).napolyonların bir iş yapmaları için bitlerin onayına ihtiyacı yoktur.edison, ampulü bulmak için bin kişiyi yok etse , raskolnikova göre bu meşrudur.
aslında, rakolnikov da napolyonlardandır.kendisine güzel bir yaşamın kapılarını açmak için , bir biti öldürmesi gayet anlaşılır bir mantıktır.(ona göre).hesap ,mantılsal olarak karlıdır bile ; 2.2=4 mantığına göre bir bit ölür , bir napolyon hayatta kalır.
kan akmadan ne yapılabilmiştir bu dünyada . bütün büyük liderler kan akıtmadı mı ,kanun koyucular önce suçlu , sonra kahraman oldu.peygamberler ,insanları sırf önceki dinlere ve kurallara inandıkları için cehennemlik ilan ettmediler mi ?
tüm bu düşünceler raskolnikovu yedi bitirdi.kendisine bir meşruluk sağladı ve felsefesinin temellerini oluşturdu.artık tek eksik vardı ,eyleme geçmek.
eyleme geçme faslında raskolnikov uzun süren planlar yaptı.planları, içindeki vicdanı ve tereddütleri hiç hesaplamadan yapılmıştı.çünkü napolyonlar duraklamazdı.
her suçlu gibi hesaplarının mantıklı olduğuna kanaat getirdi ve cinayeti işledi.cinayetten sonra ,raskolnikovun sarasından dolayı devamlı ağzından birşeyler kaçırma korkusu ,insanlrın onu takip etmeleri , suç mahaline geri dönmesi ve polis memuru ile sorgu sahneleri , gerçekten uzun araştırmaların ve bir dehanın ürünü.
aslında, cinayetten sonrası, raskolnikovun bir napolyon olmadığını anlamasının pişmanlığını anlatıyor.vicdan azabı duyduğunu kabullenmekte zorlanan ve duyguların içinde boğulan raskolnikov , bir fahişenin bile ayaklarına kapanıp yalvararak af dilemeye bile çalışıyordu.fahişeler ve alkoliklerle örülü tükenmiş hayatlar ,raskolnikova fakirlik ve safalet arasındaki farkı da anlamasını sağlıyor.fakir raskolnikov, sefil insanların yanından bir türlü ayrılamaz.
suçunu itiraf ettikten sonra da inancı bulur ve yeniden doğar.sibirya raskolnikovun hayata yeniden adım attığı yerdir.
