bir araba laf söylendiği halde anlamayan insanın, anlaması umuduyla verilen tepkidir. adam olan anlar. susacak kadar bezdiyseniz, illallah dediyseniz, saç baş yolacak hale geldiyseniz artık, anlasa da çok geçtir. planlı bir tepki değildir bu. bıkmış ve susmuşsunuzdur. ama karşıdaki avanak farkına varır mı, bilinmez.
asil insanların yaptığı davranıştır ancak bazı salaklar bunu aha bak susuyor suçlu ya ondan diye algılamaktadırlar.
(bkz: hakedene hakettiği gibi davranmak)
genelde kadınların yaptığı erkeklerin ise, "bağırmadığı sürece sorun yok demektir" düsturu ile ciddiye bile almadıkları tepki çeşididir. ciyaklamak lazım.
ahmaklara verilecek en iyi cevap susmaktır.
zira konuşsanız da karşınızdaki dogmalarından ayrılma yeteneğinden yoksundur..
ayrıca konuşurken daha da ahmakça sözler duyup akıl sağlığınızı tehlikeye atma riski de sözkonusudur.
ideolojilerin kıskacında kalmış ve özgün düşüncelere saygı duymayan, saptırılmış normlara bağlı insanların basit ve çirkin sataşmaları karşısında, farklı hayat tarzına ve düşüncelere bağlı olan insanların, yolundan dönmeyeceğini ve kalitesinden ödün vermeyeceğini belgeleyendir.
susarak tepki verdiğini bakışlarınla da belirtmezsen işe yaramayacak tepki biçimi.
duymadın zannedip tekrar tekrar söylerler ki susma şansın bile kalmaz.
kadın kokusunda general slade (al pacino) biraz fazla ve gerzekçe konuşan bir hotel görevlisine döner ve söyle der:
"sus ki seni zeki sansınlar"
susmanın zeki sanılmak gibi bir getirisi olabileceğinin yanında gereğinden fazla uzatıldığında ise karşıki kişinin tahamül sınırlarını aşmaya sebep olmaktadır. zira tıpkı karanlık gibi dayanılmaz olur. elektirik gittiğinde nasıl hızla muma koşuyorsak; iki ya da daha çok kişi arasındaki bir "susma" periyodunda da biri mutlak suretle kelimelere saldırır, o zaman dilimini seslerle boğar. çünkü sessizlik insanı kendisiyle yüzleştirir; kendine inmesine, kendini sorgulamasına, ayarlarıyla oynamasına sebep olur. karanlıkla suskunluk bu noktada sanki eşanlamlılar. geceleyin nefesimizin sesini bile duymamızı sağlayan o geniş sessizlik; bilincimizi, bilincimizle-bilinçaltımızla ringde dövüştürmeye sebep olan en büyük unsur değil mi? yoksa günün gürültüsünde kimsenin hayat planları yaptığını hiç sanmıyorum. tüm kararların hepsi geceleyin o sessizlikte çıkar.
o yüzden susarak tepki vermenin karşı tarafa bir tepki vermesinden ziyade kendisindeki bir takım vidaların gevşetilip, sıkılmasından başka bir izdüşümü yoktur.