okuyorum bir süredir, 150 sayfa falan da oldu, ahmet ümit okumayan, tanımayan biri de degilim. bu kitap ne arkadas ya. her sayfa adam kendiyle hesaplasıyor, sürekli aynı muhabbet baydı vallaha. bitirmeden çok da yorum yapmak istemiyorum ama böyle giderse nasıl bitecek bu kitap onu bilmiyorum. polisiyeden de tarihten de fatihten de soguyacagım az kaldı.
Evet belki çok beğeni toplamış popüler bir kitap lâkin şöyle bir sorunu var bu kitabın.Aşk romanı veya polisiye mi ? Değil. Bir tarih kitabı mı ? Hiç değil.bunlar bir kenara okuyucu içine çekebiliyor ama son perdeyi kapatamıyor.Bir süre okuyup bir daha elinize almayacağınız kitaplardan.
Düzenleme:kitabı okurken ilgimi çeken noktalardan biriside,kitapta bulunan nezvat başkomiser'in kanıt dizisinden Orhan başkomiser'e esinlenmiş gibime geliyor.
Ahmet Ümit'in güzel bir kitabı.
öğretici, tarihi roman şeklinde...
ha bir de bu romandan psikojenik füg hastalığının anlamını öğrenmiştim. zor bir hastalık olmalı düşününce...romanın gidişatını da baş karakterin bu hastalığı etkiliyor zaten.
okunmasını tavsiye ederim.
oldukça güzel ve akıcı bir kitap. gerçekten de 4 ana kavram görüyoruz. hem osmanlı'nın istanbul'u aldığı zaman, hem umutsuz bir aşk, hem bir cinayet, hem de romanın ana karakterinin içinde bulunduğu psikolojik durum ustaca sentezlenmiş. fethin anlatılışını okuduğunuzda resmen olayı yaşıyor gibi oluyorsunuz ve bu da sizin kitabı sürekli elinizde tutmanızı sağlayan bir şey. kitapta tek beğenmediğim yönler ise şunlar; cinayet daha iyi sonlanabilirdi. yani kitabı bitirdiğinizde 'ne yani, katil xx miymiş?' tarzında bir tatminsizlik yaşayabilirsiniz. sonra, müştak*'ı haddinden fazla acımasız ve bencil buldum. ama genel olarak okuyup da memnun kalacaksınız eminim.
evi temizlemek, çamaşırları yıkamak, bulaşıkları yıkamak gibi ev işlerimin önüne geçmiş kitap.ahmet ümit ten başlanıp bırakılamayan bir yenisi daha. kişinin kendisiyle yüzleştiği psikolojik tarafta oldukça ağır basıyor.
bugün itibariyle bitirdiğim oldukça başarılı bir kitaptır. kitabın 510 sayfa olması insanın gözünü korkutmasın. hani derler ya su gibi akıyor diye. işte tam öyle hikayeye kaptırıyorsunuz kendinizi. bitince müştak'ın dünyasından ayrılmak istemiyorsunuz. ayrıca tarihsel açıdan müthiştir. yalnız şu eleştiri yapılabilir sonu pek sürprizli değil.