hayatımın anlamı bir sakız. ağzıma 5 tane atıp hadi göz yaşı dökeyim diye çırpındığım şu sıralar ise eski ekşiliği kalmayan tadının cıvıklaştığı sakız.
bir zamanlar inanılmaz muhteşem olan sakız, hatta o zamanki haline sakız bile demek olmaz farklı bir yapıydı o!
boku çıktı artık, hepten bozdular tadını! küçükken ne büyük mutlulukla çiğnerdik, hatta ben ki asla sakız çiğnemem; sulugöz'e bayılırdım! şimdi öyle mi, peh iğrenç olmuş hiç de güzel değil. daha da çiğnemem..
aslında belki de sakız değişmedi, biz büyüdük ve değişti dünya..
çay bardaklarıyla ölçülerek gazete kağıdından yapılan külahlara koyulan çekirdekleklerin tezgah tarafına düşerdi yeri sulugöz sakızın.
laylonunu açıp o topu lüplettin mi eşki eşki oh ki ne oh.
arkadaşlarımızı tatlı olduğuna inandırıp kandırdığımız ve kandırıldığını anlayan arkadaştan hemen akabinde yediğimiz küfürlere bizleri maruz bıraktıran o nadide başı ekşi sonu tatlı sakız.. *
kames ile ilkokula gitme sebeplerimden biri. önce o dışındaki ekşi toz tabakasını yalayıp sonra sulanmış ağzımızla delicesine çiğnerdik. küçük ama tatmin edici bir mutluluktu.
ama yeni jenerasyon anca gameboya tatmin oluyor artık.
kesinlikle eski halini özlediğim o çiğnenemsi şey. artık neden ekşi değil inan bilmiyorum ve çok da hüzünlendiriyor bu durum beni. neden hiç bir şey eskisi gibi değil diye düşünüyorum. bir sakız bile bu kadar mı dejenere olur?
şimdi adı ekşiyüz olarak değiştirilmiş düşündükçe bile ağzımda o tadı hissedebilmeme sebep olan sakız. ilk denememde cidden çok ekşi olduğunu düşünüp önce bir miktar bir bardak suyun içinde bekletip öyle çiğnemiştim. çocuk aklı işte...
küçükken çoğu insanın bayıldığı sakız.* dışındaki bölüm çok ekşidir ve ağzınıza attığınız anda gözlerinizin sulanmasına neden olabilir* ancak o acıyı biraz çektikten sonra tatlı kısmına ulaşılır, surattaki ekşi ifade gülümsemeye dönüşür. daha tatlı ve ağlatmayan cinsten olmasına rağmen, içindeki bölüm yine de çok sevilmez ve ekşilik geçince hemen yeni bir tane açılıp ağza atılır***
ilk ağzıma attığımda dakikalarca ağlamayı beklediğim fakat bir türlü ağlatamamış manyak sakız- şekerdir. ekşi tadı kalbimizde taht kurmuştur. ilkokul denilince akla gelen ilk yiyecek- içeceklerdendir.
ilkokuldayken sık sık çiğnediğim ve hiç gözlerimi yaşartmadığı için acaba bende bir sorun var mı diye düşünmemi sağlayan sakız. şimdi bu sakız hakkında düşündüğümde de ne gereksiz bi sakızmış zaten hayat insanın gözlerini doldurmaya yetiyor dediğim sakız.
küçüklükten mazoşist olacağını ispatlamış çocukların en birinci gıdası. bir de ağza bir anda 6-7 tane atmak gibi bir aktivite vardır ki adeta bir kahramanlık gösterisi sayılır, yapabilenler mahallenin kralı ilan edilir.
bu tür insanlar genelde mahalle oyunlarına alınmaz, 'sen gelme, sensiz oynicaz biz' denir. hem mızıkçı hem ispiyoncudur, kendi takımı gol yediğinde top benim der topu alıp gider, maç sırasında top bi camı kırınca 'amca valla şu yaptı' der, kendini kurtarır, gerisini boşlar. uzak durulması gereken insan tipidir. aynı zamanda sulugozlu de denir.
(bkz: sulugozlu)