denizlide yürürken yolda gördüğüm ve benden başka hiçbir insanın dönüpte yüzüne bakmadığı ve imza istediğimde kağıda yelkenli çizen,oyuncak müzesini gezerken sizi eskilere götüren şair...
Aslında ben daha güzel ölürdüm
arka bahçede askercilik oynarken
tahta tüfeğimle toprağa uzanır
annemin sesiyle doğrulurdum hemen
-Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!
Yerdeyim yine bak anneciğim
n'olur kızma adımı çağır
şiirini okuduğumda gözlerimin dolmasına neden olan şair ...
oyuncaklara karşı ilgisi ile gündeme gelen ve bu nedenle hep zalim babanın elinde çocukluğunu yaşayamamıştır diye düşündüğüm, ayrıca sekreter tonlu bir sesle konupşan ama güzel şeylerden konuşan düşünce insanı
konuşması hiç sıkılmadan dinlenebilecek bir kaç kişiden biridir,saygı duyar,sever,okur ve dinlerim,bu tip adamların sayıları artmalı diye de düşünürüm.
keşke bütün tarih hocaları dersi bu sekılde anlatsaydı dedıgım ınsan...cok ıyı bır konusmacı, mutlaka gıtmelısınız,ınsanları hem bilgilendirip hem güldürebiliyor
cumhuriyet'in eski mizah eki dinozor'daki ve öküz dergisindeki yazılarıyla tanıdığım şahıs. fazlası cezmi ersöz'ün bıraktığı tat gibidir, işlevselliği de ona yakındır.
açtığı oyuncak müzesi için konuşurken her zamanki baygın-yatak odası ses tonuyla 'kazandığım paralarla hisse senedi değil hissi senet aldım' diyerek beni bir kez daha kendinden nefret ettirmiş bir çeşit 'imge tüccarı'dır.