susmak

entry663 galeri19
    225.
  1. kelimelerin anlamnlarını yitirmesi, donup kalmak gibi. öylece baka kalmaktır, susmak.
    0 ...
  2. 226.
  3. “susmak” neden geçişli bir fiil değil? bir şeyi konuşabiliriz de bir şeyi susamaz mıyız? susmanın konusu olamaz mı?

    “bugün seninle bir şey susacağım” desek, sussak biraz.. bu konuyu biraz sussak… “neden konuşuyorsun” demez kimse, oysa ki “neden susuyorsun” çok duyulur. çünkü zihnimizde aslolan, normal olan konuşmak…son zamanlarda “sessizliğin sesi” ifadesini çok duyar oldum…galiba yeni bir ses arıyoruz. yahya kemal ne de güzel susmuş: “yarab bana bir ses yaratan kudreti ver!”…
    0 ...
  4. 227.
  5. insanın içiyle konuşmasıymış meğer.
    1 ...
  6. 228.
  7. canın sıkılması ya da konuşulacak kelime kalmaması halinde yapılan insani eylem.
    0 ...
  8. 229.
  9. kişiden kişiye değişkenlik gösterir. kimi silah olarak, kimi kalkan olarak kullanır.
    0 ...
  10. 230.
  11. 231.
  12. bazen korkudan bazen asaletten bazende iplemedigini gösteren bi aktivasyon.
    0 ...
  13. 231.
  14. kelimelere hükmetmektir, en az konuşmak kadar.
    1 ...
  15. 232.
  16. bazan haykırmaktır, çığlık atmaktır.
    hiç susarak haykırdınız mı?
    sesinizi sadece kendinize duyurabildiğiniz, yüreğinizi sadece kendinize açabildiğiniz, kimseye ve hiçbir şeye, hele ki ben dediğiniz insana hiçbir şey anlatamadığınız anlar vardır hani.
    kimi vardır bas bas bağırır, vurur, kırar, söver, sayar.
    kimi de vardır ki içine haykırır.
    kendisine duyurmqaya çalışır sesini.
    ulan salak, andaval karşında sadece sen varsın, neyi, kime anlatmaya çalışıyorsun diye.
    1 ...
  17. 233.
  18. türk dil kurumu, "konuşmasını kesmek veya konuşmaktan kaçınmak, ses veya gürültüyü kesmek, ses ve gürültü yapmamak" diyerek özetlemeye çalışmış en somut yönlerini kastederek susmanın. insan eyleme geçince evet böyle yapar susmak için.

    dil dediğimiz rezil insanoğlu icadının aciz köleleri olan sözcüklerin tek tek sıralanmasıyla yürek denizinden taşarak gelen o güzelim duyguların önünde demir parmaklık gibi durur fütursuzca. paslıdır her zaman dil. hep eski sıradan sözcüklerini koyar önüne insanın.
    ufku biraz geniş olanların, en geniş olanların bile bir yerde o sözcüklerin yine paslı kalacaktır yüreğin ışıltısı önünde zehir zemberek. bir süre sonra sığ gelecektir elbet. paslı kalacaktır tabi ki.

    yüzüne baktığımda artık öyle bir isteksizlik geliyor ki konuşmaya karşı içimden; tıpkı senin de bıçak açmayan ağzın gibi ben de susuyorum her şeyi çığlık çığlığa anlatmak için. düşünsenize bir: yürek hissedecek, hemen önünde duran diğer yüreğin atışını hissedecek, içinden geçenleri her zerresiyle hissedecek için için yanarak. ama bütün dünyanın dillerinden mükemmel ötesi bir dil oluşturulsa, sonra en harika sözcükler söylense neye yarar ki, bi de onu karşı taraf duyacak, sonra o da yüreğe yollayacak ki öbür yürekten gelenlerin yanında bir küçük parçacık damlacık olacak o gelen. ama susmak işte. sen ne harikasın. aslında susmak da anlatmıyor, susmak sadece ruhun diğer ruhu alabildiğine sımsıkı hissetmesine izin veriyor bütün engelleri kaldırarak. susmak en büyük hediyedir hissetmek isteyen iki ruh için. sadece susmak.
    0 ...
  19. 234.
  20. hayal kırıklıkların silah gibi saplanır yüreğine SUSARSIN! herşey için artık çok geçtir SUSARSıN! hiç kimseye hiç bir yere ait olmadığını anlarsın SUSARSıN! konuşmaya gücün kalmaz, kelimelerin tükenir SUSARSıN! işte o zaman, susmanın da konuşmak kadar ihtiyaç olduğunu anlarsın. yine SUSARSıN.
    1 ...
  21. 235.
  22. şairler şairi özdemir asaf'ın şiirinin adıdır.
    0 ...
  23. 236.
  24. susmak,
    nedir susmak ?

    konuşmamak mıdır sadece, konuşarak ifade edilemeyenler susarak ifade edilebilir mi sizce ?

    susarız ya hani bazen.

    konuşulan konuyu boş ve mantıksız buluruz, üstünde iki kelam etmeyi bile çok görürüz..

    susarız.

    aslında konuşsak, sonuna kadar haklıyızdır.
    kimse demez, ''niye konuşup duruyorsun yahu!''
    ama biz susarız, susarız ki karşımızdaki anlasın ne halde olduğunu..
    çünkü biliriz ki susmak, en acımasız ve öldürücü silahtır.

    susarız.

    konuşulan şeyler bilgi ve birikimimiz dışındadır, çok bilmişlik edip cahiliyeti belli etmektense, susarız.
    içten içe ''vay be'' deriz..

    susarız.

    dile gelmeyen öfkelerdir suskunluğumuz, ''öfkeyle kalkan zararla oturur'' misali
    susar da susarız, amaç karda olmaktır ya her zaman, kendimizi tutarız.

    susarız.

