konuşup anlatamadıklarınızı anlatmanın belki de en güzel yoludur.
bağıra çağıra söylediklerinizi anlamayan sağır kulaklarda, en yüksek desibelde ki ses kadar etkilidir ''susmak''... içinize dönmek, düşünmek belki de affedebilmek için yeterli zamanı kazanabileceğiniz bir arınma süreci de diyebiliriz bu zor eyleme.
susmayı başarabilenlerin öfkelerine yenik düşenlere oranla, 2. ve 3.tekil şahıslarla olan sorunlarını, hayatla olan kavgalarını daha çabuk atlattıklarını gözlemliyorum. karşıdakine bir işkence etme şekline dönüşmemiş ''suskunluk'' bizi yoran hayata karşı lazım birşey.
konuştukça içine batanları kendi yüzüne vuruyorsun.
başkalarını da konuya dahil etmiş oluyorsun.
sus, içinde patlatmayı öğren bir şeyleri.
konuşmak da fayda sağlamıyor, biliyorsun nasılsa..
...Sorular, sorular, sorular... eleştirmemelerin, sorgulamamaların ve yazgının...
Sokratesin, yaşamını yitirmesine neden olan yaşam felsefesi, eleştirilmemiş, sorgulanmamış bir yaşam, yaşanmaya değmez uyarısı, neredeyse hiç kimsenin umurunda değil artık!
Bir ezilmişliğin, bir bıkmışlığın, bir mutsuzluğun ve umutsuzluğun boyun eğdirmesinin tutsaklığı ya da yazgının gizeminde gizlenme. Biraz soluk, biraz ekmek, biraz su ve, Tanrı, en doğrusunu bilir...