Kesinlikle yalan bi haberdir. Orucu bozan şeylerin en başında gelir zaten bu. Bunu söyleyen iranlı ( din adamı diyorlar birde) adamın toplumu bozmaya teşvik etmesidir. Ona inanlar bile var akıl işi değil bu. Yüzyıllardır ramazanda içilmediğini bildiğimiz şeyi biri çıkıp içilir demesi hayrı alamet değil.
hz. hüseyin'e kerbela çöllerinde 1 damla suyu çok görenler şiiler değil muaviye oğlu yezid'in askerleridir. ha muaviye ve yezid'in hangi mezhebe bağlı olduğunu anlamak için sözlük kapsamında muaviye denen emevinin başlığına bakmanız yeterli olacaktır.
şiiliğin en üstündeki amcadan gelmiş ilginç fetva.
Hemen her konuda olduğu gibi dini ibadetleri de küçük yaşlarda çevresinden öğrenip en doğrusu olduğuna inanlar için geçerli olmasa bile;
oruç kelimesinin türkçe karşılığı "kısıtlamak" tır.
oysaki bugün tutulan oruçlar da kişiler kendisini "men etmek" tedir.
kaldı ki oruç her yıl temmuz 21 ile ağustos 20 arasında 30 gün boyunca yerine getirilmesi gereken bir ibadettir. ( başlangıç ve bitiş tarihi kişisel görüşümdür)
çünkü oruç ramazan ayı boyunca tutulur ve ramazan ayı da yılın en sıcak günlerini barındıran aydır.
böyle günlerde allah'ın insanlara günde 16-17-18 saat boyunca yemeyi içmeyi yasaklayıp insan sağlığını tehlikeye sokacak şekilde bir ibadet emretmesi zaten allah'ın hiçbir sıfatı ile uyuşmaz.
körü körüne çevreyi taklit etmek yerine, dini kaynağından öğrenmeyi tercih eden birçok kişi (ben dahil) oruç ibadetini bu şekilde gerçekleştirmektedir.
tabiki oruç ibadeti süresince sadece su içilip karnı doyurmayacak kadar yani sağlığı tehlikeye sokmayacak kadar yemek yiyilebilirken bunun dışında başta sigara olmak üzere keyfe keder kullanılan ürünlerin tamamı yasaktır.
bugün bakılacak olursa;
oruç tutulan saatler yanlış (diyanetin keyfine göre saat belirlemesi)
oruç tutulma şekli yanlış ( kısıtlama yerine men etme)
orucun günleri yanlış ( yılın en sıcak günleri yerine kışın en soğuk günlerinde tutulan oruçlar )
biraz düşünmekte, sorgulamakta, araştırmakta, öğrenmekte fayda var.
çünkü;
"Herhangi bir kötü şey işledikleri zaman, 'Atalarımızı böyle yapar bulduk; ALLAH da bize öyle emretti,' derler. De ki: 'ALLAH kötü bir şeyi emretmez. ALLAH hakkında nasıl olur da bilmediklerinizi söylersiniz?"
araf 28
"Onlara, "Allahın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu bulamamışlarsa? Kâfirlerin hali, bağırıp çağırmak dışında bir şey duymayan, yine de haykıran kişiye benzer. O kâfirler sağır, dilsiz ve kör oldukları için akledemezler."
bakara 170-171
"müşrikler Allaha karşı yalan uydururlar ve çoğu da akletmez. Onlara, Gelin Allahın indirdiği Kitaba ve Resule uyun denildiğinde, Atalarımızın yolu bize yeter derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse?"
maide 103-104
ayrıca daha birçok ayet vardır benzer şekilde.
ana-babadan gördüğünü körü körüne savunmak yerine sözü edilen farklılıklara bakmak, sorgulamak dinin emridir.
iran'da fetva veren birine türkiye'den bir sözlükte laf sokmakla müslüman olunmuyor maalesef.
müslüman olabilmek için önce ilk emri yerine getirmek lazım. yani;
"oku"
edit: oruç ibadetinin şekli, zamanı ve tarihi hakkındaki yazdıklarım kişisel düşüncelerim olup sadece beni bağlamaktadır. Amacım burada fetva verip birilerini yoluma çekmek veya bazılarına göre yoldan çıkarmak değil.
kuran'dan öğrendiğim budur ve kuran prensiplerine göre bana farz olan oruç şekli böyledir. bir başkası kuran okuyup da bugün tutulduğu gibi tutulması gerektiğini iddia ederse ona da o şekil farz olur.
ancak nasıl tutulursa tutulsun önemli olan kaynağın kuran olması gerektiğidir.
--spoiler--
Ayetullah Beyat Zencani, "Oruç tutup fakat susuzluğa dayanamayanlar, susuzluklarını giderecek kadar su içebilirler. Böyle bir durumda oruç bozulmaz ve kaza yapmaya da gerek yoktur" açıklamasında bulundu.
--spoiler--
burda baştan bir hata var. tutmaya gücü yetmeyen zaten tutmaz fitresini verir. niyet ettikten sonra bozmaya izinli olmanın şartı ise artık elden ayaktan düşmek, kalkamayacak hale gelmektir. bu "islam alimi"'nin bu iki kıstası da bilmediği ya da dikkate almadığı anlaşılıyor. "farklı bir şey söyleyeyim de adım duyulsun" felsefesi.
ha onun mezhep aliminin verdiği fetva buysa o zaman o mezheptekiler buna uyabilirler, başka mesele.