doğa olayları üstel fonsiyon olarak gelişir gibi bir açıklaması var. hani şu "e" ile ifade edilen fonsiyonlar varya. 2.718281828 diye giden sayı ile ifade edilen e. üstü de zaman oluyor.
su 2 dakikada 40 derece oluyorsa, 3. dakikada 100 derece oluveriyor.
yaşlılıkla vücudun çökmesi de öyle 50 ye kadar aşırı deformasyon olmazda 60 a gelince çöküverir insan.
Suyun hafızası ve duyguları olduğu bilim adamlarınca kanıtlanmıştır. Sizin suyun başında dikilerek suyun kaynamasını beklemeniz su moleküllerinde strese neden olmakta ve su kendini bırakıp kaynayamamaktadır. Evet, gayet bilimsel bir açıklama oldu.
tamamen psikolojik olan durumdur. inen dosya penceresine bakınca download hızının düştüğü yanılgısı gibi kıskıvrak yakalar bünyeyi. kafayı bunla fazla meşgul etmemek lazımdır.
suyun başında beklendiğinde kaynaması gibi bir şey zaten fizik kurallarına aykırı bir durum, daha önce eşine rastlanmamıştır. çaydanlık içersinde ocağa veyahut kettle a koyulup kaynatılması daha akıllıca bir çözüm olsa gerek.
açarsın suyu ve beklersin dakikalar boyu, eğer sistem eski ise. arada bir elini geçirirsin altından acaba ısındı mı? diye. bakarsın hala ılık. uykun gelmektedir yavaş yavaş. kaçsın diye uyku iki dakika salona gidersin. iki dakika diye gittiğin salonda dalıp kalmışsındır. 10 dakika sonra anca aklına gelir suyun aktığı. koşa koşa gidersin suyun başına. kaynar sıcaklıkta olduğunu bile bile elini tutarsın altına ve cıssss. bir bu eksikti. biraz sıcağı kısıp soğuğu açarsın. orta sıcaklığı ayarladıktan sonra suyu istediğin gibi kullanırsın. en iyisi gir banyoya rahatla.
bu yemeğin başında durunca pişmemesi ile aynı durumdur. kaynaması beklenen suyu ve pişmesi gereken yemeği iplememek gerekir. başka şeylerle ilgilenmek lazım gelir ve idealdir. su da yemek de bu dilden anlar, tecrübeyle sabittir.
ayrıca suyun kaynama süresi bilinmelidir. boş yere ayakta dikilinilmemelidir.
sigaramı yakarım kardeş, sonra suyu koyarım yavaştan, suyu kim buldu diye bir sorarım inceden sızlanarak, nedir su? derken vakit tamamdır artık kasvetli bir çay şerefsiz bir bardak beni bitirmeye yetmez yollanırım yavaştan dehlizime alırım yasaklı kitaplarımı kaybolurum ay ışığının uzanamadığı benim olan karanlık olan kavgama o vakit ölürüm, bir de soğuk bir şurubum duruyosa köşede ilaç niyetine, müzmin yaralarımı ıslatırım piçce.