    Bir duruş, bir soluklanmadır susmak.. ortak geçmişin değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir. Durup yeniden, şimdi bulunduğunuz noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar mümkün olduğuna.
    Bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir susmak..

    susarız.

    kabul edilmiş bir suç ya da hatadır suskunluğumuz, söylenecek her söz batan bir geminin biraz daha derinliklere sürüklenmesine sebebiyet verme ihtimali gibidir.
    işte bunu göz önünde bulundurarak susarız..

    susarız.

    bir gidişi kabullenmektir bazen susmak, ''işte gidiyorum'' diyene sen ne söylebilirsinki !?
    iletişimin tıkandığı noktada konuşmak da nedir ki ?

    ve sonra yine susarız.

    susmak; eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir..

    *

    kai ndğalepe !
    0 ...
  25. 237.
  26. hiçbir zaman yapamadığım şeydir. bu sefer kesin susacağım gözlerim konuşacak derim... ya benim gözlerde iş yok, ya da ben bu dünyaya konuşmak için gelmişim. evet.
    1 ...
  27. 238.
  28. Konusmak neye yarar ki karşıdaki anlamadıktan sonra diyen kişinin eylemi.
    0 ...
  29. 239.
  30. bazen bir romanın anlattıklarına bedeldir.
    0 ...
  31. 240.
  32. susmak en buyuk politik eylemdir... gandi
    1 ...
  33. 241.
  34. kişinin karakterinden, kendi tercihinden veya kendine olan güvensizliğinden kaynaklanabilen davranış. ama tabii ki çok farklı sebeplerden dolayı da susuyor olabilir kişi. mesela küçükken başından geçen bir olay kişiyi susmaya sevkedebilir. susmanın sebebi kişiden kişiye göre değişir. bazen bir tercih meselesidir. bazen kişinin karakterinden kaynaklanır. zaman zaman da kişinin kendine güvenmemesindendir.

    toplumda genel bir bakış açısı var. bir insan sürekli konuşmak zorunda gibi bir algı oluşmuş durumda. nedense çok konuşan bir kişi, susan kişiden daha normal görülüyor. oysa sürekli konuşan bir kişi, etrafındakilerin kafasını şişirme potansiyeline sahipken susan kişinin etrafındakilere rahatsızlık verme gibi bir olasılığı yoktur. mesela bir arkadaş grubuna giriyorsunuz. herkes konuşuyor, şakalaşıyor ve gülüşüyor. ortamdaki muhabbet ise hoşunuza gitmiyor ve susuyorsunuz. sonra da ortamdakilerden birisi durumu farkedip atlıyor ve "ya sen niye konuşmuyorsun?" diye soruyor. şimdi çık çıkabilirsen işin içinden. muhabbet hoşuma gitmedi desen bir dert, canım sıkkın desen ayrı bir dert. bir şekilde bahane uydurup ve konu geçiştirilebilir. ama bir insanın her girdiği ortamda konuşması ve insanlarla hemen samimiyet kurması da çok normal değil. eğer bir insan normalde konuşuyor da farklı bir ortama girdiğinde susuyorsa bulunduğu ortamla ilgili bir sorun vardır. ya ortamdaki muhabbet kişiyi sarmamıştır ya da ortamda bulunduğu kişilerden birini veya birkaçını sevmemiştir. bundan dolayı da susmayı tercih edip gözlemlerde bulunur veya çok farklı şeyler düşünür. zira kendini rahat hissetmediği bir ortamda konuşmak gibi bir mecburiyeti kesinlikle yoktur. o da tercihini susmaktan yana kullanır.

    karakterinden dolayı konuşmayan insanlar da vardır. doğduğundan beri çok az insan tanımıştır ve tanıdığı insanlarla da fazla derin muhabbetlere girmemiştir. sadece çok az kişiye sırlarını vermiştir. insanlara fazla şüpheci bakar ve çok az kişiyle arkadaşlık kurar. bunların da belli bir kesimiyle arkadaşlığını geliştirir. bu tür insanlar da toplum tarafından bir baskıya maruz kalır. yine bir ortama girildiğinde "ya senin de muhabbetine doyum olmuyor" veya "biraz da sen anlat" gibi laflara maruz kalır kişi. bu durumda da hafiften gülümsenir ve susmaya devam edilir. fazla konuşmayı sevmeyen bir insanı zorla konuşturmaya çalışmak da pek doğru bir davranış değildir. konuşmayı sevmeyen kişiyi oldukça zor bir durumda bırakır.

