çocuklarımıza ilerde "buralar önceden hep musluktu, su musluktan akardı, hatta o kadr boldu ki kıçımızı bile suyla yıkıyorduk" diye anlatacağımız, insan hayatının vazgeçilmezi. iki hidrojen bir oksijen.
Petrolden sonra orta doğu topraklarında uğruna savaşılabilecek olan doğal kaynak , zira su rezervlerine en geniş oranda sahip olan ülke yine ırak !
(bkz: Küresel Isınma)
bruce lee nin jeet kune do tekniklerini geliştirirken ilham aldığı element. basitliği ve sadeliği esas alan ve kalıpları redderek içinde bulunulan duruma olabildiğince çabuk ve doğal bir şekilde uyum sağlayabilme özelliğiyle etkililiğini kazanan bu stil, su'dan daha iyi neyle ifade edilebilir ki zaten.
şaşırtan bir maddedir. bu kadar basit, sade, tatsız, kokusuz, işaretsiz, süssüz olup da canlıların en vazgeçilmez ihtiyacı olması, dünyadaki en karmaşık moleküllerin oluşturduğu akıl denen şeye naif bir gönderme olmalı. * *
edit: bunu kötüleyen arkadaş, söyle eline ne geçti?
içerdiği elektrolitler sayesinden vucudun dengesini saglayan serinletici. bilinen en önemli kalsiyum kaynagı. hayati sıvı kanın yapısını olusturan makro bileşen.
tüm sıvıların davranısına ters yönde hareket eden akla zarar bileşik. katısının hacmi , sıvısından daha büyük tek madde. ** sayet böyle olmasaydı ; su kaynakları dipten donacak, güneş ısığı o buzları eritemeyecek, deniz dibinde canlı populasyonu "0" lanacak, iklimler degisecek ve kacınılmaz son "ölüm" bizi toplu bir sekilde bulacaktı.
çözücülerin en poları. onun için "ne desek , ne yazsak" azdır maddesi. iyi ki vardir ve iyi ki hayatımızdadır.
besinlerin sindirimi, dokulara taşınması, hücrelerde kulanılması sonucu oluşan zararlı atıkların atılması ve vücut ısısının düzenlenmesi için gereklidir.
vücudun kimyasal yapısının düzenliliği açsından vücutta yeterince su bulunması zorunludur.
normal şartlar alında vücudun yaklaşık %60'ı sudur. bebeklerin vücudunda bu oran yetişkinlerden daha yüksektir.
Bir gün, bir uzun gün hep denize baktık
Miller ve ağırlıklar bitti
Gelip geçmeler bitti, gemilerin
Beyaz ve kocaman gövdeleri
Gözün kahverengi suyuna geldik.
Palamutlar yaktık, çalılar her zamanki gibi
Süsledi bizi bu ufak değişiklik
Çok ağır bir şeydi gün dörtgenleri üstümüze düşen
Aydınlıktan kopan aydınlıktan kesilen
Ağır mı ağır
Kaldık ne kadar kaldıksa böyle
Sonra gün diye bildiğimiz ne varsa akıtıldı
Duvarlar, sarmaşıklar, evler akıtıldı
Güneşler, hızarlar, kıymıktaneleri
Vinç sesleri, çekiç sesleri bir bir.
Sokağın bitiminde dönüp arkama baktım
Her şey nasıldı diye
Sundurma hazin
Çarşı kararsız
Düzlerde yarlarda tepelerde
Kurtlar, tavşanlar, yılanlar erimekte
Herkes dünyayı bir yanından onarıyor sanki
Meltem belli belirsiz bir şeyleri kıpırdatıyor
Gözümü kapatıp baktığımda
Sudur gün.
Ah sudur, ne yandan baksam sudur
Suyun imgesi sudur
Trenlerin kalktığı her yerde
Bavullar sudur
Bir gün Erzurum çalkantısı
Öbür gün bir Konya pası
Manisadan görünen istanbul kıyıları
Çantası açık duran bir kadının anısı ve
Dudak boyası
Ardahanlı bir kartal
Kızılcahamamlı bir pirinç
Tülbentler, yazmalar, krepler
Hep sudur
Askerin son defa memleketine baktığı
Yüzünü çevirince bir bardak gibi düşüp kırılan memleket
Ve gemilerin ağır ağır limanlardan çıktığı
Ah sudur.
Bir gün, bir uzun gün bir aynanın önündeyim
Kirpikler ve saçlar bitti
Gövdem duvara sürte sürte inceltilmiş bir nesne gibi
Dalgın ve uzun
Uzun ve sisli
Ben ki gövdemle tattım gövdemi, iyi bilirim
Bir hurma, bir başdönmesi
Kokusu başdönmesinin
Güzel kaplar aldım bu yüzden, ne kadar güzel kap varsa aldım
Bilmek için suyumu
Ve hazırlıklı değildim ve bildim
Ben suyun bir dakika durduğu
Durunca boğulduğu bir yerdeyim.
Bir kilimi yere sermek kadar güzel ne var
Sonra püsküllerini düzeltmek kadar
Ya sofraya dilim dilim kesilmiş bir domatesi koymaktı görkem
Kamyon sürmek yükünü bilmeden
Ve ikimiz bir akşamüstü sırasında
Ve akşamüstünün Anadoluya giden bir otobüs gibi kalkması sırasında
Dağlarda, tarlalarda, köprü altlarında
Sazların, taşların yosunların arasından geçerek
Bir akik gibi yansıyaraktan hem de
Kırmızı bir karpuzun doğum sancısına
S u a k a r b e n a k a r ı m
B e n a k a r ı m s u a k a r
V a k i t y o k b a k ı ş m a y a