subay emeklisi dededen zevkle dinlenen hatıralardır.
evet efendim benim babam da emekli bir subay fakat anne tarafından dedem olup eski bir jandarma subayı olan dedemin bana anlattığı bir hatırasından bahsetmek istiyorum.
1940 lı yıllar dedem o zamanlar bıyığı terlememiş gen bir teğmenmiş ve ilk görev yeri erzurum un ücra bir ilçesi.
o yıllar cumhuriyet devriminin cahil ve yobaz anadolu halkına benimsetilmeye çalışıldığı yıllar ve ulu önderin başlatmış olduğu aydınlanma hareketi sonrasında ezanın türkçe okutulduğu yıllar.
bir gün çağdaş bir vatandaş dedemin görev yaptığı karakola gelerek ilçeye baya uzak ücra bir dağ köyündeki köy imamın ın arapça ezan okuduğu ihbarını yapmış.
tabi kanı kaynayan genç bir atatürkçü olan dedem yanına bir manga asker alarak yaya 7,8 saat mesafedeki köye gitmiş ihbarın doğru olup olmadığını anlamak için bir yerde mevzilenip ezan vaktini beklemeye başlamış ezan vakti gelince imam caminin çatısına çıkıp (caminin minaresi yokmuş) arapça ezan okumaya başlamış ve dedem silahını çekip hızla yerinden fırlayarak caminin çatısına çıkmış o esnada 65-70 yaşlarında olan yobaz imam hala daha ezan okuyordu dedem, ''sen ne yapıyorsun imam efendi arapça ezanın yasak olduğunu bilmiyormusun'' deyip imam efendinin atatürk devrimlerini hiçe sayarak arapça ezan okumasının verdiği hiddetle silahının kabzasını imam efendinin suratının ortasına geçirdiği gibi tek vuruşta yere sermiş yobazı, hırsını alamamış tabi yerde de tekmelemeye devam etmiş ve peşinden gelen askerleri dedeme '' komutanım elinizde kalacak'' deyip, eline ayağına sarılıp yobazın şerefli bir türk subayının çizmeleri altında can vermesine engel olmuşlar.
dedem bir yobazı cezalandırırken kendisine bir şekilde mani olan askerlerine sinirlenmiş tabi ama halkın önünde onları cezalandırıp orduyu halkın gözünde küçük düşürmemek için, askerlerine, sizinle sonra görüşeceğiz gibisinden bir bakış attıktan sonra köy halkına, '' bir daha bu köyde arapça ezan okunursa bu köyü başınıza yıkarım'' deyip askerlerini toparlayıp karakola dönmüş.
yobazı tekmelerken kendisine engel olan askerleri de yobaz imama destek oldukları ve yobaz olma ihtimallerine karşı falakaya yatırarak şiddetle cezalandırmış.
o köyle ilgili dedemin yapmış olduğu kahramanca müdahale sonucu bir daha cumhuriyet devrimlerine aykırı davranışlardan ötürü ihbar gelmemiş.
cumhuriyeti ulu önder kurmuş ama dedem gibi sayısız kahraman türk subayı ve kamu görevlisi yaşatıp bu günlere getirmiştir.
Herşeyin bir usulü vardır,işte o yıllardan bu yıllara kadar milletin ağzına sıcmış sağolsun şerefli türk subaylarımız,ulan bu millet yunanlımı,kimse yıllarca sesini cıkaramadı,milletin evladı şehit oldu vatan sağolsun dediler,evlatlarına neler yapıldı bilmediler.bende en az hepiniz kadar seviyorum bu memleketi,bende cumhuriyetciyim ama doğruya doğru demek lazım,günümüz gündemini getiren en büyük sebep işte bu arkadaşın anlattığı,bu memlekette kral biziz,biz herşeyi biliriz,günün birinde darbe yapıp hepimiz cumhurbaşkanı olucaz mentalitesidir,kendi vatandaşıyla ters düşen kendi benliğinden cıkıp,amerikan dolarlarının güdümüme giren,israil otellerinde kendi ülkesini kazıklayan silah anlaşmaları yapan zihniyet ne zaman bitecek merak ediyorum,artık eskisi gibi değil herkes herşeyi sorguluyor yanlışlar kapalı kalmıyor,ve unutulmasın ki kimse bu ülkenin sahibi değil,kimse ayrıcalıklı değil,dokunulmaz değil,bazıları şerefli namuslu,geri kalan şerefsiz mi kardeşim derler adama.
