Mükemmel bir diziydi. Gençtim o zamanlar. Gencecik, toy, yeni yetme... Delikanlı ve hayatın tadının ekşi mi tatlı mı olduğunu kestiremeyecek kadar genç... Hafta içleri pazartesiden başlayarak üç gün staj için işe, perşembe ve cumaları okula, sonra yine cumartesi işe ve pazar sürücü kursu, bilgisayar ve bilmem ne kursu falan filan... Eve geldiğim zaman, akşamın rayihası sarardı, çay kokulu karanlıkta. Evlerin babaları gün sonuna erişmiş, hayatın nefaseti yazları kapı önleri ya da balkonlarda, kışları soba başı akşam oturmasına gidilen kapı komşularda çıkarılırdı. işte o vakitlerde umut dolu izlerdim bu diziyi. Sultan Asiye'yi sever, Asiye de buhulu gözlerinde Sultan'ı umut ederdi. Farklı bir büyüsü vardı bu dizinin. Gülbeyaz'dan tanıdığım Kazım Koyuncu'nun, yine bu dizinin müziklerini yapması bile değerini artırıyor.