“Sular yükselince balıklar karıncaları yer; sular çekilince karıncalar balıkları... Kimin kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir.”
Balıklar ve karıncalar, silahlarını çekti, 24 haziranda suyun vereceği kararı bekliyor.
büyük balık;
'' ahdim olsun, faizler, enflasyon, cari açık düşecek'' diyor.
karıncaların lideri;
balığı diktatörlükle suçlayıp;
'' halka zulmediyorsun. ama sular çekilince görürsün!'' deyip, dişlerini biliyor.
Biz, balık da değiliz, karınca da... Suyuz. Yıllardır denize girdiğimizde balıklara, karaya çıktığımızda karıncalara yem olmuşuz.
“Su kirlenmesin, toprak deşilmesin” derken sudan da topraktan da kovulmuşuz.
Su kirlenmiş, toprak deşilmiş; bu yıkımı birlikte hazırlayanlarsa gün gelmiş birbirine girmiş. Şimdi, birbirlerine vurdukları darbelerden bitap halde bize dönüp, tarafı olmadığımız bu kavganın hakemi olmamızı istiyorlar.
Yükseleceğiz ya da çekileceğiz, ama neticede kimin kimi yiyeceğine 24 haziranda biz karar vereceğiz.
yıllardan beridir bir gün sular yükseliyor, balıklar karıncaları yiyor; ertesi gün sular çekiliyor, karıncalar balıkları hallediyor.
Bu meddücezir sayesinde suda, toprakta bir arınma ümidi yeşeriyor.
böyle giderse, ne balığın karınca yiyecek hali kalacak, ne karıncalar güç bulup balığa dalacak.