--spoiler--
''sen ne yapıyorsun imam efendi arapça ezanın yasak olduğunu bilmiyormusun'' deyip imam efendinin atatürk devrimlerini hiçe sayarak arapça ezan okumasının verdiği hiddetle silahının kabzasını imam efendinin suratının ortasına geçirdiği gibi tek vuruşta yere sermiş yobazı, hırsını alamamış tabi yerde de tekmelemeye devam etmiş ve peşinden gelen askerleri dedeme '' komutanım elinizde kalacak'' deyip, eline ayağına sarılıp yobazın şerefli bir türk subayının çizmeleri altında can vermesine engel olmuşlar.
dedemin bana anlattığı bir anısı da şöyleydi arkadaşlar; dedem yine aynı yıllarda görev yaptığı köyden bozma ilçede zehir gibi genç bir subay olarak, küçük çocukların üçerli, beşerli bir şekilde bir eve gittiklerini tespit etmiş. çocukların gittikleri evi bir kaç gün daha takip ederek kesin olarak orada bir işler döndüğüne emin olmuş ve yanına 3 - 5 asker alarak eve baskın yapmış ama kapıyı çalmasına rağmen kapıyı açan olmayınca o hışımla kapıya bir omuz atarak kapıyı kırmak suretiyle içeri girmiş ama içeride kimseler yoktu askerlere her yeri detaylı aramalarını söylemiş ve o arada evde olması gereken insanların nerede olduğunu düşünürken aniden askerin birinin elindeki mavzeri alıp mavzerin dipçiğiyle odanın zeminine vurmaya başlamış biraz sonra dipçiği vurduğu yerden döşemenin altının boş olduğunu belli eden türden bir ses çıkmış ve dikkatlice bakınca oranın aslında mahzen gibi bir yere açılan kamufle edilmiş bir kapak olduğunu anlamış ve derhal kapağı söküp askerlerle beraber dar ve kıytırık bir merdivenden aşağıya inerek mahzene girmişler her yer zifiri karanlıktı dedem cebinden zippo çakmağını çıkartıp ateşlemiş ve biraz ilerleyince mahzendeki eşyaların arkasına saklanmış çocukları ve iki yetişkini fark etmiş. '' ne yapıyorsunuz burada'' diye sormuş çocuklar korkudan titriyordu ve kesinlikle konuşacak halde değildiler diğer iki yetişkinin ise benzi atmıştı dedem sağa sola tekrar bakınınca kenarda duran ufak sephalar dikkatini çekmiş ve o iki kişinin o sephalar üzerinde çocuklara kuran okuttuğunu anlamış ve o iki yobaza dönerek, '' çabuk çocuklara okuttuğunuz kuran isimli kitapları getirin yoksa sizi bu mahzene gömerim demiş'' yobazlar korkudan titreyerek sandıklara sakladıkları kuran ları dedeme vermişler dedem çocuklara karşı sert davranmamış çünkü görecekleri sert bir muamele onların çok etkilenip ileride cumhuriyet ve laiklik düşmanı bireyler olmalarına neden olabilirdi. dedem çocuklardan babalarının ismini alıp onları evlerine yollamış ve yobazlara dönmüş;
'' bre yobazlar cumhuriyet sırf sizi bu arap kitabından kurtarmak için harf inkılabı yapmışken siz neden bu arap kitabını okuyup yobaz olmakta ısrar ediyorsunuz'' diye azarlamış ve sonra önlerine katıp tekme tokat karakola intikal ettirmiş.
tabi bu yobazları hak ettikleri gibi karakolda temiz bir falakaya çekip gererek bir daha bu tip yobaz faaliyetlerde bulunmaları konusunda öğütleyerek evlerine yollamış.
cumhuriyeti ulu önder mustafa kemal atatürk kurmuş ama dedem gibi sayısız türk kahramanları yüceltmiş ve bugünlere getirmiş.
evet efendim dedemin bana aktardığı bir anısı da şu şekildedir.
yine aynı yıllar, modern ve laik atatürk türkiyesinin son sürat çağdaşlaşma faaliyetlerinde bulunduğu yıllar. genç cumhuriyet bir yandan 2. dünya savaşından korunmaya çalışırken bir yandan da yobaz anadoluyu laikleştirip çağdaşlaştırmak adına elinden geleni yapıp, laik ve cumhuriyetçi genç kadrolarla cansiparane bir şekilde gece gündüz çalışmakta.
