suskun

entry50 galeri0 video1
    1.
  1. sessiz kalmayı, konuşmaya tercih edendir.
    2 ...
  2. 2.
  3. bir ahmed arif şiiridir. ahmet kaya ağlama bebeğim albümünde yorumlamıştır.

    *
    Rüya, bütün çektiğimiz
    Rüya kahrım, rüya zindan.
    Nasıl da yılları buldu,
    Bir mısra boyu maceram.

    Sus, kimseler duymasın.
    Duymasın ölürüm ha.
    Aymışım yarı gece de
    Seni bulmuşam sonra
    Yağar bir yağmur sonra...

    Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
    Bilmezler nasıl sevdik birbirimizi,
    iki yitik hasret,
    iki parça can.
    Sus, kimseler duymasın
    Duymasın ölürem ha
    Aymışam yarı gecede
    Seni bulmuşam sonra
    Yağar bir yağmur sonra...
    Yağıyor yeşil yeşil.
    6 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. her zaman yeterli cevap olan eylemdir.
    0 ...
  7. 5.
  8. ahmed arif şiiri. ahmet kaya bir kısmına şarkısında yer vermiştir.

    Sus,
    kimseler duymasın.
    Duymasın ölürüm ha.
    Aydım yarı gecede
    Yeşil bir yağmur sonra...
    Yağıyor yeşil.

    En uzak, o adsız ve kimselersiz,
    O yitik yıldızda duyuyor musun?
    Bir stradivarius inler kendi kendine,
    Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
    Önce bendim diyor ve sonra benim...
    Ölümsüz, güzel ve çetin.
    Ezgisidir dolaşan bütün evreni,
    Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
    Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
    Kendi rüzgarıyla vurgun...
    Sarıyor yeşil.

    Rüya, bütün çektigimiz.
    Rüya kahrım, rüya zindan.
    Nasıl da yılları buldu,
    Bir mısra boyu maceram...
    Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
    Bilmezler nasıl sevdik,
    iki yitik hasret,
    iki parça can.
    Çatladı yüreği çakmaktaşının,
    Ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
    Çağlardır boğulmuş bir su...
    Ağıyor yeşil.

    Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
    Susmuş bütün namlular...
    Susmuş dağ,
    Susmuş deniz.
    Dünya mışıl-mışıl,
    Uykular derin,
    Yılan su getirir yavru serçeye,
    Kısır kadin, maviş bir kız doğurmuş,
    Memeleri bereketli ve serin...
    Sağıyor yeşil.

    Aydım yarı gecede,
    Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
    Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
    Ama hançer taşı sanki
    Koca Kartaca!
    Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
    Bak nasıl alıyor, yigit,
    Binlerce yıl da sonra
    Alıyor yesil.

    Vurur dağın doruğundan
    Atmacamın çalkara,
    Yalın gölgesi.
    Kuş vurmaz, tavşan almaz,
    Ama aç, azgın
    Köpek balıklarıydı parçaladığı
    Bak, Tiber saygılı, suskun.
    Bak nilüfer dizisi zinciri.
    Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
    Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
    Ve ilk gerillası Spartakus'un.
    Susuyor yeşil.

    Sus, kimseler duymasın,
    Duymasın, ölürüm ha.
    Aymışam yarı gece,
    Seni bulmuşam sonra.
    Seni, kaburgamın altın parçası.
    Seni, dişlerinde elma kokusu.
    Bir daha hangi ana doğurur bizi?

    Ruhum...
    Mısra çekiyorum, haberin olsun.
    Çarşılarin en küçük meyhanesi bu,
    Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
    Derimizin altında o olüm namussuzu...
    Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
    ilktir dost elinin hançersizliği...
    Ağlıyor yeşil.
    6 ...
  9. 6.
  10. bir hicri izgören şiiri.

    Susardın ve kar yağardı

    Gözlerinde başlardı gece
    Yarım kalmış kitaplarda biterdi.
    Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman
    Kırılmış aynalardı

    Susardın, durmadan susardın
    Ve kar yağardı

    Ocak ağaran saçlarımdı
    Şubat hayırsız bir evlattı, kaçaktı
    Ve uzaktı yaz bir anaydı
    Mart'ın izlerini taşırım bedenimde
    Aynı masalın ikizleri gibiydi günler
    Nisan saçlarımda ıslanırdı hep

    Susardın, durmadan susardın
    Ve yağmurlar başlardı

    Çok bekletti bizi,
    Hiç vaktinde gelmedi mayıs
    Haziran Aram'dı ya da öyle biriydi
    Temmuz bir düştü belki

    Yaraları sarar gibiydi
    Ağustos yıldızlarla basardı gecemizi
    Bir gül suçüstü yakalanırdı
    Eylül bir çocuğun çığlıklarıydı

