söylenmesi gereken son sözleri söyledikten sonra, çok daha rahat uygulanan sessiz kalmadır. fazladan tek harfe bile gerek yoktur artık. susmak, içinizdeki sevginin de sustuğunu gösterir. kusmak istediğiniz nefret bile kalmamıştır içinizde. o da susmuştur. karşı taraf için en kötüsü de budur. sokakta, yanınızdan geçen herhangi biri gibidir artık. bir dükkana girerken, kolunuzun değdiği, ama hiç önemsemediğiniz sıradan bir insan gibi.
Susmak, içinde bulunduğumuz duruma göre yorumlanabilir. Eğer kişisel ilişkilerimizle alakalıysa, susmak, asalettendir. Kesinlikle asil, bir o kadar da karşı tarafı kışkırtıcı olarak anlatılabilir. Bazen de susmak dezavantaj olabilir. Hakkımızın yenildiği bir durumda, mesela müdürümüze veya şefimize karşı susmak, aptallık olabilir. Böyle durumlarda çirkef olmak her zaman iyidir ki tecrübeler bunu göstermiştir. Velhasıl, susmak ama ne durumda susulacağını bilmek oldukça önemlidir. Aksi taktirde susmanın adı aptallığa dönüşebilir ve bu da hiç lehimize olmaz.
sonrası en sinir eylem. sustuktan sonra söylenilen ilk şey, umarım ''ee havalar da ne güzelmiş'' olmaz. ya da '' aa birinin kızı oldu'' en kötüsü de '' saat kaç'' olmaz umarım. ya da;
- .....
- neden sustun?
- keyfim yok..
- ( sessizlik, sessizlik, sessizlik)
- off sözlüğe girip anket dolduralım bari!!!!! vb gibi.
susmak, bazen sadece susmaktır. kelimelerin anlatamadığı pek çok şeyi anlatır bazen o sessiz kalmalardaki nefes alışlar ve verişler, ve dahi dalıp dalıp giden bakışlar.
Bazen nefesini tutup okyanusların dibinden çıkardığın inciler kadar güzeldir. Gelen kelimenin, kurulacak ilk cümlenin nerelerinde çiçekler açtıracağını hangi umut tohumlarını sulayacağını merak etmenin sevimli bir çocuk telaşını yaşarsın yüreğinde.
bazen yağmurun fırtınanın öncesinde gökyüzüne toplaşan dolu bulutlar kadar iç karartır bu susmaklar. Susuyorsan, heran yağabilirim ve rüzgarlar estirebilirim hayatlarda endişesini de taşırsın. Susuluyorsa karşında ha yağdı ha yağacağın tedirginliğini karşındakinin gözbebeklerinden kaçarak yaşarsın.
bir yağmurun en şiddetli anında yere düşmektir susmak. ya da surata indirilmiş okkalı bir yumruk yeri geldiğinde. azıcık canı yanınca yangına körükle gitmektir hatta.
konuşma sıran geldiğinde, seni dinleyecek insanların olması umulan durum. kabul etmek, başkaldırmak belki, çok konuşmak gerçekten günahsa, sevap işte her neyse. ama etkili. çünkü duysana beni diye bağırmanın en iyi yolu.
yeri geldiğinde insanlara verilebilecek en güzel cevap. ama; bazende öyle bir ortamda biri size bir laf sokuyor, o zaman insan ister istemez susamıyor; çünkü sussa içinde kalacak onun verdiği rahatsızlıkla dolaşacak. en iyisi sana sokana sende sok felsefesiyle hareket etmek uygun geliyor. bunada kimse doğru diyemez. ama; ne yapabilirsin insanlar bazen kötü söz duymaktan hoşlanıyorlar.
size ne kadar laf söylenirse söylensin cevap vermemenizdir. içinizden birçok kelimeyle karşılık vermek gelir ama susmanız en iyisidir. tabi bir de içinizdekileri dışarı vuramadığınız için başkalarına patlama durumu meydana gelir.