evet efendim tüm bu faaliyetler devam ederken yaklaşmakta olan cumhuriyet bayramı için ankara dan tüm anadolu daki idari amirliklere tertip edilecek cumhuriyet resepsiyonuna dair bir yazı gönderilmiştir. yazıda ilçede görev yapan tüm memurların ve ilçenin ileri gelen çağdaş ailelerinin eşleri ve yetişkin çocuklarıyla beraber medeni ve çağdaş
kıyafetler giyerek resepsiyona katılması gerektiği belirtilmişti.( emredilmişti).
dedem de laik ve genç bir subay olarak ( üstelik bekar ) tüm hazırlıklarını yapıp büyük bir heyecanla ve çağdaş türkiye adına çağdaşlaşmaya dair çok önemli bir organizasyon olan resepsiyonun gününü beklemeye başlamış, derken o büyük gün gelmiş çatmış tüm davetliler gayet şık ve medeni kıyafetlerle ailece resepsiyona teşrif etmişler, resepsiyonun verildiği salondaki ambians gerçekten çok güzeldi, bir tarafta hafiften çalan klasik batı müziği, üzeri sınırsız içki dolu masalar, çağdaş ve laik cumhuriyet kadınını temsil eden son derece şık hanımefendiler, etrafta şeçkin davetlilere hizmet için fıldır, fıldır dönen beyaz ceketli ve papyonlu garsonlar, her şey çok güzeldi. dedem sevinçle ve gururla etrafına bakarak; ''teşekkürler ulu önder bize böyle çağdaş bir ülke bıraktığın için sana minnettarız ve çağdaş laik genç cumhuriyeti korumak için elimizden geleni yapacağız'' diye içinden laikliğe bağlılığına dair tekrar and içip, laiklik tazelemiş.
gecenin ilerleyen vakitlerinde orkestra insanları dans etmeye teşvik edecek müzikler icra etmeye başlamıştı, genç ve kanı kaynayan bekar bir subay olan dedem de yerinde duramıyordu artık, daha evvelden bir kaç kez gördüğü kaymakam hulusi efendinin kerimeleri ayla hanımdan az buçuk hoşlanıyordu ve onu dansa kaldırmak için yanına gidip, ''bu dansı bana lutf edermisiniz ayla hanım'' diyerek dansa davet etmiş ayla hanım elini genç ve yakışıklı bir subay olan dedeme doğru uzatırken, babası hulusi bey araya girip, ''ayla cığım bugün çok yoruldun, istersen bey efendiye dans edemiyecek durumda olduğunu söyle'' diyerek kerimeleri ayla hanımın dedemle dans etmesine emir vaki bir şekilde engel olmuş.
dedem hulusi beyin kızının dans etmesine karşı olan laik cumhuriyet kadrolarına bir şekilde sızmış yobaz eğilimli bir insan olduğunu hemen anlamıştı ve hulusi beye dönerek; efendi, ''efendi siz şimdi aleni bir şekilde cumhuriyetin çağdaşlaştırıp özgürleştirmeye çalıştığı ve kadının sınırsız hürriyetlerden istifade etmesini sağlayan cumhuriyet devrimlerine karşı mı geliyorsunuz '' diye sert bir şekilde çıkışarak üzerine doğru yürümüş ve yobaz olma ihtimali çok yüksek olan kaymakam hulusi efendiye okkalısından iki tokat yapıştırarak, hulusi beye; ''takım elbise giyip kravat takmış olsan bile siz laikliği yeterince anlayamamışsınız hulusi efendi, bu akşam yapmış olduğunuz laikliğe karşı davranışı rapor edeciğim buradaki herkes buna şahittir'' diyerek laikliğe ve çağdaşlığa karşı yapılmış bu eylemin vermiş olduğu hiddetle elinden bir kaza çıkmaması için salonu terk etmiş.
dedemin daha sonra yazmış olduğu rapor ve akabinde yapılan incelemeler sonucunda kaymakam hulusi efendinin gerçekten namaz kılan oruç tutan bir yobaz olduğu ve kendini kamufle etmek için kendisini ve ailesini modern ve çağdaş göstermeye çalışan bir yobaz olduğu ortaya çıkmış ve ivedi bir şekilde memuriyetten men edilmiş.
evet laik çağdaş türkiye cumhuriyetini ulu önder atatürk kurmuş ama dedem gibi sayısız insanlar bin bir fedakarlıkla savunup korumak suretiyle bugünlere getirmiş.
laik ve çağdaş türk gençliği olarak sizlere şükran duyuyoruz.
edit. ulan ne zaman okudun da eksiledin be yobaz. çok hızlısınız harbiden.