insan vucudunun % 70' inin su içinde olması gerçeğinden yola çıkarak ve suya bir madde olarak canlı olma özelliği vererek , insan duygu ve davranışlarını quantum fiziğinin mekanikleri ile açıklamaya çalışan , temelinde insanların çevrelerinden etkilenerek hayat tarzlarını oluşturduklarını ve bu konuda kendilerinin de aktif rol alarak çevrelerini değiştirebileceklerini savunan bir mesajdır . Yani insanoğluna duygularının ve davranışlarının sorumluluğunu yükler haklı olarak . Vücudunuza iyi davranırsanız o da size iyi davranır tezinden yola çıkarak son dönemde ortaya çıkan NLP tarzı hümanist varoluş safastalarına , total gelişim ve mesleki kariyer tüyoları şeklinde neo-liberal yaşam biçimine adapte olmayı kolaylaştırıcı fantezi yüklü mesajlardan da oluşmaktadır . Bireysel sorumluluk alma ve bireysel farkındalık gibi kavramlarla ise psikoloji ve sosyoloji alanlarında insanların prozac destekli zihin terapilerine fayda sağladığı söylenebilir ; ancak kapitalizmin kalıba soktuğu her nesne gibi toplumsal uzlaşmaya dayalı olmayan bir tüketim örgütlenmesi içerisinde özgürlüğün tutsakları olmaya mahkum olduğumuz ve akıntısına bilinçli ya da bilinçsiz destek olduğumuz bu emperyalist şelalenin su molekülleri olduğumuz gerçeğini bir tokat gibi yüzümüze vurmak yerine insan haklarına ve ulusların varlıklarına saygısını yitirmiş sömürge sisteminin faşist , anti-demokratik çarkları tarafından kullanılarak toplumların suyun akış yönünü değiştirme inisiyatifleri ellerinden alınmıştır . Bir nevi toplumsal ve bireysel iradeye baraj konulmuştur . Seçimlerdeki % 10 barajını hatırlatıyor en güncelinden seçimlere girerken .
(bkz: Quantum Fiziği)
(bkz: Ne biliyoruz ki ?)
japon araştırmacı masaru emoto'nun kuraldışı yayınları tarafından yayımlanan kitabı.
kitap, su kristalleri fotoğraflarını içeriyor.
dr. masaru emoto; su kristallerinin düşüncelerimizden, duygularımızdan, dinletilen müzikten, söylenen sözlerden ve gösterilen görüntülerden nasıl etkilendiğini ve değiştiğini bulgulamıştır.
ayrıca emoto, depremden önce ve hemen sonra yeraltı sularından aldığı örneklerdeki kristal oluşumlarını incelemektedir ve bu verilerin biriktirilmesi durumunda, su kristali teknolojisinin depremleri önceden tespit etmede kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.
hem dünyanın hem de bizim büyük ölçüde sudan oluştuğumuzu düşünürsek, bence çok önemli bir araştırma bu.
bir yandan da bir kez daha düşündürüyor insanı, bardaktaki su bile üzerine yazılmış kötü sözden bu denli etkilenebiliyorsa, kim bilir insan ne kadar etkileniyordur diye...
