kendisi bir iphone oyunudur*. temple run'a benzer. ondan biraz daha renkli ve keyiflidir.
oyun tren istasyonuna saldıran küçük çocukları konu almaktadır. çocuklar trenlerin üstüne sprey boya ile kendi çetelerinin isimlerii yazarlar bunu gören bekçi ve köpeği çocukları kovalamaya başlarlar...
oyun bu şekilde başlar, çocuklardan birini seçersiniz ve onla beraber bekçiden kaçarsınız. tabi trenlerin üstünden atlamaymış, banketlerin altından yuvarlanmaymış, jetpack alıp uçmakmış bir sürü atraksiyon ile kaçmaktasınız.
oyunun trailer ve gameplay'i şu şekilde:
şahsen 1.250.000'lik bir rekorum bulunmakta, game center isimlerinizi verin kapışalım...
arkadaşın iphone'undan oynadığım oyun. ben 100.000 puan yaparken sevinirken, arkadaşın 4,400.000 puan yaptığını görünce iphone'u kırıp atasım geldi ama göt lazım ona da... bu yüzden acımı içimden yaşadım.
akıllı telefon moda akımına hiç kapılmamış biri olmama rağmen uğruna telefon almayı düşündüren oyun.
ne bileyim, belki çok saçma bir oyun ama sevdim, böyle sağa sola filan.. *
Zevkle oynadıĞıMız subway surfers in nasıl meydana geldigini biliyor muydunuz? programlamacı olan bir babanın oglu grafitiyle ilgilenmekteydi ve ailesi bu durumdan hiç hoşlanmamaktaydı. cünkü bunun ogullarının başına iş acıcaklarını biliyorlardı. ama cocuk onları umursamıyordu. bir gün cocuk bir tren istasyonunun karşısında bina bulur gayet uygun oldugunu düşünür. cantasından spreylerini cıkarırken binanın güvenligi cocuga dogru koşmaya başlar napıyorsun orda! cabuk gel buraya! diyerek bagırmaya başlar. cocuk koşar ve karşıdan gelen trenin altında kalır. babası hatıra olarak böyle bir oyun yapar. oyunda şehir şehir dolaşıyor olmamızın sebebi cocugun en büyük hayalinin dünyayı gezmek olduguydu. bunu biliyormuydunuz? bilmiyordunuz cünkü ben uydurdum ama iyi uydurdum dimi bari okuyun 2 saattir yazıyorum.