kadere teslim olmak, battığın, boğulmana ramak kaldığı zamanlarda o anları büyük bir sabırla geçiştirmek, belki de dünyanın en erdemli isyan tekniklerinden biridir.
dolmaktir. birikir birikir, dolar dolar, bosaltamazsiniz, icinize attiklarinizi diyemezsiniz kimselere, icinide kopan firtinalar sizi yer ama susarsiniz, baskalarini kirmamak icin. konusup da ortaligi bombok etmemek icin. sineye cekersiniz cogu seyi. cozum yollari ararsiniz. bir sekilde degistirirsiniz herseyi. o kalpleri kirmiycam diye zararin da en buyugunu siz cekersiniz. kimseye yaranamamis olmaniz da cabasi.
birincisi; söyleyecek hiçbir şeyin yoktur, susarsın,
ikincisi; o kadar çok şey vardır ki söyleyecek, nerden başlayacagını, lafa nasıl girecegini bilemez ve susarsın...
derdinin ne olduğunu, niyetini, fikrini açık açık belki yüz kez anlattığın, yazdığın, bas bas bağırdığın halde anlamamış veya anlamak istememiş ve seni öküz yerine koymuş gerçek öküzler karşısında ağız açmanın yararsızlığını anlamaktır.
size ne kadar laf söylenirse söylensin cevap vermemenizdir. içinizden birçok kelimeyle karşılık vermek gelir ama susmanız en iyisidir. tabi bir de içinizdekileri dışarı vuramadığınız için başkalarına patlama durumu meydana gelir.
yeri geldiğinde insanlara verilebilecek en güzel cevap. ama; bazende öyle bir ortamda biri size bir laf sokuyor, o zaman insan ister istemez susamıyor; çünkü sussa içinde kalacak onun verdiği rahatsızlıkla dolaşacak. en iyisi sana sokana sende sok felsefesiyle hareket etmek uygun geliyor. bunada kimse doğru diyemez. ama; ne yapabilirsin insanlar bazen kötü söz duymaktan hoşlanıyorlar.
konuşma sıran geldiğinde, seni dinleyecek insanların olması umulan durum. kabul etmek, başkaldırmak belki, çok konuşmak gerçekten günahsa, sevap işte her neyse. ama etkili. çünkü duysana beni diye bağırmanın en iyi yolu.
bir yağmurun en şiddetli anında yere düşmektir susmak. ya da surata indirilmiş okkalı bir yumruk yeri geldiğinde. azıcık canı yanınca yangına körükle gitmektir hatta.