sadece 28 bölüm çekilmiş dizi. sonunda olanlar zaten aceleye getirilmişti. o irfan denen psikopat herif neler çektirdi insanlara. gülten'le olanlar. sonra gurur ve nisan... birsen'e de yazık oldu. favori karakterim ecevit ve ahu. özellikle aşklı sahnelerinde çok duygulandım.
ihsan oktay anar, "puslu kıtalar atlası" ile müthiş bir başlanıç yapmış ve fırtınalar estirmiştir. . son romanı "tiamat" ile de fırtına devam etmektedir.
Tadında bırakılıp efsaneleşecekken 2. Sezonla bok edilmişti. ilk sezondan işlenebilecek bir sürü olay varken yine bir intikam planına dönmüştü falan. En baştan izlemeye başladım. Delirdim yine nasıl harcadılar diye. Gece gece başka işim yok mu ki bunu düşünüp entry giriyorum. Yok vallahi sözlük.
çocukların hapishaneye düşme sebebi 1997 gaziantep baklava çalan çocuklar olayını hatırlatan konusu güzel bir dizi. herhalde bir gönderme yapmışlar. izlediyim türk dizileri arasında bir elin parmağını geçmeyecek sayıda olan, beğendiğim dizilerden birisi.
ihsan oktay anar'ın 4. kitabı. yazarın diğer kitaplarını kıyaslamak istemem ama eflatun'un hikayesi başlı başına yazarın hayal gücünün zirvesi diyebilirim. bir eflatun geldi geçti kitaptan, etrafımızda nice eflatunlar var ama farkında değiliz... belki de eflatun biziz farkında değiliz...
çok özgün senaryosu güzel oyunculukları kadrosu olan dizi.
Ahmet Kaya şarkıları çok yakışmıştır.
hele sarının küçük çocukla konuşması dokundular mı sana oğlum demesi herkesin yüz ifadesi siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz şarkısının girmesi çok iyidir.
Seksenler dizisindeki susmuşun yeni dünya düzeni için oluşturmuş olduğu subliminal mesajlar gönderen bir gruptur. Uzak durunuz. Sizi de susturmasınlar !
babası gibi olmamak için çırpınan, ''ben babam gibi olmayacağım'' diye diye ona benzeyen benzedikçe acı çeken; babasından uzaklaşmaya çalışan ve bunu yaparken kendisinden çocukluğundan hatıralarından uzaklaşan ecevitin
çocukluğu hastalıklarla geçmiş, ezilmiş, başkaları tarafından sürekli korunmaya çalışılmış, dışlanmış, baskılanmış bunların etkisiyle de normalden daha sert daha acımasız daha katı daha hırslı birine dönüşmüş ve sürekli kendisini kanıtlamaya çalışan, bir de üstüne aşık olmuş bilalin,
baskıcı bir anne altında ezik büyümüş olan ibonun,
yalnızlıktan kimsesizlikten elinden tutacak kimsenin olmamasından dolayı ilk kaybeden olan, suskunluğunu ilk bozan zekinin
hikayesi bu dizi.
ana konunun dışında karakterlerin her birinin hikayesi çok güzel işlenmiş.
ana konuyu da sürekli geçmişten sahneler göstererek, karakterlerin kendi hikayelerine yer vererek besliyordu.
mükemmel bir ilk sezona sahiptir.
izleyenler hatırlayacaktır şimdi ne demek isteyeceğimi mesela *
insan canı yandığında, canı acıdığında bir yerinde bir yarası olduğunda koşar da sevdiğine
yarası sevdiği olunca koşamaz değil mi ?
ya öleceksin aşkından ya vazgeçeceksin işte.