kimilerinin binlerce dolar vererek içki içtiği, kimilerinin ise bir damla su bulamadığı için öldüğü çelişkilerle örülü, eşit olmayan dünyamızdır.
bugün dünya üzerinde susuzluktan her yıl, çoğunluğu çocuk milyonlarca insan ölmekte. bir birey olarak bu acı olayların vuku bulduğunu görünce kendimi kınıyor, çeşmemden fışkırırcasına akan suyu adaletsizleştiren insan müsvettelerine lanet ediyorum. insanların çaresizleştirilmesi, susturulması, nifak tohumları ekilerek birbirine kırdırılmasını izlemek bana koyuyor; acı çekiyorum. bu cennet dünya'da nedendir birbirimize acı çektirmemiz, bu mükemmelliklerin barındığı dünya'da acıları yaratmaya neden çabalıyoruz? hiçbir nedeni yok! evet hiçbir nedeni yok!.. bizlerin insan olmakta ısrarlaşmasına pranga vuran azınlık zümrenin yarattığı bu acılar imparatorluğunun hesabını soracak olan biz insanlar, yaşanan bu acıları localarımızdan izlemeyi tercih eder durumdayız, ne yazık ki.
tüm dünya yaşantımıza bireysel çıkarlar temelinde yaklaşmamız biz insanların hayvani iç güdülerinin ürünüdür. ama hiç mi insani iç güdülerimiz yok? var, bizler insanız çünkü. dünya'da bu insansal güdülerin artmasını önlemeye yönelik gerçekleştirilen insan üstü sistemsel çabalar nedeniyle bizler, bu saçma sapanite ile örülü düşünsel çıkmazların ve hayvansal akımların içindeyiz. hiç mi içiniz acımıyor bir çocuğun susuzluktan öldüğünü duyunca? benim içim çok acıyor arkadaş. her duyduğumda hüzünleniyor, birey olarak elimden bir şey gelmemesini kınıyorum. gelemez de zaten. benim tek başıma yapabileceklerim, törpü ile ağrı dağını yıkmaya çalışmaya benzer. bu nedenle insan olmakta ısrar etmeye çabalayacak biz insanoğlunun bu kötülükler imparatorluğunun, bu saçma yaşantısına bir son vermemiz meşru bir gerçeklik, en gerçel olan şeydir.