1950 kırıkkale doğumlu, odtü mimarlık mezunu sanatcıdır. farklı olusumlara gitar ve davuluyla eslik ettikten sonra tek tabanca olarak müzik yasamına devam etmis ve birbirinden güzel 4 albüm cıkarmıstır. protest müziğin önde gelen isimlerindendir. sesi ve sözü ve sakallarıyla can yücel tarzı babacan bir bilgelik yakalamıstır. özellikle yalı capkını albümü kendisinin de belirttiği gibi para icn yapılmıs bir albüm değildir ve tekrar tekrar dinlemeye değer ender albümlerden biridir.
tam ismi suavi saygan dır. yalı çapkını gibi güzel şarkılara imza atmıştır. adı söylendiğinde aklıma ilk sakalları geliyor, kesilse sakalları 2 kişilik bir yastığa yapağı olur heralde. gerçekten çok ilginç, insan bunları severek nasıl bırakır, nasıl rahatsız olmaz, nasıl yer içer bu sakallarla. gerci son sorunun cevabını 2 yaz önce bir barda bizzat aldım. bodrumda bulunduğumuz bir mekana suavi abimiz geldi, rakısını istedi, tuncel kurtiz le birlikteler, bende acaip merak ediyorum bakalım nasıl içecek rakıyı diye. abi eliyle bir güzel kaldırdı bıyıkları, açılan boşluktan görülmeye başlanan ağzına rakıyı boca etti. gönülden tebrik ettim kendisini..
idil kültür merkezi tarafından düzenlenen "ortak düşman amerikadır" etkinliklerine katılarak verdiği konser ile yüzlerce kişiyi kendisine ayakta alkışlatan büyük usta, gerçek sanatçıdır.
ayrıca mahir çayan'lar ve deniz gezmiş'ler ile ilgili yaptığı söyleşi, anlattıkları devamında konseri şarkışla ile bitirmesi çok kişiyi ağlatmıştır.
ünlü bir kahraman, oscarlı bir yıldız, filmlerin başrol oyuncusu olsaydı aynı zamanda da şarkıyla meşgale olsaydı çok farklı olurdu bu adam, şarkıcı, özgün.
hep o sakallar, eylemler, yakarışlar yaptı. yaptırdılar. yapmış.
harika bir ses rengine sahiptir. onun ilk şarkısını dinlediğimde kafamda canlandırdığım suavi o değildi. onu gördüğümde dublaj yapmışlardır diye düşündüm. ama sonra o sesin ondan çıktığına emin oldum. evet o ses o koca sakallı kel adamdan çıkıyordu.
zamanla suretini de beğendim sempatik biri.
dinlerim...
hasret turkusu, tukenme ve yalicapkini gibi unutulmaz eserleri bizlere armagan eden santcidir. beyaz perdelik bir imaji vardir. boondock saints* filmindeki il duce karakterini tipkisinin aynisidir.
nesli tükenmiş canlılar vardır. belgeselciler giderler bunlarla ilgili bir belgesel hazırlamak için günler harcar da bir türlü görüntüleyemezler. işte bu adam da öyle bir şey. oturup televizyonun karşısında yıllarca bekle, çıkmaz.göremezsin. biz öyle ya da böyle görebilmişlerdeniz. yani demem o ki; onu televizyonda aramayacaksın. değişik bir adam, kendi has bir stili, sert ve okkalı bir sesi var. şarkılarını da kendisinden başkası söyleyemez zannımca. sesi gitmez zaten. söylemesin de...
bir de çocukluğumdan itibaren kafamı kurcalayan "10 sene sakal traşı olmasan ne olur acaba?" [bu soru adamın kafasını neden kurcalar onu da çözemedim zaten~ hayır 10 sene traş olmamak gibi bir planım da yok zaten.] gibi abuk bir soruya kendisi cevap olarak durmaktadır. işte 10 sene traş olmayı düşünmeyenlerin tipi böyle olur. bakın,görün,anlayın.
ters çevirdikten sonra muğla belediyesinde temizlik arabası olarak işe bile sokarsınız da iş ters çevirmekte. hem mazotta yakmaz bu. her açıdan tasarruf.
olağanüstü hitabet kabiliyeti ve ajitasyon yeteneği ile konserlerinde dinleyicileri konuşmaları ile gaza getiren, gerçekten etkileyici bir sese sahip sanatçı. kendisi devrim olana kadar sakallarını kesmeyeceğini söylemiş yıllar önce.
farklı bir duruşu farklı bir sesi ve farklı bir kalitesi vardır. özellikle bazı parçaları parça parça eder insanı. dinlemesi çok başka keyifli bir sanatçıdır suavi. keşke her sanatçı böyle olsa dedirten nadirlerden kısaca.
yalıçapkını şarkısı ile kendisini tanıdığım sanatçı. Sadece sesi değil, şarkıları değil, duruşu da apayrı. Suavi'nin düşünce yapısı ve konuşmaları da görülmeye değerdir. Kendine has, ticari kaygıları olmayan adam gibi bir adam.