orjinal adi prestupleniye i nakazaniye'dir.
turkce'ye ve diger bir cok dile suc olarak cevrilen prestupleniye kelimesi mota mot cevirilince pre ötesine, stupleniye ise adim atma anlaminda yani kelime itibariyle haddi hududu asmak anlamina gelmektedir. romanda da raskolnikov'un davranislari itibariyle bu kelime uzerinden bir cok kelime oyunu yapmistir dostoyevski ama bu turkce ceviride kismen kaybolmustur ne yazik ki.
kahramanları bir katil ve bir orospu olan... diye tanımlar, J. L. Borgers
suç ve ceza ilk kez sevişme gibidir. dostoyevski 'yi keşfetmek önemli bir tarihtir insanın hayatında.
Ben işte buna sanat derim. Bir adam yazdıklarıyla, bize olduğumuz yerde, petersburg'un bir apartmanın köhne bir odasının rutubetini hissettirebiliyorsa, yazdığına sanat, kendisine de sanatçı denir.
suç, toplumda bireyi, hayatı boyunca yapmış olduğu en kötü şeye indirgeyen bir kavramdır. ve günümüz toplumlarında suçunun bedelini ödemiş dahi olsa kişinin, bu indirgenmişlikten kaçabilmesi neredeyse artık imkansız. hayatı boyunca bununla yaşamak zorunda. oysa dünyanın henüz bu kadar küçük olmadığı geçmişteki toplumlarda bireyin ikinci bir şansı, kendine yeni bir hayat kurabilmesi kısmen de olsa mümkün olabiliyordu.
başlığa adını veren dostoyevski, gibi victor hugo'da da (sefiller) hakkınca sorgulanan bu iki kavram, hem batı hem de doğu düşünürlerince ve daha pek çok yazar ve edebi eserde de sorgulana gelmiş tarih boyunca. fakat hukukçuların aksine bu iki büyük edebi eserde ve yazarda da görürüz ki; birey yasadan kaçabilse dahi vicdanından kaçamıyor.
fakat bence bu iki kavram üzerine söylenmesi ve asla gözden kaçırılmaması gereken en ince nokta; bu indirgenmişliğin ve ötekileştirmenin günümüz toplumlarındaki süresizliği, gerek toplumda gerekse bireydeki vicdani boyutu tamamen ortadan kaldırıyor fikrimce. bırakın toplumu, ötekileştirilen bireyin kendisi dahi bu vicdani sorumluluk ile yüzleş(tiril)miyor.
suç, ceza kadar -ki en çok da-, ''vicdan'' kavramı ile birlikte düşünülmesi gereken bir kavram. ceza; hem birey hem de toplumun vicdanı ile yüzleşebildiği bir zemine oturtulmalıdır. aksi halde suçlunun, cezayı çekmesinin de, çekmemesinin de bir hükmü kalmaz çünkü.
velhasılıkelam dünya, birilerinin sürekli bizleri inandırmaya çalıştığı gibi, her geçen gün daha da kötü bir yere gitmiyordur belkide. -öyle ya işlenmemiş suç, çekilmemiş ceza kalmamıştır artık bu gök kubbe altında.- belki de bizler ''suçu ve ahlaki'' olmayanı gitgide daha fazla ötekileştiriyoruzdur sadece. ne kadar ötekileştiririrsek o kadar ''iyi ve ahlaklı'' hissediyoruzdur kendimizi çünkü.
kim bilir belki de, ötekileştirerek anlayamadıklarımız, bilemediklerimiz yüzünden dünya daha korkunç bir hal alıyordur? ejderhalarımızı kendi ellerimizle besliyoruzdur belki de.
Bugün bitirdiğim bir baş yapıttır. bu kadar geç kaldığım için kendimi defalarca kınadım.
"bazı hareketler vardır, istediğimiz kadar iyi niyetli düşünelim, unutamayız onları. her şeyde aşılması tehlikeli olan bir sınır vardır. o sınır bir kez aşıldı mı, bir daha geri dönüşü yoktur."
'suç' ve 'ceza' kavramlarına özgünce bir bakış, agır bir sorgulama, vicdanın yaptırım gucu uzerine tanrısal bir yaklaşım... kıtap sizi uçuruma düşürecek, en ağır kuşkularınzla cezalandırp yine -insanlıgın en buyuk kurtulusu- tanrının avuçlarına bırakacak.. sizden cok sey alacak ve size cok sey kazandıracak bi roman.. romanın her satırında içinizden bir şeylerin çozüldugunün farkına varacak ve iç titremelerinize engel olmayacaksınız.. insanın iç yapısını bu kadar 'gercek' anlatan bir roman karşısında korkacaksınız.. ve bu romandan sonra dostoyevski tadı hep damagınızda kalacak..
''işte bütün mesele bu! cesur ve utanmaz biri oldun mu, senden çekinirler!..
bütün yumruklar; korkak, beceriksiz ve namuslu insanların tepesine iner...''
raskolnikov dışında beni bu kitapta etkileyen razumihin adlı raskolnikov un hiç sallamadığı karakterdir.. razumihin raskolnikov için yapmadığını bırakmaz borç para verir, yeni elbiseler alır,hasta olunca ona bakar ama dediğimiz gibi karizmayı aşmış bitirmiş raskolnikov razumihini aslında seviyordur ve kardeşinin onunla evlenmesinide istiyordur ama en ufak bir sevgi göstermez..
kitabın sonunda raskolnikov sürgündeyken kardeşi donia ile evlenerek emeklerinin karşılığını bir nebze olsun bulmuştur.. ama her ne olursa olsun aklıma razumihin gelince içim burkulur inşallah böyle bir arkadaşım olur derim.. bu razumihin sevgim raskolnikova karşı bir kine asla dönüşmemiştir.. hepsinin yeri ayrıdır kalbimizde..