efendim,tam olarak örtüşmese de, bu tip davranışların temelinde insanların ve insandan farklı diğer tüm canlıların içgüdülerinin yattığı düşünülmektedir.
evrimsel açıdan canlılar, tüm topluluğun tehlikeye maruz kaldığı anlarda, birden fazla canlının yaşamını sürdürebilmesi ihtimalini göze alarak kendini diğerlerinin adına feda edebilir. Bu içgüdü doğal seçilime ve hayatı sürdürme içgüdüsüne ters bile gözükse de aslında değildir zira canlı kendini feda ederek yine kendi genetik özelliklerine çok benzer canlıların hayatını ve dolayısıyla soyunu devam ettirme şansını çoğaltacaktır. Temelde yatan soyun devam etmesidir. ZAten günümüzde de canlıların bu tip davranışalrda bulunması, canlıların birbirlerine yardım etmesi, aidiyet gibi özellikleri barındırmaları durumunda soylarının devam edeceğinin bir kanıtıdır.
Kendi davranışlarımızı da gözlersek zaten bu içgüdünün kalıntılarını gözlemleyebiliriz. Hepimiz aykırı bir durum olmadıkça kendimize en yakın akrabaları daha çok severiz, onların durumunda her türlü olumlu gelişme bizim için akrabalık bağları olmayan diğerlerinden daha önemlidir. Bunun yanında akrabalık ilişkileri olmamasına rağmen kendini birlik hisseden toplumların bireyleri (mesela çok yakın bir arkadaş grubu), grubun diğer üyeleri için hayatından bile vazgeçebilir. Bu gibi örnekler çok sayıdadır.
şahsım adına, maç içerisinde bile takım değiştirmeme neden olan ruh hali. sadece ülkenin mazlumluğu kriterine göre değil, maç içerisinde feci halde yenilme/yenme kriterine göre bile tuttuğu takımı değiştiren, yenilen takım tarafına geçen insan modelinin davranışına neden olan içdürtü.
Zalimden yana olmak mantklı olmadığına göre gayet doğal bir his.
Kendi çıkarları uğruna zulme göz yumup zalimden yana olanlara ise bu duyguyu hiçe sayacaktır.
türklerin en büyük ezikliğidir, mazluma oy verilir, eğer mazlum değilsen bu ülkeden oy alamazsın bu bir kuraldır, bak bakalım şöyle bir tarihe geç tarihi bugüne bak, rte hapisten çıkar başbakan olur, sülüman çıkar babanızım der çobandım der oy u alır, şarkıcı çıkar ben acıların gözdesi oldum der albüm yüz bin satar..
bu içten gelen bir ezikliktir, bütün dünya da böyle midir bu kadar önemli birşey midir bu kadar prim yaptırır mı mazlumluk bilemem ama türkiye de popüler olmak için kesinlikle başvurulması gereken demirbaş yöntemdir.
sevgili sözlük, bahsi geçen durum aslında her zaman bu şekilde tezahür etmeyebilir. yani bizi dürten bu dürtüler başka başka dürttüğü de olmuştur çoğu zaman.
şöyle ki;
mesela f1 pilotu yüce abimiz micheal schumacher'in bu kadar sevilmesi mazlum olmasından mıdır? tabi ki hayır. kupaları sıralaması, kaybedenler kulubüne uğramaması onun bu kadar sevilmesine neden olmuştur.
oysa ki mazlumların babası rubens barrichello** öylemi, adam yıllarca schumacher'in egzoz*undan çıkan gazla büyümüş, bir öhö bile dememişdir. rubens'in bırakın fanı olmasını, mahmutpaşa'da gezerken rastlasınız, semtin esnafından sanırsınız.
şimdi sözlük iki kişiliği yan yana koyalım;
biri formulanın masterı, bir nevi reklam yıldızı efsane schumacher, diğeri kalender abimiz barrichello...
bu dürtü kimi dürtüyor, el cevap; soldaki 5 lira olanı alayım.
bir insan bulunduğu pozisyonda mazlumkonumundayasa bu insana zulmedilmiş anlamına gelir.zalime karşı zulmedilen bir insanın yanında manevi destekolarak bile bulunmak insanlık görevidir. *
bu dürtnün en çok herhangi bir ırkta oluğunu savunmak yanlıştır. bu dürtü; egolarını aşmış, hayatının belirli evrelerinde ezilmiş ve gerçek insanlık vasıflarını yakalamış her insanoğlunun sahip olabileceği bir dürtüdür.