    Susardın, durmadan susardın
    Ve rüzgârlar başlardı

    Yolunu yitirmiş bir gezgin gibiydi ekim
    Sürgünlere uğurlardık kendimizi
    Kalan mı bizdik, giden mi
    Bilinmezdi
    Kasım rüzgârda bir yapraktı
    Ve biraz ıtri
    Kendi sesiyle irkilirdi
    Aralık günlerin son neferi

    Soluk bir düş geçse de
    Hiçbir mevsim gözlerin kadar
    Acımasız kullanmadı neşteri

    Susardın ve kar yağardı
    1 ...
  11. 7.
  12. 8.
  13. 9.
  14. susmak için nedenleri olandır.
    susarız;

    konuşulan konuyu boş, basit ve anlamsız buluyoruzdur, konuşmayı da gereksiz ve anlamsız buluruz;
    susarız;

    konuşulanlar öyle abes ve mantık dışıdır ki sadece hayretle dinler ve sessiz bir tepkiyle belli ederiz duruşumuzu;

    susarız;

    sessiz bir onaydır susuşumuz;biraz utangaçlık belki ama içten bir katılıştır söylenenlere;

    susarız;

    sessiz bir bekleyiş olur susmak;ya kendimizin yada karşımızdakinin ortak değerleri yeniden gözden geçirmesine tanınmış bir fırsattır sessizliğimiz;yada birinin bizi fark etmesi, doğru algılayabilmesi için tanınmış bir süre; susan için endişe ve olasılık hesapları arasındaki gel git lerle biraz da huzursuz bir bekleyiştir susmak;

    susarız;

    dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz; öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak;ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar…ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen;

    susarız;

    hassas ve kırılgan bir tepkidirküçücük bir hatırlatmadır belki;fark edilmesi ve onarılması incelik ister;ya yeniden bir kazanıştır yada aleyhte bir delil olarak kalır karşımızdaki için;

    susarız;

    bir ilişkide negatiflerin gözümüze batmaya başladığı, karşımızdakine ait aleyhte deliller dosyasının kabarmaya başladığı ve hatta dosyayı masanızdan kaldırmaya gerek duymaz olduğunuz bir noktadasınızdır;bir duruş, bir soluklanmadır susmak;ortak geçmişin değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir;durup yeniden, şimdi bulunduğunuz noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar mümkün olduğuna;bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir susmak;

    susarız;

    ayağımız yerden kesilmiş, bulutların üstündeyizdir ve çiçek çiçek bahardır yüreğimiz;sevdiğimizle yan yana ve can cana yızdır;öyle bir ruhsal bütünleşmedir ki hiçbir söz tanımlamaya yeterli gelmez hissedilenleri ve susarız;sadece yüreklerin ve gözlerin konuştuğu yerdir suskunluğumuz;

    susarız;

    iletişimin tıkandığı yerdeyizdir , hiçbir iletinin bize yeterli gelmediği ve hiçbir iletimizin doğru algılanmadığı;yanlışlıklar, yanılgılar ve kim bilir belki de gerçeklerdir bir fırtınaya tutulmuşçasına savrulup duran;sözler yerini sessizliğe bırakmaya başlar ve siyah, tek nokta konur cümlelerin sonuna;zamanla cümlelerimizin sonuna konan o tek ve siyah nokta büyüyerek bir kara deliğe dönüşmeye başlar;güven ve sevginin içten içe çürümeye başladığı yerdir ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak;

    susarız;

    kabul edilmiş bir hata yada suçtur susuşumuz ve söylenecek her söz kaybetme riskidir;korku eşlik eder suskunluğumuza;

    susarız;

    bir gidişi kabullenmektir susmak, yerinde ve zamanında olduğunun ayırdımında olduğumuz bir gidişin;

    susarız;

    hayata karşı bir susuştur bu kez yaşanan;bizi can evimizden vuran bir kayıp, yaşanan büyük bir acı, ölesiye bir çaresizliktir yaşadığımız;söylenecek hiçbir sözümüzün adrese teslim olmayacağından emin olduğumuz, bütün sözcüklerin anlamını yitirdiği bir yerdeyizdir;hayatın bize bir şey katamadığı ve bizim de hayata bir şey katmak için anlamımızı kaybettiğimiz bir yer;belki de boş gözlerle, algılamadan bir seyirdir hayat o noktada ve belki de amacı ve beklentisi olmayan, bir mesaj kaygısı taşımayan ve hedefi olmayan tek susuştur yaşadığımız;

    susmak; eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir...

