metrobüste ve diğer toplu taşıma araçlarında ayrıyeten yol kenarlarında görülenlerden hiç birine kuruş koklatılmaması gerekir, bu ülkeden kendilerine ekmek cıkmayacağını anlayıp, defolup gitsinler.
edit:peçete de almayın.
Son zamanlarda mütemadiyen gördüğüm insanlar. Ben alıştım tabi bunlara ama benim başıma daha ilginç bir şey geldi. Dün akşam iftardan sonra sokaklarda boş boş gezerken karşıdan kara çarşaflı, ninja bir teyze yaklaştı. Elini açtı, bir şeyler geveledi ağzında. Ben de zaten güzel ülkemde her köşe başında bunları gördüğüm için kızgın ve üzgünüm; bu kadın gelince dayanamadım ve "tayyip versin ablacım, ben mi aldım sizi ülkeye? Tayyip aldı, ondan isteyin." diye söylendim. Ulan kadın birden sert bir bakış attı o yüzünü kapayan peçenin arasından... "Ben suriyeli miyim? Herkese suriyeli demeyin, ben buralıyım" diye azarladı amk. Ulan dilenciden fırça yemek de bir acayip oluyor anasını satayım. O baskıya dayanamayıp Kadından özür diledim bir de. Sonra söylene söylene gitti kadın, ben de yediğim fırçayla kaldım.
şehrin artığı gibi sokaklarda eşede köşede dileniyorlar. garip olan alayının bebesi var. pek savaştan kaçmış gibi bir psikolojileri de yok. savaş psikolojisine maruz kalan üreyebilir mi lan. ayrıca sokakta yaşıyorsun arkadaş depresif hallerde olmalısın. adamın çükü kalkmaz ama bunlar bir garip.
Gerçekten ihtiyacı olanlarının para isteyemediği, adanalı olup suriyeli gibi davrananların yapıştığı dilenci tipidir. istanbul -Merter civarı sık rastlanır.
kadınlarını geçtim, her köşe başında olanlarını geçtim, hatta kimi işlek köşelerde gruplar halinde organize bir şekilde dilenmelerini de geçtim...
şu kucağına cansız yatan bebeklerden alıp, pehlivan gibi bedeninden ve genç yaşından utanmayıp, sıkılmayıp dilenen erkeklerine ne demeli bilmiyorum.
adam taşı sıksa suyunu çıkartır, o denli kalıbı var.
lakin o güçlü yüzüne hiç ama hiç oturmayan acındırma ifadesi ile el uzatmaktan haya etmez, rabbinden utanmaz!!!
ve öfkeden deliye çevirir...
hiç mi sıkılmazsın be adam...
nasıl yedirirsin bunu kendine...
bir bilsen;
nasıl da nahoş bir haldir şu sendeki...
kalk, silkelen; onursuzluğuna alet ettiğin kucağındaki çocuğu da kullanmaktan vazgeç artık.
emin ol, o bedeninle en işsiz şehirde dahi yapacağın düzinelerce iş vardır bu memlekette.
bizim insanımız pek namuslu değildir...
emeğini sömürebilirler, alın terini yerde bırakabilirler; lakin muhakkak ama muhakkak tutunacağın bir dalın olur, temiz bir insana ulaşabilirsin!!!
ne çocuklar gördük, gencecik...
pırıl pırıl...
kalıpları çeyreğin etmez...
bir zanaatkarın, bir esnafın himayesinde temiz temiz çalışıp iaşelerini temin ederler...
ailelerini geçindirirler...
genellikle küçük yaş grubundan oluşurlar. işin ilginç yanı çok pahalılar. geçen mekana geldi bir dilenci çocuk elinde sakızlar , bir sakıza 3 tl diyor. hey gidi memleketimin dilencileri. insan özlüyor.
Her ışıklarda bunlardan var. Tavsiyem kapılarınızı kilitleyin. Ve Işıklarda önünüzdeki arabayla mesafe bırakın. Yaklaştıklarında arabayı hafifçe hareket ettirirsiniz. O zaman arkadaki araca geçiyorlar.
gerçekten bunaltırlar. zaten dilencilerden nefret ederim bide çocuklarını doğurup doğurup caddelere salıyolar. yahu siz bu ülkede misafirsiniz a saygısızlar bari vatandaşı rahatsız etmeyin. onları ülkeye alan bi köye göndermedi tarım yapıp geçinsinler diye, getirdi istanbul gibi, izmir gibi güzelim yerlere koydu, olan vatandaşa ve turizm sektörüne oldu.
ülkenin dört bir yanına dağılmış insanların çaresizlikten, cahillikten, yabancı bir ülkeyi tanımadıklarından, işin kolayına kaçıp dilenmeleridir. bu insanlar buraya kendi istekleriyle gelmedi.
kendi çıkarını, menfaatini düşünen adamlara inanıp vatanlarını terk ettiler.
bizler ise sorunun kaynağını unutup, yardım etmemiz gerektiği halde o insanları aşağılar misali bakıyoruz.
kaç tane bebek öldü. bunların hesabını vermek kolay değil.
neye inanıyorsanız inanın ama hesap vardır.