2002 senesinde askerde iken denk geldiğim doğa olayıdır. astsubay üst çavuş "asteğmen" e sktir çekti. bak asteğmen diyorum teğmen yüzbaşı falan değil. sonra ne mi oldu ? taburun tüm astsubayları ki aralarında başçavuşlar falanda vardı tamamını tabur komutanı topladı sessizce hepsini alayın üst kısımlarında kalan zeytinliğe götürdü ve istikamet verdi 20 dakika boyunca. bak başçavuşlar falanda vardı diyorum aralarında adamların 30 senesi askeriyede geçmiş 2 tane astsubay yüzünden süründüler koştular 20 dakika boyunca..
tabii o zamanlar türk silahlı kuvvetleri idi şimdiki gibi tsk değil. bir düzeni vardı iyi veya kötü otoritesi vardı ağırlığı vardı saygınlığı had safhadaydı. şimdi imamlar doluşmuş kim kimin üstü kim kimden emir alıyor belli değil namuslu bir çok subayı ya ordudan sürülmüş ya hapislerde süründürülmüş..
Bahriyeliler için konuşayım. Burada Kimse nazi askeri değil. Bir astsubay Çavuştan tutun kıdemli başçavuş bile komutanım dememezlik saygısızlık yapmaz.
Siktir çekmek yada siktiri yiyebilmek karakter meselesidir.
Satrancı burada biraz daha iyi ve insanlarla oynayabilmek gerekiyor. (bkz: kıpss)
Askerliğim esnasında böyle olmasada buna yakın bir olaya şahit olmuştum. Öğle yemeğini yedikten sonra askerler anfide toplanır bizde biraz erken gider havadan sudan sohbet ederdik. Bölük astsubayı kıdemli başçavuştu. Öğle yemeği sonrası hava takımının askerlerini mıntıkaya çıkarmış hava takım komutanı teğmen gelmiş istirahat edin demiş astsubay tepmen gittikten sonra kontrol için uğradığında askerleri dinlenirken görmüş. Çocuklar takım komutanımızın emri desede önce istikamet sonra da işe devam emri vermiş. Neyse biz anfiye geldik hava takımı yok, astsubay, ben ve deniz takım komutanı konuşuyoruz ayak üstü. Bi baktık hava takımı geliyor teğmende yanlarında. Gelir gelmez üsteğmen orda falan dinlemedi yapıştı astsubayın yakasına. Allah'ım o ne hakaretler ne bağırmalar... Astsubay kıpkırmızı oldu ama sinirden mi ofkeden mi çözemedim. Bu sefer kıdem falan bir şey demeye kalktı teğmene o da benim rütbem kolumda mı ki sen benim emrimi bozuyorsun bu yıldızı babanın marangozhanesinde yapıp omzuma takmadılar dedi. Üsteğmen araya girmese yumruklaşacaklardı ve belki astsubay üstüne fiili mukavemetten ceza alacaktı.
her ne kadar nizam ve intizamı sağlayacak kural ve kaideler böyle bir şeyin disiplin suçu olduğuna işaret ediyor olsa da bağzı birliklerde rütbe koldaki veya omuzdaki isaretler değildir. buna, bulunulan birliğin teamulleri denir. ornek verecek olursak:
hizmet destek bölük komutanı (ki asgarisi yüzbaşı olmak zorunda) istihbarat astsubayina operasyonla alakalı ahkam kesemez. veya bizzat gördüğüm olay: lojistik binbaşı istihbarat birimini iyimaya toplamak istediğinde istihbarat (bilmem kaç kademeli) uzman çavuşu adamın gözünün içine baka baka git az ileride oyna diyebilmiştir. ama aynı binbaşı, istihbarat binbaşının gorevde olması dolayısıyla istihbarat birimine vekalet edecek olursa istihbaratın tamamı hazır kıta beklemek zorundadır.
özetle işin bir nizami uygulaması vardır bir de teamül kısmı var.
Bir diğer olay, komanda bölüğünde gerceklesen olaydır: asb bölüğe yeni katılmış üsteğmene yerini bil: senin alacağın yıldız kadar benim hatıram (çatışma yarası) var diyerek haddini bildirmiştir.
ayrıca her ne kadar rütbe kademe söz konusu olsa da tüm askerler genel olarak saha askerlerine saygı duyarlar. hatta ve hatta bu saygı o kadar belirgindir ki üst astina rütbe ile hitap hakkına sahip olsa bile abi diye hitap edebilir...(binbaşı yüzbaşıya yüzbaşı der ama yüzbaşı kendinden üst rütbedeki herkese komutanım çeker)
Karşıdaki 23 yaşında bir teğmen dahi olsa otoritesini belli etmişse emret komutanım demekten başka bir şey diyemez.
Ha otorite yoksa, asker bile takmaz orası ayrı.
Sonuç olarak askerlik otoritenin en yoğun olması gereken yerdir. Bir teğmen her zaman isterse 100 yaşında olsun başçavustan rutbece üst olduğunun bilincinde olmalıdır.
fetöcü albayın imamının onbaşı olduğu karanlık dönemi saymazsak; rütbesi yüksek olasılıkla kıdemli kademeli başçavuş olan astsubaydır. şüphesiz ki subay astsubayın üstüdür, saygısızlık yapmadan verilen normal bir emir için hiçbir astsubay subaya böyle bir şey yapamaz, kıdemli kademeli başçavuş olsa bile adamı paralarlar, arkasından da "yaşlı başlı asker bize örnek olacakken emirlere itaatsizlik yapıyor" diye laf söylerler, giderayak rezil olur.
ordu içinde yazılı olmayan belli kurallar mevcuttur. özellikle ordunun ayakta kalabilmesi için emir komuta zinciri kadar önemli bir şey varsa o da saygıdır. örneğin orduda subaylar kıdemli kademeli başçavuşa "git şunu yap" demez de "astsubayım şunu yapar mısınız" der, böyle yapılması öğütlenir, böyle eğitim verilir. özellikle genç subaylar kıdemli kademeli başçavuş rütbesindeki yaşlı astsubaylara saygı göstermelidir. eğer genç bir subay astsubayın yaşına hürmet etmezse, ona iyi yapabileceği bir işi ya da yapması gerekeni değil de getir götür ve angarya işlerini, astsubayı zorlayacak ve kızdıracak işleri verirse, ona saygısızlık yaparsa astsubay siktiri çekebilir.
bu durumda "genellikle" astsubay sevilmeyen ve sicili kabarık olan bir asker olmadığı, işini iyi yapan biri olduğu sürece ceza da almaz. bu olayda komutanlar inisiyatif alır ve astsubayın arkasında durur. böyle yapmaları ordunun yararınadır: eskisi kadar faydalı olmayan, yakında emekli olacak askere giderayak eziyet çektiren subayın ileride ordunun düzenini bozabileceği ve koca adama haksız yere ceza vermenin orduda hem subayın hem de karar vericilerin aleyhine dedikodulara neden olabileceği düşünülerek astsubaya ceza verilmez. kaldı ki koca orduda gençler varken bu adamlara denk gelip bir de saygısızca davranma olasılığı çok yüksek değildir, harp okulunda iyi yetişen bir subay zaten gerektiği gibi hareket eder.
yukarıda açıkladığım durumun çok istisnai bir durum olduğunu belirtmek istiyorum. yoksa kimse astsubayın gözünün yaşına bakmaz -hele birincil görevi olan itaati yerine getirmiyorsa- döverler, söverler, her türlü şekilde rezil ederler: gittiği yere bile önce dedikodusu gider, arkasından konuşurlar, kötü görevleri itelerler.