    alıntı
    0 ...
  15. 10.
  16. 11.
  17. suskunum arkadaşım bazı gecelerde... kendimle konuşmaktan bile kaçar oldum...
    1 ...
  18. 12.
  19. konuşmayı sevmeyen insan değil, öz konuşan insandır. ayrıca sürekli neden konuşmuyorsun sorusuna cevap vermekten bıkan insandır. içinden bu sorunun cevabı olarak daima "adam olsaydın da tanısaydın, boş konuşmayı sevmediğimi anlardın" olarak cevap verir. bunu içinden söyler evet, çünkü karşısındakinin bu cevabın sonunda başka sorular üreteceğini de bilir, kendini yormaz. özellikle günümüzde boş konuşup head fucker diye tabir edilen kişilere nazaran tercih edilen insanlardır.
    0 ...
  20. 13.
  21. rumi şiirlerinde ''hamuş'' mahlasını kullanmıştır.hamuş'un türkçe karşılığı SUSKUN' dur.bugün hangimiz böylesine susabiliyor?
    0 ...
  22. 14.
  23. ahmet kaya bestelemese belki de hiç haberim olmayacağı ahmed arif şiiri. bu şiire bu kadar güzel müzik oturtmak herkesin harcı değildir.
    0 ...
  24. 14.
  25. ahmed arif'in kendi sesinden dinlenmesi gereken şiir.



    ayrıca sonuna -lar eki getirilirse bir ihsan oktay anar kitabı olur. (bkz: suskunlar)
    1 ...
  26. 15.
  27. 16.
  28. aydın hatipoğlu şiiridir.

    Kayık yüzdürüyor çocuklar
    Çamur gölünde
    Kâğıttan kayıklar
    Mutluluk rüzgârlarını doldurup
    Yelken açıyorlar özgürlüğe
    Islanıncaya dek

    Kısacık bir suskunluk
    Islaklığın peşi sıra
    Sonra yeni bir kayık
    Bir kayık daha
    Çamur gölü yutuyor durmadan
    Umudun küçük teknelerini
    Ardından upuzun bir suskunluk
    Ağlamayı unutmuş çocuklar
    Alışık...
    0 ...
  29. 17.
  30. 18.
  31. söz gümüş ise sukut altındır sözünden kedisi için sukut u seçmiş kişidir. lal dır.
    0 ...
  32. 19.
  33. Güçsüz vatandaşın hakkını arayıpta bir türlü bulamayışı sonucu herşeyden ümidi kesmesiyle geldiği durum...
    0 ...
  34. 20.
  35. kahraman tazeoğlu'nun bir şiiridir.

    yağmurlar adını çizseydi yüreğime
    gözyaşı tufanlarıyla
    yağmalanmazdı bu sevda
    oysa
    amansızlığın burçlarında
    bencilliği unutup
    sencil yaşamak vardı bir zaman
    hasret kokulu günlerin tortuları
    böyle çökmezdi gözlerime
    hani sevdalar sevda gibi yaşanırdı
    hani yenilgi sandığın yengiler vardı suskun

    yüreğimi kanırtmışlığınla
    çekip gitmişliğinleyim
    uçurumlarca uzağım sana
    kan revanım
    bu kadar mı kadük
    bu kadar mı derme çatma bu sevda
    suskun

    çorak toprakların
    köhne çatlaklarına ağlarım
    öyle ölgün öyle perişan
    bulutlar kırılır başımın üstünde
    ve
    bağışlamalar serpiştiririm sulara
    yılları unuturum yolları beklerken
    gelmezsin suskun
    dillenmeden yıllanırsın suskun

    tamiri olmaz bitenlerin
    yarınların gardiyanlığı düşer bize
    özü sevdasında saklı suskun

    seni anlatmaktan yorgun mektuplar var
    iflah olmaz ve
    yaralı şiirlerle dolu
    dipsiz kuyulardan
    şahikalara doğru

    al beni götür kendine suskun
    üşütmez bizi tenhalıklar
    yakışmaz bu öfkeler bize
    sevilmişlik kokuyor dudaklarımız
    sözlerce serpin bana
    ört ateşimi suskun.
    0 ...
  36. 21.
  37. 22.
  38. --spoiler--
    Bir daha hangi ana doğurur bizi?
    --spoiler--



    * * *
    0 ...
  39. 23.
  40. avam garde trio'nun harika, eşsiz eseridir aynı zamanda.
    tam bu saatlerin şarkısıdır ayrıca.
    http://www.youtube.com/watch?v=9wb2y7q2rny
    0 ...
  41. 24.
  42. aslında söylemek istedikleri o kadar çoktur ki, konuşamaz hale gelmiştir. En çok konuşmak istediği kişinin yanında en suskun halini alır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük