"yoruma karşı" adlı yazısında tiyatroda anlamlandırma ve yorumlama kavramlarına karşı çıkan,tiyatronun görevinin insanların kaybettiği ve kaybetmek üzere olduğu duyularını etkinleştirmek,yeniden işitmeyi ve görmeyi sağlamak olması gerektiğini belirten ve bu sebepten ötürü sanatın hiç bir zaman politik ve öğretici olamıyacağını düşünen yazar kişi.
insan haklarını her daim savunan yazarlardan sır kendileri.
Ve sevdiğim bölümü bir yazısından,
“Ölünce öldüğümüzü bile bilmeyiz, dolayısıyla yaşamayı düşün. Hayattan talep ettiğimiz şeyleri deneyimlemeden ölsek bile, öldüğümüzde artık fark etmeyecek. Yalnızca şu ânı kaybederiz. Hayat yataydır, dikey değil. Biriktirilemez. Dolayısıyla yaşa, sürünme.”
az önce ben vesaire isimli kitabını bitirdiğim amerikalı yazar.
o kadar dolu bir kitaptı ki her cümlesinden bir aforizma her hikayesinden bir film çıkarılabilirdi. ayrıca öykülerinin özgünlüğünün insanın ufkunu genişlettiği de ayrı bir gerçek.