Ruh un çılgınlar gibi içerden kalbini tepikleyişine rağmen, "görmesinler göz yaşımı aman aman sakin" diyen tabuların iktidarıdır, susmak. Ne nefretini ne aşkını diyememek. Bir hiçtir sebep. Öleceğini bile bile vazgeçmektir.
Oysa söyleyin. Bağıra bağıra... Dürüstçe söyleyin. Hem nefretinizi hem sevginizi. Lakin dürüst olun. Varsa içinizde şüphe evet o zaman susun. O zaman susun ki, hakikat kirlenmesin yalanlarla.
Ne nefretin ne sevginin... Ahnı almayın. Susarken de bağırırken de...
Içimize ne çok şey attık,
Sevdik sustuk
özledik sustuk
Yandık sustuk
Içimizi allah'a emanet edip yine sustuk...
...ve sadece rabbim bilir...
huzurumuz da bundandir.
bazen kelimelerle ifade edilenden fazlasını içerir. anlamayana harcanan kelimeler israftır. bu durumda susmak, "seni hiçe sayıyorum, adam yerine koyuyorum artık. biliyorum ki beni anlayacak kapasitede değilsin" demenin en güzel şeklidir.
her zaman erdem degidir. bazen tamamen mecburiyetten muhurlersin dudaklarini. onunde yalnizca kagitlar vardir. her sey orada yazar. cunku artik susmaya dayanamamissindir. bu yuzden mecburen bir yerlere karalarsin icindekileri. bu seni biraz da olsa rahatlatir. yine de hala susuyorsundur. bu sadece gecici bir cozumdur. suskunlugun devam ettikce bir noktadan sonra dusuncelerin tum kainati asar. artik kagitlara bile dokmek imkansiz hale gelir sözcükleri. tipki su anda oldugu gibi.
kırmak istemediğim zaman susarım, içime atarım soyleyeceklerimi kimseyede bahsetmem
gerekirse kan kusarım, kızılcık şerbeti ictim derim yine de konuşmam.
içten içe söyleyecek çok şeyi olmaktır aslında. Ama kişi bilir ki anlaşılamayacak o zaman susmayı tercih eder. Hiçbir şey yokmuş gibi derin bir sessizliğe gömülür. içten içe haykırışların delilidir bu. Susmak, Anlaşılamamak yıkımıyla başlar.