-onlara göre bütün kötülüklerin nedenini “çevrenin bozukluğunda” aramak gerek, başka hiçbir şeyde değil. onların en sevdikleri cümle budur. bundan da şu sonuç çıkıyor: eğer toplum normal bir biçimde düzenlenecek olursa, ortada protesto edilecek bir şey kalmayacağına göre, bütün suçlar hemen kalkıverecek. herkes bir anda dürüst oluverecek... burada doğa hiç hesaba katılmıyor, kapı dışarı ediliyor. doğaya kimsenin metelik verdiği yok. onlara göre, canlı bir akış halinde, tarih boyunca gelişen insanlığın, eninde sonunda, kendi kendine düzenli bir toplum haline gelmesi deği; tam tersine matematik bir kafadan doğan sosyal sistemin, canlı bir akıştan önce, tarihsel ve canlı bir evrim olmadan, bütün insanlığı bir anda düzenlemesi, dürüst, kusursuz bir hale getirmesi söz konusudur. onların, bir içgüdü ile rezaletten ve budalalıktan başka bir şey olmayan tarihi bu kadar sevmemeleri bundan ötürüdür. böylece her şeyi aynı budalalıkla açıklamaktadırlar. hayatın canlı akışını sevmemeleri de bundandır. canlı varlığa ne gerek var! canlı varlık hayat ister, canlı varık makineye boyun eğmez! canlı varlık kuşkucudur, canlı varlık geçicidir.
-şimdiki halde maksatsız ve hedefsiz bir huzursuzluk, gelecekte ise adece, karşılığında hiçbir şey elde edilmeyen, bitmez tükenmez bir fedakarlık!... işte bu dünyada onun nasibi bu idi. sekiz yıl sonra ancak otuz iki yaşında olacağını ve yeniden yaşamaya başlayabileceğini düşünmekle nasıl avunabilirdi? var olmak için mi yaşayacaktı? ama, o eskiden de bir ülkü, bir umut, hatta bir hayal uğruna varlığını bin defa fedaya hazır değil mi idi? sadece var olmak ona her zaman az görünmüş, o hep bundan fazlasını istemişti. belki de sadece isteklerinin bu gücünden ötürüdür ki o zamanlar kendisinde, öteki insanlardan daha yüksek birtakım haklar bulunduğuna inanmıştı.
Lisede okumuştum bu eseri. Edebiyat öğretmeni şaşırmıştı bunu okuduğuma. O zamanlarda da incecik kitapları öğrencilere okutmak büyük başarı sayılıyordu. Şimdi gelişen teknoloji çağıyla öğretmenlerin işi edebiyat konusunda daha zor. E booklar var ama açığı kapatmıyor. Wattpad zaten ayrı bir sıkıntı. Orta yaşlarıma geldim. Bir kez daha okumak istiyorum Suç Ve Cezayı.
çok önceden - 8-10 yıl olmuştur sanırım, antik klasik yayınlarından çıkan baskıyı okumuştum, yanlış hatırlamıyorsam 300 sayfa civarındaydı..
iş bankasının çıkarmış olduğu hasan ali yücel klasikler dizisinde yayınlanan suç ve ceza kitabını ise 2-3 hafta önce almıştım..
8-10 gün önce okumaya başlamıştım, iki gün önce de bitirdim..
tam metin çeviri, 687 sayfa..
günde bazen 100 sayfa civarında rahatlıkla okuduğumu belirtmeliyim, eser bir klasik olduğu için akıp gidiyor, çok güzel.. biraz kitap okumayı seven biri, sanırım hiç sıkılmaz..
romanımızın kahramanı okuyan herkesin bildiği gibi rodion romanoviç raskolnikov, olaylar vs. hepsi kahramanımızın etrafında gelişiyor..
kahramanımız hukuk öğrencisi, ama parasızlık vs.. hayatından pek memnun değil, kafasında kendine göre ilkeleri var..
neyse, fazla detaya girmek istemiyorum, uzun uzun değerlendirmeyi sonra yapabiliriz..
raskolnikov, tefeci karıyı ve eve sonradan gelen üvey kardeşi lizaveta'yı balta ile öldürüyor..sonrasında yaptıkları, davranışları vs. pek çok gelgitler yaşıyor.. porfiri'ye karşı kendini ele vermediğini düşünse de - porfiri cinayet mahalline uğradığından vs. haberdar - porfiri kesinlikle suçlu olduğunu düşünüyor, hatta sonlara doğru bunu raskolnikov'un yüzüne karşı da söylüyor..
bir süre sonra titremeler, gelgitler, çektiği vicdan azabı raskolnikov'u nikodim fomiç'e tefeci kadını ve kardeşini öldürdüğünü itiraf ediyor.. netice itibariyle 8 yıl kürek cezası alıyor..
