denizlide yürürken yolda gördüğüm ve benden başka hiçbir insanın dönüpte yüzüne bakmadığı ve imza istediğimde kağıda yelkenli çizen,oyuncak müzesini gezerken sizi eskilere götüren şair...
Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
doğduğu yılı en çok seven şairdir. 1962 yılında, trabzon'da doğar sunay akın.
yalnızca 62'den tavşan yapılması bir ayrıcalıktır onun için!
kağıt gemilerden emekli bir kaptan olarak yazmaya başladığı şiirlerini 1989'da 'makiler' adıyla yayınladı. bu ilk eserinin arkasına da birer martı gibi 'antik acılar', 'kaza süsü' ve '62 tavşanı' adlı şiir kitaplarını sıraladı.
düzyazıda da , 'ancak bir şairin yazabileceği' konulara el attı. 'istanbul'un nazım planı', 'ayçöreği ve denizyıldızı', 'kız kulesi'ndeki kızılderili', 'önce çocuklar ve kadınlar' şairin deneme kitaplarından bazılarıdır.
pek çok gazete ve dergide köşe yazarlığı yaptı, şiirler, yazılar yayınladı. orhan veli'nin 'yaprak' adlı gazetesini yeniden çıkardı.
trt 2 ve cnn türk'de 'stüdyo istanbul', 'izler', 'akşama doğru', '5n 1k' gibi kültür sanat programları ve belgeseller hazırlayan, katkıda bulunan sunay akın, tv 8'de de 'gezgin korkuluk' adlı programı hazırlayıp sundu.
yaşam radyo ve radyo kent'de dinleyiciyle buluşan 'veşaire... veşaire...' adlı programı ise best fm'de yayınlanmaya devam ediyor.
sunay akın, marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi ve müjdat gezen sanat merkezi'nde öğretim görevlisi olarak da ders veriyor.
şiirlerinde ve düzyazılarında önemli bir yeri vardır istanbul'un. kız kulesi'ni 'şiir cumhuriyeti' ilan edecek kadar tutkundur istanbul'a. kız kulesi'nin insanla buluşmasının sanat etkinlikleri çerçevesinde olmasını isteyen ve bunu için kulenin şövalyeliğini üstlenen sunay akın, vapurlara da şair adlarının verilmesini istemektedir.
o, (bkz: istanbul)'da yaşayan 'devrik' bir cumhurbaşkanıdır!...
"bilerek mi yanına almadın giderken yastık da bıraktığın çukuru. Oysa ben güvenmiştim sevgimize, vapur ya da tren istasyonu'nda ki saatin doğruluğu kadar"... dizelerinin sahibi şair. Bununla beraber (bkz: Şahan Gökbakar)tarafından oldukça başarılı bir şekilde canlandırılmış tiplemesi de vardır. (bkz: dikkat şahan çıkabilir)
şiirlerindeki sadeliği konuşmasında gösteremediğini düşündüğüm şair. bir çok işi yapıyor olabilir ama şairdir kanımca. konuşması stand up yapıyormuşcasına kurgulanmış ve yapaydır. fazlaca ön plana çıkma telaşındadır sanki.
Şiiri akıcılığıyla tanıdığımız muhabbetlerine doyum olmayan sürekli yüzünden "Ben iyi hikaye anlatırım"ifadesi eksik olmayan birşey anlatırken sanki son cümlesi gibi hızlı ve akıcı konuşan şirin,sevimli ve bir o kadarda bilgili insan.
Orda durun diyebiliceğimiz akıcı konuşmasıyla olsun açtığı oyuncak dükkanı ile olsun gerek Yaşamdan Dakikakalarda gerek geçen seneki iftar programlarında bizi keyiflendiren hafif saçları dökülmüş ÜBERSEKSÜEL ERKEK,tanışmayı çok istediğim,Adolf Hitler şiirleriyle beni benden alıp felsefe yapmamı sağlayan insanın upgrade versiyonudur.
kız kulesinin bir restoran olarak kullanılmasını haklı olarak içine sindiremeyen kişi. Kendisi gibi bir kaç duyarlı yazar ile birlikte vakti zamanında kız kulesini şiir cumhuriyeti ilân etmiştir.
anektodlarını çok sevdiğim , türkiyenin ilk ve tek oyuncak müzesi için bir çok şeyi yitirmeyi göze almış kendisininde dediği gibi "şair,yazar,araştırmacı " kişilik Sunay Akın
KULE CAMBAZI, şiirleri, yazıları, o çok ilginç ve duygusal hikayeleri... her yönüyle temiz, duru, güzel bir adam. yazarların, sanatçıların, şairlerin siyasete atılmalarından pek hazzetmem ama bu adam istanbul'u düzeltebilecek biri bence. öyle ki, adamın bilmediği cadde yok istanbul'da, tarihine hayran bu şehrin, istanbul'a kız kulesi'ne tam anlamıyla aşık. saçmalamak belki bu ama belediye başkanı olmasını isterdim istanbul'un, müzelerle donatmasını.. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olacağız ama ne kadar görüyoruz bunu kente baktığımızda. sanki böyle aşık bir ruha ihtiyacı var istanbul'un..
(bkz: sözün bittigi yer)
ne bir elmayı soyabildim ne de iyileştirebildim bir yaramı ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna. ... -sunay akın-
bursa tüyap kitap fuarında kitap imzalarken bir grup öğrenciye hangi bölümde okuduklarını sormuş, aldığı uluslararası ilişkiker cevabı üzerine - nesini okuyorsunuz anlamıyorum... amerika yapıyor oluyor işte... demiş adam....
yine böyle güzel olur muydu dünya,
diplomasını çerçeveleyip
para kazanma derdine düşseydi doktor che,
yüreğini dağlara asmak yerine..
dün, kadir has üniversitesi haliç salonu'nda bulunan aşmış yazar.
gösteri bir buçuk saat olmak üzere toplam beş saatimi harcamama rağmen deydi valla dediğim insan.
"ben insanları ikiye ayırırım... kitap okuyanlar ve okumayanlar..." gibi birçok sözü üstüne basa basa dile getirmiş ve tarihten hoş anekdotlar sunmuş kişidir, ayrıca.