bazen de icinde bulunulan durumu hicbir seyin degistiremeyecegini bilerek kabullenme ve bu nedenle sessiz kalma durumudur. soylenecek cok sey vardir oysa, bogazda dugumlenen...sezen aksu nun soyledigi gibi bir parcasinda, "seneler alip gitmis ne var ne yoksa her seyi"...sen susarsin, karsi taraf susar, gozler konusur sadece. bilinir ki agizdan cikacak her soz gereksizdir, senden bagimsiz akip giden zaman imkansizlastirmis artik her seyi, yollar ayri ayri cizilmistir...yasananlarin hatrina birkac duygu kirintisi kalmistir sadece asla sozle ifade edilmeye cesaret edilemeyen, bakislar guclerinin yettigince konusmaya calisir caresizce, yetmez..."gordugume sevindim" diyebilirsin belki beceriksizce, kendi sesine yabancilasarak...susarsin, kabullenirsin ve yoluna devam edersin, "zaman" denen kavramin gucune bir kez inanarak, hayatın akışına teslim olmanın verdiği garip bir iç huzuruyla...
(bkz: yillar sonra)
susmanın kabullenmek olduğunu öneren bir önermedir*. tabi ki susmanın da başka anlamlara geldiği görülmüştür, ayrı bir başlık konusudur. misal beşiktaşk hem ölümdür, hem yaşam. ikisi de farklı başlık konularıdır.
(bkz: siyah beyaz ölüm yaşam)
her zaman olmasa da genelde doğru olan bir önermedir. söylenecek söz bulunamaz, ya da söylenecek o kadar söz vardır ki seçilemez hangisinin söyleneceği.
"beni sevmiyorsun di mi?" sorusu en güzel örneklerinden birisidir. "sevmiyorum" denilemez, "seviyorum" da değildir cevap ki bu soru sorulmuştur. süslü kelimelerle edebiyat parçalamakla uğraşacak takat kalmamıştır ya da gereksiz gelmektedir, soruyu soranın ikna edilemeyeği biliniyorsa. en güzeli susulur, cevap verilmez; mesaj alınmıştır.