askerdeyken korucu bi amca söylerdi bunu, bilmediğin bir dağın tepesinde ölüm korkusu varken içinde bulunduğum bir anı aklıma getirir. aslında çok korkmam ve sevmemem gerek ama amcanın sesi o kadar güzeldi ki, aklıma iyi yer etmiş.
anne-baban çocuğu olmayınca son umut müslüman ziyaretine gitti de sen doğdun. neden seni ziyarete saygı diye getirmeye ve her yıl doğum gününde kurban kesmeye devam etti suzan?
diyarbakır'ın en yerlisi olan zengin süryani ailelerinden birinin şanşsız kızı suzan. sen neden seversin ki sünni ailenin ziyareti temizleyen çocuğunu? ilahi dinler, ilahı olmayan kişiler ve dünyalar size karşıyken ziyarette neden aşık olasın yağız delikanlıya, adil'e?
kör olasın suzan suzi de ziyaretin dışında halvet olaydın aşığınla. ailelerden kaçmak için başka şansınız olsaydı keşke! saçlarıma kumlar doldu da tarak getir sen tara demeseydi adil.
adil ziyaret çarptı bizidemeseydi keşke ardından. sen amansız, adı bilinmeyen hastalığa yakalanıp atmayaydın kendini sulara, duymasaydık hikayenizi de siz mutlu olaydınız. ah suzan ah!
kırklar dağının düzünü her yıl ailesinin adağı için arşınlayan körpecik suzan! sen bize aşk nedir öğretmek için mi feda ettin de attın kendini diclenin karanlık sularına. adil, sana bu türküyü yaksın da biz dinleyelim hikayeni diye mi yoksa?
ah suzan, köprüaltı kapkara. aradım bulamadım seni der aşığın ve kendini atar sulara. bu dünyada bulamadığı saadeti öbür dünyada senle yaşamak için batar sulara ardından.
oysa ki bulunur cesediniz bir durgun suda ve saçlarınızda kumlarla. kim tarar saçlarınızı?
Bana hep ekmek teknesindeki celal ile suzan aşkını hatırlatan güzel bir türküdür. Çocukken ilk kez o dizide duymuştum bu türküyü ve o günden beri çok severim.
aşk duygusunun abartılı bir duygu oldugunu bize anlatan güzel yurdumun güzel türküsüdür. Aşk sevginin en uç noktası derken aşık oldugun kadına beddua etmek kabul edilemez derken vuku bulan birşey oluyor bir anda. Aşk askerlik gibi bişeymiş aslında lan ne kadar saçma şey varsa aşkın içinde var.
aşağıda alıntıladığım şekilde yürek burkan bir hikayesi bulunan efsanevi türkü. yanlış hatırlamıyor isem bu hikaye (bkz: ekmek teknesi) adlı dizide (bkz: heredot cevdet) karekteri tarafındanda anlatılmıştır. ayrıca (bkz: beynelmilel) filminde de ilgili sahnesi ile beraber oldukça etkili yorumlanmıştır.
diyarbakır'ın güneybatısında, dicle nehri kenarında, kırklardağı vardır. bu kırklardağı'nın arkasında kırklar ziyareti vardır. çocuğu olmayanlar, buraya gelip dilek dilerlermiş.
bir süryani zengin ailenin de hiç çocukları olmuyormuş. kadın, kırklar ziyareti'ne gelip dilek dilemiş, adak adamış. bir kızı doğmuş. adını suzi (suzan) koymuşlar. her yıl doğum gününde, annesi onu süsler, giydirir ve kırklar'a götürerek, bir kurban kestirirmiş. suzan böylesine bin nazlarla büyüyüp, güzel bir genç kız olmuş. müslüman komşularının oğlu adil'le, birbirlerine âşık olmuşlar. yine bir doğum yıl dönümünde, annesi suzi'yi, hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere, kırklar ziyareti'ne göndermiş. arkalarından habersizce adil de gelmiş. hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan suzi, adil'le beraber, dağın arkasına dolanmışlar ve orada beraber olmuşlardır.kırklar ziyareti, bu beraberliği bağışlamamış ve ziyaret suzi'yi çarpmış. kız on gözlü köprü'nün orada, dicle'de boğularak ölmüş. suzi'nin ölümünden sonra, adil de aklını yitirmiştir.”