sonya ile aralarındaki ilişki gayet güzel, son bölümde sonya'nın ayaklarına kapanıp ağlıyor.. öncesinde yine sonya '' kendisinden kirlettiği toprağı öpmesini ben öldürdüm itirafını yapmasını '' söylüyor.. bir süre sonra yere kapanıp çamurlu toprağı öperek, bunu da yapıyor kahramanımız.. hatta vicdan konusunda sonya'nın söyledikleri de etkili bence raskolnikov'un üzerinde, işte '' böyle nasıl yaşacacaksın vs. ''
razumihin ise arkadaşı raskolnikov'un, iyi bir karakter; raskolnikov'un kardeşi dunya'ya tutulmasından sonra raskolnikov'un laflarıyla utandırdığı kısma çok güldüm.. '' nasıl da yıkanmış, temizlenmiş bugün, tırnaklarını bile unutmamış, hiç görülmüş şey mi bu ? aman tanrım ! şuna bakın krem de sürmüş, eğil bakayım deyip katıla katıla gülmesi *
şunu net olarak da söyleyelim; katil de olsa siz kitabı okurken raskolnikov'un iyi bir insan olduğunu düşünüp hissediyorsunuz, bunu dostoyevski çok başarılı bir şekilde yapmış; işte katerina ıvanova'ya, kocasını kaybettiği esnada cebindeki tüm parasını verip yardım etmesiyle bunu basit şekilde örnekleyebiliriz..
neyse, daha küçük küçük de olsa pek çok detay verilebilir, bunları sonraya bırakalım..
az önce araştırırken sinemaya uyarlanmış olabileceğini düşünüp baktım, 1970'de sovyetler birliği sinemaya uyarlamış, 1983'de yine ruslar aktarmış sinemaya, yine 2002 yılında ruslar tarafından sinemaya aktarılmış.. sırasıyla hepsini de izlemek gerekiyor bence..
(1970'deki yapıma az önce biraz baktım, sanırım çok güzel, tamamen romandan uyarlanmış)
dostoyevski'nin suç ve ceza adlı romanı, bu kitap; tam bir baş yapıt.. herkesin kütüphanesinde bulundurması gereken muazzam bir eser..
bir de hep diyorum, şunu söyleyeyim; saçma sapan kitapları okuyacağınıza suç ve ceza gibi, sefiller gibi, savaş ve barış gibi klasik eserleri okuyun.. hatta bence 3-4 iyi yayınevi var, o yayınevlerinden çıkan farklı baskıları da okuyun..
mesela ben iş bankası yayınlarından çıkanı okudum şimdi, çok önceden antik klasik yayınlarını okumuştum, bir süre sonra ne bileyim bir iletişim yayınlarından çıkan suç ve cezayı okumayı da çok isterim..
Birkaç sayfa okuyup bıraktığım kitap. Neymiş efendim kirasını yatiramadigi icin ev sahibi kadınla karşılaşmaktan çekiniyormuş da, şapkasından utanıyormuş da ne. Ulan adam olsan zaten düzgün yatırırsın kıranı. O kadın da kredi ödüyordur sonuçta, borçları vardır. Ödeyemeyeceksen boşaltacan kardeş daireyi. Ayrıca şapkandan utanıyorsan da takma kardeşim. Sana tak diyen mi var.
Akşam akşam asabımı bozdu. Te allaam ya.
Anlatmaya kelimeler yetmez. Bu kitabı bu kadar seveceğimi düşünmemiştim. Okurken düşündüren, tiksindiren, sinir eden bölümlerde vardı. Marmeladov'un cenazesine gelmeyip de yas sofrasında yemeğe gelmelerinden raskolnikov kadar tiksinti duydum. (bkz: raskolnikov)
Porfiriy Petkoviç, Raskolnikov'dan şüphelenmekte ve onu konuşturmaya çalışırken Rodia ile girdikleri kafa açıcı sohbette suç'un işlenme biçimi ve bunun bir hak olup olamadığı üzerine yaptıkları biraz felsefik biraz da hukuki olarak yapılan tartışmayı okumak-dinlemek müthiş bir keyif.
felsefi derinlik, biraz da safsatacılık açısından müthiş bir atışma.
suç ve ceza için bu kısma kadar sıradan bir roman, ne abartıyorlar mk. diyordum. bu kısma geldiğimde ise aldığım haz ve bütünlük duygusu; bu roman'ın neden bir dünya klasiği olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
--spoiler--
Hepsinin halinde, en yakınlarının beklenmedik bir felaketi karşısında bile insanlarda her zaman görülen tuhaf bir sevinç duygusu vardı.
--spoiler--
Bir katili sevdirmeyi başaran kitap.
(bkz: rodion romanovic raskolnikov)
"Önce biraz ağladılar ama sonra alıştılar.
Aşağılık insanoğlu her şeye alışır."
akrep burcu erkeğinin yazdığı kitap. tipik akrep burcunun tüm özellikleri kitaba yansımış. pasif agresif tavırlar, ayrıntıya takılıp ayrıntıda boğulma ve ana meseleden kopma, davranışa odaklanıp meseleyi dış görünüşüyle değerlendirme, her şeye ve herkese gizli bir öfke ve nefret, herkesten ve herşeyden memnuniyetsizlik, kendinden bıkma... negatiflik..vs vs.