Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
Şair diyorlar benim için
bilmiyorum oysa
her şiire konmalı mı uyak
her yere nedense
konamıyor teyyare
hay dilimi
arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
aynanın karşısında
eski bir sinema yıldızı
gibi ağlayan
istanbul'un hatlarında
bir fırça hafifliğiyle gidip
gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi'ni göstererek
bırak artık diyor üzülmeyi
yedi tepeli bu şehirde
şiir okunacak tek yer
elbette denizin ortasındaki
şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem
tüm deneme kitaplarını okuduğum ancak şiir kitaplarını henüz tamamlamadığım herkesin kitaplığında yer alması gereken isimdir. mükemmel bir anlatımı vardır. en kısa zamanda oyuncak müzesine gitmek istiyorum. özellikle kırdığımız oyuncaklar kitabı başucunuzda durmalıdır.
Her satırı
mendireğe dizili karabatağa benzeyen
bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan
Bütün yolcularını
boğaz köprüsünün çaldığı
araba vapurunun
boş seferleri
gibi yalnızca rüzgar
gezinir sensiz
yüreğimde
Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların
acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım
ayrılık şiirini okudukça
dalgalanır.
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Yedi kova su yeterliydi
sivastaki ateşi söndürmek için
oysa her biri
devlet dairesindeki kovaların
üstüne yazılı
altı harfli bir sözcüktü yangın
Yedinci kova
taşar engellenemez biçimde
çünkü emekçilerin
alın teriyle doludur
işte bu yüzden
sinek ölüleri yüzemez üstünde
Futbol takımında mahallenin
kova kaleciydi lakabım
ilk kez sevinecektim buna
ama yalnızca avuçlarıma alabildiğim suyu
bir kova gibi sivasa taşıyamadım
G harfi boştur yangın kovalarının
ki ortaya çıkar
dolu olanları okununca
madımak otelinin merdivenlerinde
kurtulmayı bekleyenler için
verilen karar : YAN IN
Ve başında anladım ki bir kuyunun
ipin ucunda
derindeki suya uzanan
birer kova gibidirler
yangınları söndürmek isteyen
darağcına asılı devrimciler
şeklinde içli dizelere de sahip olan yazar. Ayrıca 62 Tavşanı adlı şiir kitabı da okunmaya değerdir.
Kabuğunu koparmadan,
Ne bir elmayı soyabildim,
Ne de iyileştirebildim bir yaramı,
Ama karşıma çıkınca,
Kızmadım hiç elma kurduna,
Bendim çünkü bıçağı saplayan, onun yurduna...
dizelerinin sahibi güzel diksiyona sahip beğendiğim şahsiyet.
MiĞFER
Yağmur sinmiş toprağa
usulca geceden
su içiyor göçmen kuş
ölü bir askerin
ters dönmüş miğferinden
Çok yaşamayı diliyor
siperlerin içinde
birbirlerine askerler
hapşırık sesi
beklemeden
Korkulacak bir şey
olmazdı gözlerinde
belki ölmek
onca silah sesinden
kaçmasaydı kuş
telaşlı ve ürkek
Bilinenin aksine sol goruslu degil Milliyetci bir insandir sunay akin.
büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılamayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana.
star tv de yayınlanan mahya ışıkları adlı ramazan programını özlediğimiz yazar.
edit: bu ramazan tv8 de aynı adlı programı yapmaktadır.
edit2: bu entry den dolayı uzaylı olacaksam ne mutlu bana!
ilk çıkardığı şiir kitapları ile ilgi toplamış. ünlü olduktan sonra mutevazi halini korumak yerine tv programlarına çıkmayı, uyduruk gazete-dergilerde yazmayı, şehir şehir gezip ucuz stand uplar sahnelemeyi tercih etmiş, kısacası paracı olmuş yazarcık. (bkz: kebapçının kedisi)
koskoca imparatorlukta ramazan ayının gelişini alacaklının kadıya müracaat edip "bana paramı ramazanda verecekti ramazan geldi vermedi" demesi sonucuna bağlayan iddia eden fantastik yazar.
çok saçma şeyleri ciddi ciddi anlatıp insanlardan takdir bekleyen, kendi hayal dünyasında cidden yaşayıp yaşamadığını merak ettiğim, yaşamıyorsa para için insan bunu da yapar mı dediğim kişi. edebi yeteneğini(!) istanbulda bir kızılderili kitabı ile kizildereli katliamını anlatmak için kullanan, bunun yerine neden ermenilerin türklere yaptığı soykırımı yazmadığını ayrıyeten merak ettiğim, osmanlı düşmanı olan yazarımsı.