    bir de kendine güvenmediğinden dolayı susan insanlar vardır. muhtemelen küçükken girdikleri ortamlarda ağızlarını açtıklarında "sen sus lan, sen ne anlarsın!" türünden laflara maruz kalmıştır. bunlardan dolayı kendine olan saygısını kaybetmiş ve aslında anlatacak çok şeyi olmasına rağmen susmaya itilmiştir. çok fazla konuşan ama boş konuşan bir sürü insan varken etrafında, bu insan çok şey bilmesine rağmen bildiklerini insanlara aktarmaya çekinir. ama bir şekilde buna da dur demesi gerekir. zira bu tür insanlar hayatları boyunca ezilir ve kaybeder. hani "susma, sustukça sıra sana gelecek" diye bir laf vardır ya, işte bu tür insanlar sürekli sömürülen kişiler olacaklardır. silik bir görüntü sergilediklerinden dolayı birçok kişi sokakta gördüğünde başını eğip selam verir ve yürümeye devam eder. ama bir şeye ihtiyaçları olduğunda hemen yanaşıp ihtiyaçlarını dile getirirler. kendine güvenmeyen insan da "şimdiye kadar neredeydin lan?" diye sormaya cesaret edemez ve elinden geleni yapar. bundan dolayı hemen kendi kendine bir karar almalı ve ne kadar önemli bir insan olduğunu sürekli kendine hatırlatmalıdır. bunu yapmanın hiç kolay olmadığını biliyorum ama imkansız bir şey de değil. hayata olumlu bakmak ve aklına geleni anında yapmak çok önemli. bir şey söyleyeceği zaman eğer her detayı aklından geçiriyorsa aynı kalmaya devam edecektir. bir taraftan herkesi mutlu etmeye çalışır ama hiç kimseyi mutlu edemez. o yüzden her zaman hayata pozitif bakması çok önemli. sürekli depresif dolaşmaktan kimseye bir fayda gelmez. kişi eğer bulunduğu durumdan vazgeçmek istiyorsa ilk yapacağı şeylerden birisi de oturuşunu ve yürüyüşünü değiştirmesidir. sürekli büzülerek oturması veya yürürken kafasını aşağıya eğmesi onun kendine olan güvensizliğini gösterir. daha sonra en basitinden aile fertleriyle konuşurken kendi fikirlerini açıkça söylemeli ve bunları sonuna kadar savunmalıdır. bu aşamayı da atlattıktan sonra ise herkesle konuşacak bir şeyler bulacaktır. bir diğer önemli nokta da başkalarının düşüncelerini kafaya takmamaktır. kimse başka birinden kötü bir laf duymak istemez ama duysa bile bir yerde kendi kendine "siktir et" diyebilmelidir. *
    0 ...
  35. 242.
  36. yaşama biçimidir kimine. herkesin susabilme iradesi göstermesi aynı derecede olmaz. kimi yeri gelir susar kimi ömrü yettiği kadar... kimi konuşurken susar kimi tek kelime eder susar... kimi gözlerine bakarken susar kimi hıçkıra hıçkıra ağlarken... kimi susarken de susar kimi çok konuşurken de... kimi gidene susar kimi gelene... kimi giderken susar kimi gelirken... kimi derdine susar kimi neşesine... kimi umuduna susar kimi geleceğine... kimi sevdasına susar kimi yarasına... kimi susar, susar da kimse anlamaz bu adam niye susar?... o adam kaybettiklerine su'sar!
    1 ...
  37. 242.
  38. Bazen bir söz konar kulağına, adem elmanı saklamak istersin ele vermesin diye yutkunmanı. iftiraya uğramış gibi hissettiğinde soluğun kesilir ya hani, bir andır, öyle kesilir soluğun söze...
    3 ...
  39. 243.
  40. 244.
  41. karşındaki insanı deli etmek için izlenen en iyi yoldur.
    1 ...
  42. 245.
  43. attila ilhan'in cok guzel kullandigi fiil.

    1. "dağılırdı saçlarınız yaz akşamı
    batan güneşe karşı / kumral
    susardınız ne de çok susardınız
    anlaşılması güç susmanızın anlamı
    sanki bir bulmaca uzun bir sarmal
    uzadıkça sersem eder adamı
    ...
    baksa da beni görmüyor sanki yokum
    duymadığı açık anlattıklarımı
    sessizliği kalabalık giremiyorum"

    2. "ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    sımsıcak bir merhaba diyecektim
    başımı usulca dizine koyacaktım
    dört gün dört gece susacaktım"
    1 ...
  44. 246.
  45. bazen konuşmaktan çok daha iyi olup insanları cezalandırmak için ideal bir yol.
    0 ...
  46. 247.
  47. --spoiler--
    güneş altında söylenmedik söz yokmuş
    bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi
    ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz
    ben de söylenmemişleri söylüyorum yeni biçimde
    hiçbir biçim kalmamış dünyada denenmedik
    ben de susuyorum sevgimi saklayıp içimde
    duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor?
    susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim
    ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde...
    --spoiler--
    * *
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük