1) Dört büyükler, dört büyükler dışında bir takımla oynuyorsa, maçın hakemi tüm takdir haklarını büyük denen takım lehine kullanmalıdır. Zira onlar korunmaya muhtaçtır, çünkü büyüktürler!
2) Spor medyası, eğer bir küçük takımın hakkı yendiyse bunu görmez, gündeme getirmez, ta ki bu hak yenme durumu bir büyüğün çıkarına dokunmadıkça. Zira onlar büyüktür, ve sadece büyüklerin hakkı yenilemez.
3) Şampiyon olma, küme düşme işleri öyle futbolun doğal akışına bırakılacak kadar basit işler değildir. Bunlar yetkililerce bazen ligin henüz başında bazen ortasında bazense sonlarına doğru belirlenir. Bu doğrultuda yapılan tüm şikeler, hasır altı edilmek zorundadır. Ortada kesin deliller olsa dahi. (bkz: koskoca beşiktaş şike yüzünden küme düşürülür mü?) (bkz: koskoca Juventus düşürüldü ya!)
4) Federasyon Başkanları illa ki iki büyükten birinin adamıdır. Diğer kalan büyükler bu durumdan sürekli rahatsız olur. Çünkü bu büyük haksız rekabetle bir adım öne geçmiştir. Ayıptır, günahtır çünkü bunlar da büyüktür. Büyükler arasında adalet olmalıdır.
5) Bu kurallar (ne yazık ki) sadece Türkiye sınırları içerisinde geçerlidir. Avrupada büyüklerin büyüklüklerini büyük maçları kazanarak kanıtlamaları gerekir.
6) Herkes bu kuralları bilmelidir, ama bilmiyomuş gibi yapmalıdır. Sonra ligin tadı çıkmaz.
büyük takımlardan birinin penaltısı çalınmadıysa en yakın ceza sahası içindeki 'düşme' aldatmacasına penaltı çalınır ki hak yenmesin. bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak onu iki kat yapar ancak olmazzz, yoksa bu büyük takımlar nasıl susturulur? (bkz: GS ın 2 penaltı bir golünün verilmeyip sonra dandik bir pozisyona düdük çalınması)
-yensen de yenilsen de fenerbahçe'ye ayar vermek her zaman prim yapar
-toplam 10-15 teknik direktör sırayla bütün anadolu kulüplerini yönetirler.
-hıncal uluç üç büyüklerin * her zaman bir eksiğini bulur
- jean tigana kürdansız çıkmaz
-sergen yalçın kazanmak için kasıyorsa bilin ki bahis oynamıştır.