gripin'in en baba şarkılarından biridir. zamanında söylenmeyen/söylenemeyen sözlerin bünyeyi ağırlaştıracağı, yavaş yavaş savunmasızlaştırıp bir köşede piç gibi bırakacağını yüze vurur sakince...
gripin üyelerinin cezmi ersöz ile kanka olduklarını düşünüyorum.
sustukların büyür içinde. bu ne ya? neyin kaygısıdır bu yani? sanat mı yapıyorsun? gerçekten, yapıyor musun? bir sor kendine yani.
tamam, türkçe zor bir dil, kabul. ama bu kadar kasılmaya ne gerek var yani. ciddiyim. kim kime, sustukların büyür içinde der?
tamam, biliyorum, ülkeyi ramiz dayımıdır nedir bir şey kasıp kavuruyor. beş dakika gördüm herifi, tüm replikler shakespeare'den be kardeşim. onun dili de türkçe değil.
yo, hayır, türkçe'si ingilizce'si falan da umurumda değil hani. ama böyle sustukların büyür içinde, içime gir ama sigaranı söndürme falan gibi saçmalıklarla insanın içini de karartmayın yahu.
Gripin grubunun belki de en mükemmel şarkısı..
Nasıl bir ruh halinde yazılmış belli, fakat bu kelimeler nasıl bir araya gelmiş, nasıl birleşmiş, nasıl notalara dökülmüş anlayamıyorum sözlük..
Nasıl yazıyor bu adamlar bu sözleri!
Kıskanıyorum Lan!
Aşk acısı mı çekelim illa bunları yazmak için!?
Acı çekmek istiyorum o zaman..
öhm..
ayrıca depresyon halinde dinlenilmemelidir..
Ne zor,yazarak anlatmaya çalışmak sustuklarını. Demek takvim yapraklarıyla saçlarını keseceklermiş. Bir gün, ateşin onları iyileştirdiğini unutarak ellerini de yakacaklar. iyi ki unutacaklar, en iyi bunu becerirler. Hep unuturlar ve bu yüzden hiç utanmazlar. Şiir yok demiştim. Ama benim için haykırmak istediğim bir şiirsin. Yazamadığım, koklayamadığım, yetişemediğim bir şiir...*
gece gece anımsanması pek de hoş olmayanmış meğer. "her nereye gidersen kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle" bunu uygulamaya sokan insanlar var aramızda sora da bi' güzel inanan, ,nandırmaya çalışan. Yazık, günah yahu.