sustu

entry3 galeri0
    1.
  1. camdan bir kalp vardı elinde, son sözüyle düştü birden yere. tuz buz oldu her şey. bu kadar parçalandığını görünce kendisi de şaşırmıştı, bilmiyordu. sustu, sessizce ağladı içine içine. günlerdir beklemişti oysa ki. ama beklediği bu değildi. sıcak bi' selam beklemek çok mu büyük bir istekti? sahi ahali nasıl yapıyordu ki bunu, nasıl tanıdığını tanımamazlıktan geliyordu? "o" da öyle yapmıştı işte. şimdi ona mı kızsındı, kendisine mi bilemedi.

    sustu.

    bütün dağarcığıyla, bilinen bütün kelimelerle, bütün gözyaşlarıyla, hatta bütün yüreğiyle sustu. yüreğindeki o acının sesini duyabilecek kadar sustu.

    ya nasip dedi, ya nasip..!

    bütün hayatını bir daha düşündü, aynı filmi kaç kere izlediğini bile. sonunu kendide biliyordu bilmesine de, işine gelmiyordu işte. "şu umudum olmasa.." diyordu, belki daha kolay olacaktı o umut olmasa.

    ağlamaktan vazgeçer elbet bir gün gözlerim, dedi, yorulurlar bir gün. o gün yüreğimde susar belki.

    anlaşılmamak ne kötüydü şu dünyada, kendisini de düzgün anlatamamıştı hiç bir zaman. kimseler bilmedi yüreğini, adam akıllı kimse de onun yüreğini merak etmemişti zaten. bir söz var ya hani; uğruna ölecek delilerle karşılaşmıştı da, kendisiyle yaşamaya talip akıllılar yoktu henüz piyasada. akıllılara mı küssündü yoksa delilere mi, halden hale giren yüreğine mi yoksa anlamadığı kaderine mi küssündü bilemedi. bir kez daha bilememenin acısını duydu yüreğinde.

    sustu.

    yorgun da hissediyordu artık kendini iyiden iyiye. kendisi de, kendisini anlamaktan vazgeçti. "bırak" dedi, "bırak bu işleri, gittiği yere kadar." savaşı kaybetmiş general havası vardı gözlerinde, mağrur ve ezik, yaralı ve derbeder, en çok da kaybetmiş. yurtsuz kalmış, yönünü şaşırmış bir komutan. komutan gibi, o da kendisine kızıyordu. ölmeliydim, niye yaşayayım ki diyordu. savaş yeterince adil bile değildi, ama bu kadar kaybetmeyi kendi bile beklemiyordu.

    sustu.

    sitemi de, kızgınlığı da bu anlayamamaktandı. anlayabilse belki, kabulü daha kolay olacakmış gibi hissediyordu. Rabbini de rabbinden başkasına şikayet edemedi. dermanı da derdi de düşünmeyi bıraktı.

    sustu.

    inanıyordu aslında, ama ince bir çizgide can çekişiyordu işte. "her derdin bir dermanı vardır" diye teselli etmeye çalıştı kendini, sonra kendisine de inanmadı. yoktu işte. o açmayınca bütün kapılar da kapanmıştı kendisine. her kapıda başka bir parçasını bıraktı yüreğinin, yüreğindekinin.

    kapıdan da, kapının ardındakilerden de vazgeçti birden. yüreğini de yanına aldı ve sustu.

    25.06.14/giryan
    1 ...
  2. 2.
  3. Konusmak gereksizdi, ne soylese anlamayacaklardi.
    1 ...
  4. 3.
© 2025 uludağ sözlük